Hıristiyan Alemini Birbirine Düşüren Seri: Harry Potter

Harry Potter ve Hıristiyan inancı arasındaki bağlantıyı Mugglenet editörlerinden Amy’den dinleyelim.

11 yıl öncesine dönüş. Henüz 10 yaşımdayken, başka bir kız çocuğu bana Harry Potter okuduğum için ‘Cehennem’e gideceğimi söyledi. Bu yorumun arkasından, tövbe etmem ve ruhumu şeytandan kurtarmam için yapmam gerekenleri sıralayan bir liste de geldi. Üniversiteye kadar evde eğitim aldığım için bu tarz söylemler ile sık karşılaşmadım değil. Hatta bazı tedirgin ebeveynler biraz daha ince ama sivri bir yöntemle anneme, “Sence de bu kitaplar biraz cadı işi değil mi?” diyorlardı. Her şekilde, Harry Potter okuyan bir Hıristiyan olup evde eğitim almak büyük bir “hayır” ile karşılık buluyordu. Harry Potter hakkında düşündüğüm zaman; iyinin kötü olanı mağlup ettiğini, arkadaşlık, aşk, fedakarlık ve çoğunluğun iyiliği gibi ender görülen değerler aklıma gelse de Amerikan Kütüphane Birliği verilerine göre Harry Potter serisi 2009-2011 yılları arasında en çok yasaklanan kitaplar arasında.

Hıristiyanlığın bazı mezhepleri büyü ve şeytanı aynı kategoride ele alır. Bu inanış, cadı avının yaşandığı günlerde, cadıların ve büyücülerin şeytan tarafından ele geçirildikleri ve onun için çalıştıkları düşüncesinden geliyor. Anne ve babası söz konusu kitapların cadı ve şeytan işi olduğunu söylemesinden dolayı kitapları okuyamayan çocukların olduğu düşüncesi beni hep üzmüştür. Bu çocuklar aslında onların dini inançlarını güçlendirebilecek ve bazı çok önemli dersleri öğretebilecek konulardan uzak kalıyor. Rowling, çalışmalarının dini inançlar ile paralel gittiğini ve bunun son derece açık olduğunu ancak eserlerinde bu konuların özellikle altını çizmediğini söylüyor.

Felsefe Taşı sırasında, genç Harry gittiği hayvanat bahçesinde bir yılanı serbest bırakıyor ve o noktadan sonra hayatı değişiyordu. Cennet Bahçesi’ndeki yılanın hikayesini andırır bir biçimde. Bir nevi günahların kapısını açan Harry yedi yıl boyunca Voldemort’a karşı savaş veriyordu. Tabii ki şeytani güçler Harry yılanı serbest bırakmadan önce de vardı ancak bu nokta Harry’nin hikayesinin başladığı yer olmuştu. Felsefe Taşı’ndaki başka bir bölüm ise Dumbledore ile alakalı idi. Kullandığı aleti kendi yapmıştı ve ona ışığı toplama ve tekrar getirme gücü veriyordu. İncil’deki Yaratılış 1:3’e bakmak gerekirse “Tanrı –Işık Olsun- diye buyurdu ve Işık oldu.” Tüm seri boyunca Dumbledore tüm cevapları kendinde barından bir ilah gibiydi ve tüm zamanların gelmiş geçmiş en büyük büyücüsüydü. Hikayenin sonuna doğru onun zayıf noktalarını öğrenmiş olsak bile bu Dumbledore’un bir insan olmasından kaynaklanıyordu ve onun ilahlaşması sadece bir benzetmeydi. Diğer önemli bir nokta ise Gryffindor Quidditch takımındaki isimlerde gizli idi. Hıristiyan inancı ile örtüşen isimler vardı; Angelina Johnson’un ismindeki “Angel” melek anlamına gelirken, Alicia Spinnet’ın soyadı kiliselerde kullanılan bir org çeşidiydi. Öte yandan Katie Bell’in soy ismindeki “Bell” yani çan ise sıklıkla kiliselerin çanı ile özdeşleştirilirken, takım kaptanı Oliver Wood ile de bir gönderme vardı. Zeytin dalı, Tanrı’nın sonsuz barışının sembolüdür.

En baştan beri yeniden doğma ile ilgili göndermeler de var. Felsefe Taşı sırasında Harry yer altına inerek Quirrell/Voldemort ile savaşıyordu. Buradaki yer altı mücadelesi ve çevrede yer alan ateş ile mitolojide yeraltı tanrısı olan Hades’e bir gönderme yapıyor. Sahnenin sonunda baygın olarak yatan Harry, kendine geldiğinde aradan üç gün geçmiştir ve gözlerini hastane kanadında açmıştır. Hz. İsa’nın öldükten üç gün sonra dirildiğine inanılır. Ayrıca Harry’nin asasının özünde bir de Anka Kuşu tüyü vardır ki bu kuş yeniden doğmanın sembolüdür.

Dumbledore’un ilk kitapta söylediği şu sözü de hatırlayalım:

Düzenli bir zihin için ölüm de büyük bir serüvenden başka bir şey değildir.

Harry ailesinin mezarında da Corinthians 15:26’dan bir alıntı vardır:

“Ortadan kaldırılacak son düşman ölümdür.”

Sondan başa doğru giden bu çember aslında Voldemort ve Harry’nin nihai karşılaşması hakkında ipuçları veriyor. Harry Potter ve Hıristiyan inancı arasındaki en güçlü bağ ise son bir yeniden doğma ile iyice beliriyor. Serinin sonunda Harry, büyücü toplumunun iyiliği için kendini feda ederek ormanın derinliklerine doğru ilerliyor; tıpkı sevdiklerini kurtarmak için kendini feda eden Hz. İsa gibi. Bu fedakarlık sayesinde, Harry bir kez daha hayata dönüyor. Kendi rızası ve isteği ile ölüme yürüdüğü için sonuç olarak bu dünyadan ayrılmıyor.

Hikayenin arasına serpiştirilmiş Hıristiyan inancı ile paralel bu mesajlar, Hıristiyan aileler arasında çocuklar için okunabilir olarak kabul edilmiş Narnia Günlükleri’ndeki yaklaşımlar ile benzerlik gösterirken, Harry Potter serisinin kitapları neden yakılıyor ve yasaklanıyor? Şükürler olsun ki, bazı Hıristiyan mezhepler bu benzerlikleri fark etti ve yaklaşımları olumlu yönde değişti. Daha öncesinde Harry Potter serisi için, “Okülist yaklaşımlar içeren bu hikaye çocuklar için çok büyük bir eşik ve bunun açık kalmasına izin verilirse, çocuklar sınırları iyice zorlayacaktır,” yazan bir yazar daha sonrasında özürlerini bildirdi ve hikayenin arasına yerleştirilmiş olumlu dini mesajlar üzerine yoğunlaşılması gerektiğinden bahsetti.

Son yıllarda bazı mezheplerin Harry Potter serisine daha açık fikirli yaklaştığını görmekten son derece memnunum. Bence en önemli nokta, bu kitapların çocuklara ve gençlere hayat ve ahlak hakkında bazı dersler verdiğini kabul etmek. Harry Potter’ın hayatıma kattığı sevgi, fedakarlık, değerleriniz için savaşma gibi erdemler ile büyümeseydim şu anki inancıma ve kişiliğime sahip olur muydum emin değilim.


Sizler bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın!

6 Yorum

Hakan Tunç için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir