Şühpesiz, Harry Potter dünyasının en haylaz ve en ilgi çekici karakterleri onlardı! Çapulcularla ilgili bilmediğiniz ya da unuttuğunuz tüm detayları görmeye hazır mısınız? Haydi sizin için Pottermore‘dan derlediğimiz bu yazıyla Çapulcuların hayatına bir göz atalım!
Bundan yıllar yıllar önce, dört Gryffindor’lu oğlan, güçlü bir arkadaşlık bağı kurdu. Onların bilmediği şey işe, bunun büyücülük dünyasında nasıl bir etki yaratacağıydı.
“Benim bütün ailem Slytherin’e girmiştir,” dedi.
“Vay canına,” dedi James, “ben de senin iyi birine benzediğini düşünüyordum oysa!”
Sirius sırıttı.
“Belki bu geleneğe bir son veririm. Sen nereye gidiyorsun, seçme hakkın olursa?”
James görünmez bir kılıç kaldırdı havaya.
” ‘Yiğittir Gryffindor’da kalan çocuklar!’ Babam gibi.”
– Harry Potter ve Ölüm Yadigarları
İlk olarak James Potter ve Sirius Black, Hogwarts Ekspresi’nde birbirleriyle tanıştılar. Lily Evans ve Severus Snape ile aynı vagonda oturuyorlardı ve Snape’le pek de uyuştukları söylenemezdi doğrusu. Bina seçiminden sonra, James ve Sirius’un kanları, sessiz ama zeki Remus Lupin’e kaynamıştı. Remus Lupin ise ağır kanlı, ufak tefek Peter Pettigrew isimli çocuğa acımıştı. O andan itibaren, onlar ayrılmaz bir dörtlüydü artık.
Bu dörtlü Hogwarts’ın rock yıldızları olarak görülüyordu (yani en azından kendileri için durum böyleydi). James bir Quidditch kahramanıydı ve eğer bu küçük detayı unutanınız varsa diye söylüyoruz, saçlarını sürekli rüzgar yemiş ya da Altın Snitch‘in etrafında dönüp durmuş gibi görünmesi için sık sık darmadağın ederdi. Sirius yakışıklı bir asiydi ve ailesinin Slytherin‘le yakın ilişkisine meydan okumaktan gurur duyuyordu. Bunun için odasının duvarlarını Gryffindor renkleriyle birlikte motosiklet ve Muggle kızların posterleriyle süslemişti. Zeki Remus, operasyonların beyniydi ve çoğu zaman başarısız da olsa grubu kontrol altında tutmaya çalışan kişiydi. Peter’a gelecek olursak, pekala…o da oradaydı. Onun alışkanlığı, olaylarda önemli roller oynayacak olan güçlü kişiliklere yapışmaktı.
Ancak grup, evrensel olarak seviliyor değildi. Özellikle Severus’a karşı oldukça acımasızlardı ki Severus bir yetişkin olduğunda bile kendisine nasıl korkunç davranıldığını unutmayacaktı. Ayrıca Lily’nin de James’e hayran olduğu söylenemezdi hatta Ölüm Yadigarları’nda onu ” kendini beğenmiş zorbanın teki” olarak tanımlamıştı. Anlayacağınız pek çok ergen gibi onların da büyümesi gerekiyordu.
“Bazen bana James’i çok hatırlatıyorsun. Başkalarının yanındayken bundan benim tüylü küçük sorunum’ olarak söz ederdi. Pek çok insan, huysuz bir tavşanım olduğu izlenimini edinmişti.”
– Harry Potter ve Melez Prens
Trajik bir şekilde Remus bir hastalık taşıyordu ve ailesi Hope ve Lyall Lupin, bu durumun onu okula kaydolmaktan alıkoyacağını düşünmüştü (tabii ki Dumbledore bazı özel düzenlemeler yapmıştı). Remus, çocukken kendini kurtadama dönüştürecek bir saldırıdan sağ çıkmıştı. Arkadaşları bu sırrını öğrenmeden önce, her ay geçirdiği dönüşümlerinin ve hastalığının sadece an meselesi olması Remus’ı korkutuyordu.
“Ve beni terk etmediler. Onun yerine, dönüşümlerimi yalnızca daha tahammül edilir hale getirmekle kalmayıp, ömrümün en güzel günleri haline getiren bir şey yaptılar. Animagus oldular.”
– Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
Böylece, Çapulcular doğmuş oldu. James bir çatalboynuzlu geyik olarak Çatalak lakabını aldı, Sirius siyah bir köpek olarak Patiayak, ve Peter’a gelecek olursak arkadaşlarından hiç de küçümsenmeyecek bir yardım alarak fareye dönüşme yetisi kazandı ve Kılkuyruk lakabını aldı. Remus ise her ay kurtadama dönüştüğü için “Aylak” lakabını aldı. Hep birlikte, bir hayvan çetesi olarak Hogwarts’ta köşe bucak bırakmadan etrafta dolaşıp durdular. En büyük icatları olan Çapulcu Haritası sayesinde en sevdikleri gizli geçitleri kaydedebildiler ve George & Fred Weasley gibi geleceğin sorun yaratıcıları için adeta bir çığır açmış oldular.
Hogwarts’tan mezun olduktan sonra, dört arkadaş, Dumbledore’un Zümrüdüanka Yoldaşlığı’na katıldı. Bayan Potter (Evet! Lily sonunda James’ten hoşlanmaya başlamıştı) da bir yoldaşlık üyesiydi ve mutlu çift çok yakında oğulları Harry’nin doğumunu kutluyor olacaktı. Nikahta James’in sağdıcı olan Sirius ise bebeğin vaftiz babası olarak adlandırılmıştı.
Yine de, her şey yolunda değildi. Bir kehanet açığa çıkmış, ve küçük Harry, Lord Voldemort tarafından hedeflenmişti. Potter’lar Godric’s Hollow’da saklanıyordu ve Sirius’un önerisi üzerine, Peter’ın tahmin edilemeyeceğini düşünerek onu sır tutucuları olarak belirlemişlerdi. Ne yazık ki Peter, oyun alanındaki en önemli taşa oynamayı seçerek bir casusa dönüştü ve Voldemort’tan ayrıcalık kazanmak için eline geçen altın fırsatı gördü. Onun ihaneti yüzünden, James ve Lily Potter, oğullarını korumaya çalışırken katledildi.
“… Voldemort’a gidip Potter’ları ona verebileceğini söylediğin an, senin o sefil hayatının en önemli anıdır herhalde.”
– Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
Öfkeli Sirius derhal intikam almak istedi. Peter ve Sirius’un yüzleşmeleri sırasında, Peter etraftaki çoğu tanığın ölmesine neden olan bir patlama yarattı. Fare formuna dönüşüp kanalizasyonun derinliklerini boylamadan hemen önce ise ardında kopmuş bir parmak bıraktı. Kötü şöhretli Black ailesine mensup Sirius, suç sahnesinde delice kahkahalar atar halde bulundu ve deneseydi bile dengesiz bir katile ancak bu kadar benzeyebilirdi.
Sirius sonraki 12 yılını Azkaban’da geçirdi. Arkadaşlarını kaybetmenin hüznüyle yıkılan Remus, bir kez daha yapayalnız kaldı. Peter ise sözde ölümünden sonra Merlin Nişanı ile ödüllendirildi ve bir fare olarak dikkatlerden kaçmaya çalıştı. Bu süre boyunca Weasley ailesinin evcil hayvanı olarak yaşamını sürdürdü.
Şok edici gerçekler açığa çıktı ve Bağıran Baraka’da sadece bir gecede önemli olaylar birbirinin ardı sıra harekete geçti. Sirius, Gelecek Postası’nda “Scabbers”ı suçladıktan sonra Azkaban‘dan kaçtı. Bu sırada Remus, Profesör Lupin sıfatıyla James’in ergenlik çağındaki oğluna Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi veriyordu. Peter, Hogwarts’ta öğretmenlik yapan eski bir arkadaşıyla komşu olduğunu, bir diğerinin firari bir suçlu olduğunu ve şüpheci kızıl bir kedinin, kuyruğunun dibinden ayrılmadığını fark ettiğinde foyasının ortaya çıkacağını anladı. Bir kez daha kendi ölümünü oynadı… ve bu neredeyse yanına kar kalıyordu.
Harry’nin arkadaşları, çapulcular, hatta Severus Snape bile tüm gerçeklerin sonunda açığa çıktığı Bağıran Baraka’da toplaşmışlardı. James’in varlığı da oğlunun Patronus’u formunda kendisini hissettiriyordu. Sonraki gün Dumbledore şu sözleri söyleyecekti: “Çatalak dün gece yine koşuyordu.”
Ne yazık ki, bunların hepsi Dolunay’da gerçekleşti. Sirius’un adı temizlenemeden önce Remus dönüşüm geçirdi ve karmaşayı fırsat bilen Peter sıvıştı. Hemen sonrasında efendisine geri döndü, Remus istifa etti ve Sirius kendisi gibi kaçak olan Şahgaga isimli Hipogrif ile birlikte yoluna devam etti. Her zaman birinci sınıf yolculukları sevmiştir.
Sirius bundan iki yıl sonra, sevgili vaftiz oğlunun tarafında Ölüm Yiyenlere karşı savaşırken kuzeni Bellatrix Lestrange tarafından öldürüldü. Peter, kendisine Lord Voldemort’tan hediye olan gümüş eli tarafından, Harry’ye merhamet gösterdiği için boğularak öldü. Hayatta kalan son çapulcu Remus, Hogwarts Savaşı’nda karısı Nymphadora Tonks ile birlikte öldürüldü. Çiftin ardında, vaftiz babası Harry olan, Teddy Lupin isimli oğulları kaldı.
Çapulcuları birlikte son kez yasak ormanda gördük (tabii Peter hariç ama Lily’nin katılımıyla). Diriltme Taşı’yla tekrar bir araya gelen çapulcular, Harry’ye nihai fedakarlığını yapabilmesi için ihtiyacı olan cesareti bulmasında yardım ettiler. Bunun sayesinde Voldemort mağlup edildi ve Sihir Dünyası eski huzurlu günlerine geri döndü. Çapulcular gitti ama bıraktıkları miras sonsuza kadar yaşayacak.
Muziplik tamamlandı.
“Benimle kalacak mısınız?”
“Sonuna kadar,” dedi James.
“Sizi göremeyecekler, değil mi?” diye sordu Harry.
“Biz senin bir parçanız,” dedi Sirius. Başka kimse bizi göremez.”
– Harry Potter ve Ölüm Yadigarları
Çapulcularla ilgili sizin de eklemek istediğiniz bir şeyler mi var? Fikirlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın!