Harry Potter’ın En Nahoş 6 Kararı

Büyücülük Dünyası’ndaki prestijli statüsüyle tanınan, genç yaşta büyük işler başarmış güçlü bir büyücü hatta seçilmiş kişi de olsanız hata yapıyorsunuz işte! Eğer Harry Potter iseniz hatalarınız belirli bir noktada ölümcül bile olabilir. Sonuçta Sağ Kalan Çocuk da olsanız her şeyi doğru yapmanız mümkün değil. Gelin serinin baş kahramanı Harry Potter’ın verdiği en kötü kararlara birlikte göz atalım!

1. Sectumsempra

Melez Prens’te notu yeterli olmadığı için İksir dersini bırakmak zorunda kalan Harry Potter ve Ron Profesör Slughorn’un dersine kabul edilmiş, yeni İksir kitapları gelene dek okul dolabındaki eski ders kitaplarıyla çalışmak zorunda kalmışlardı. Başta Harry’nin elden düşme ve yıpranmış İksir kitabının nasıl bir öneme sahip olabileceğini hiçbirimiz tahmin edememiştik. Öncelikle orijinal talimatların üstüne çiziktirilen yazılar Harry’i çileden çıkarsa da, bu yazıların yönlendirmeleri sayesinde kendisi dahil kimsenin beklemediği bir başarı kazanınca o da kitabın sahibine hakkını teslim etmişti doğal olarak.  Sonrasında ise Melez Prensin eski İksir kitabı Harry’nin başucu kitabı haline gelmişti hatırlarsanız. Kitaptan edindiği bilgiler sayesinde zehirlenen Ron’un hayatını kurtaran Harry’nin sayfalara çiziktirilmiş her şeye güvenmesine şaşmamalı, sonuçta bu kullanışlı notlar ona her konuda yardımcı olmakla kalmayıp, Hermione’nin şüpheleri vardı, karanlık büyüye dair bir iz de taşımıyordu. Bir istisna vardı elbette; Sectumsempra- düşmanlar için. Büyük ihtimalle Harry bu büyünün rakibine takla attıracağını veya yere fırlatacağını düşünüyordu, sonuçta denediği büyülerden en tehlikelisi Ron’un baş aşağı tavana asılmasına sebep olmuştu.

Yani Harry, Malfoy’la tuvalette yaptığı düelloda bu büyüyü kullanmaya karar verdiğinde onu kendi kanından oluşan bir göl içinde görünce hayatının şokunu yaşadı diyebiliriz. Tanımadığı birinin düşmanları için icat ettiği test edilmemiş bir büyüyü düelloda kullanması Harry’nin en iyi anlarından biri sayılmaz. Eh, en azından hatalarından ders çıkardı.

2. Zihnefend’i Ciddiye Almaması

Harry Zihnefend konusundaki en yetenekli insan sayılmaz, bunun aksine nefret ettiği Profesör Snape ise bu konuda uzman. Yani Harry ve ona Zihnefend öğreten bir Snape fikri biraz tüyler ülpertici değil mi? Bu dersler ikili arasındaki gerginliği yeni bir zirveye taşıdı diyebiliriz. Harry’i suçlayamayız, 11 yaşından beri nefret ettiği birine zihninin derinlerini açmak pek de hoş bir deneyim değil açıkçası.

Fakat Harry’nin yapmayı bırakması gereken şey konusunda Snape haklıydı, Harry Voldemort ile ilgili imgelere zihnini kapatmak yerine, onlarla ilgili takıntılı davranıyordu. Çünkü bu imgeleri Karanlık Lord’a karşı kullanabileceğine ikna olmuştu, sonuçta Mr. Weasley’in hayatını bu sayede kurtarabilmişlerdi. Voldemort’a izin vermeyi kesmesi gerektiğini bilmesine ve Hermione’nin uyarılarına rağmen Harry zihnini açık bırakmayı sürdürdü. Bunun trajik bir sonucu olarak Voldemort Harry’nin açık zihnine Sirius’a işkence ettiği sahte bir imge sızdırdı ve Harry’nin vaftiz babasını kurtarma girişimi Sirius’un gerçekten ölmesiyle sonuçlandı.  Bu olay sonrasında Harry’nin kendisini asla affetmediğini biliyoruz.

3. Uçan Araba Skandalı

Teknik olarak bu absürd fikir Ron Weasley’in aklının ürünüydü, fakat Harry de tam olarak itiraz etmiş sayılmaz değil mi? Harry de en iyi arkadaşının babasının yasadışı olarak büyülediği uçan arabayı ödünç alma fikrini hemen benimsedi sonuçta. Eğer Harry sakin kafayla düşünebilseydi veya daha iyisi Hermione ikisiyle birlikte olsaydı, Hedwig’le Hogwarts’a bir mektup yollayıp talimat beklemeyi akıl ederdi. Tabi bu fikrin pratikte o kadar da iyi olmadığını Şamarcı Söğüt’e çarpmadan önce çoktan anlamışlardı. Farklı bir seyahat yöntemi tercih etmiş olsalardı; 1) Küçük maceraları yüzünden Seçmen Şapka seremonisini kaçırmazlardı 2)Oldukça memnuniyetsiz bir Snape’le karşılaşmak zorunda kalmazlardı 3) Az daha okuldan atılmakla kalmayıp, Mr.Weasley’e Sihir Bakanlığı tarafından soruşturma açılmasına sebep olmazlardı.

4. Malfoy’u Katie Bell’i Lanetlemekle Suçlamak

Bu oldukça ilginç çünkü Malfoy cidden Katie’yi lanetlemişti ve Harry aslında haklıydı. Fakat bunu oldukça sinirli halde pat diye söylemesi haklı olmasının hiçbir işe yaramamasına sebep oldu. Hiçbir kanıt sunmadan aniden birini suçlamak ve bunu Profesör McGonagall  gibi birinin önünde yapmak ve kendini biliyorum işte diye savunmak pek de akıl karı değil. Harry’nin fevri ve tezcanlı doğası onun için önceden beri iyi sonuçlar doğurmadı. En büyük iki destekçisi Hermione ve Ron bile yıllardır düşmanlık besledikleri Malfoy ile ilgili teorilerini ciddiye almadı. Fakat şu da bir gerçek, Harry’nin kararlarının çoğu gibi bu da iyi niyetin ürünüydü, başka birileri daha incinmeden suçlunun yakalanmasını istiyordu o kadar.

5. Riddle’ın Güncesine Güvenmesi

Tamam kabul ediyoruz, henüz 2.sınıftaydı ve yaşı küçüktü. Fakat o zamana dek tecrübe ettiği şeyler biraz daha dikkatli olmasını gerektirmiyor muydu sizce ? (Aileni öldüren kara büyücü yıllardır senin peşinde! )

Mızmız Myrtle yıpranmış ve ıslak günceye dikkat çektiğinde(içinden geçerek yere fırlatılmıştı sonuçta) Harry’nin verdiği ilk tepki Ron’un  tepkisine aldırmadan günceyi incelemek olmuştu.Tehlikeli olabileceği ve lanetli kitaplara dair hikayeleri kulak arkası eden Harry Potter güncenin gizemini koruyan Sırlar Odası’yla ilgili çözmek için günceyi saklamaya karar vermişti. Daha sonrasında günce üstüne yazılanlara cevap vermeye başlayınca dehşete düşmek yerine oldukça hevesli biçimde konuşmayı sürdüren Harry kitabın ona göstermek  istediği bir hatıranın içine bile girdi. Tıpkı Ginny gibi, Harry de nazik ve ona benzer yalnız bir yazgıya sahip olan Tom Riddle’dan etkilendi. Bu Harry’nin doğru şeyi yapma yönündeki dürtüsüne verilebilecek bir örnek, bu dürtü onun kendini soktuğu tehlikeli durumların da sebebi. Sırlar Odası’yla ilgili elinden geldiğince çok bilgi toplamak isteyen Harry, evi olarak gördüğü Hogwarts’ın kapanmasını engellemeye çalışmıştı.

6. Stan Shunpike’i Silahlandırması

Harry’nin Dursley’lerden ayrılma vakti geldiğinde, Zümrüdüanka Yoldaşlığı üyeleri tarafından harika bir plan yapıldı. Harry’i fark edilmeden güvenle kaçırmak yedi tane Harry Potter, Privet Drive’ı terk etti. Kim gerçek Harry’i sahtelerinden ayırt edebilirdi ki? Maalesef, onca kaosa rağmen Harry önceden tanıdığı Stan Shunpike’ın Voldemort destekçileri arasında savaştığını gördüğü an kendini ele verdi çünkü ona gerçekten zarar vermekten kaçındı. Bunun sebebi ise Stan’in Imperius laneti etkisinde kalmış olma ihtimaliydi. Buna dayanarak Stan’i silahsızlandırmakla yetinen Harry Lupin tarafından da söylendiği gibi imzası olarak görülen Expelliarmus’u kullanarak kendini ele vermiş oldu. Evet kabul ediyoruz,  Harry’nin davranışı asil de olsa, savaş stratejisi açısından bakıldığında bütün dikkatin ona yöneltilmesine yol açtığı da bir gerçek. Fakat diğer yandan bu karar Harry’nin akıl sağlığını koruması için oldukça gerekliydi, Harry Potter bir katil değil çünkü, o ezilmişlerin kahramanı; her zaman doğru olanı yapmaya çalışan biri. Bilerek ve isteyerek birine zarar vermek hatta öldürmek Harry’e zarar verebilir veya onu karanlık bir yola itebilirdi.

Siz neler düşünüyorsunuz? Bunlar haricinde aklınıza gelen farklı yanlış kararlar var mıydı? Bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Site Yorumları
14 Yorum