Pottermore bizlere Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar? filmleriyle alakalı harika bilgiler vermeye devam ediyor. Bunlardan birisi de bir Pottermore muhabirinin, 97. Orchard Caddesi‘ndeki New York Apartman Müzesi‘nin sırrını açıkladığı bu köşe yazısı. Baş karakterimiz Newt’in, New York’a geldiğinde nelerle karşılaşacağına realistik bir bakış sunabilmek için, bu müzenin tarihi gerçekten de önemli!
Gelin Pottermore muhabirimizin, filmlerin tarihi dokusunu güçlendiren o müzeye dair hazırladığı habere hep birlikte göz atalım!
Eğer 1920’lerde New York’un aşağı doğu tarafında yaşamak nasıl olurdu öğrenebileceğin bir yer varsa Apartman Müze tam da burası.
Film çekimleri Ağustos 2015’te başlamadan önce Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar? filminin yönetmeni David Yates yaratıcı takımından birkaç kişiyi bir hayli gizli olan keşif görevi için New York’a götürdü. David, prodüksiyon tasarımcısı Stuart Craig ve diğer birkaçı mimarisini, ölçeğini, ihtişamını ve dayanıklılığını bizzat tecrübe edebilmek için New York’a uçtu.
Esasen, orada kendilerine bir ilham kaynağı aramak için bulunuyorlardı böylece Leavesden, İngiltere’deki Warner Bros. Stüdyoları’nda kendi New York’larını yaratabileceklerdi.
Ancak, New York Fantastik Canavarlar’ın anlatıldığı 1926’daki New York’la aynı şehir değildi. Empire State Binası bir dört sene daha var olmayacaktı mesela. Bu yüzden David, Stuart ve ortakları kendilerini New York’un aşağı doğu tarafında 97. Orchard Caddesi’nde buluverdi.
İçerisinde bir zamanlar göçmenlerin yaşadığı 5 katlı, 20 daireli Apartman Müze içeri adımınızı atar atmaz sizi 1920’lere doğru zaman yolculuğuna çıkarıyor sanki.
Müzenin “Zor Zamanlar” turu iki tane daireye odaklanıyor: biri 1880’lerde yaşamış Gumpertz olarak tanınan Alman-Yahudi ailenin, diğeri ise 1920’lerde yaşamış İtalyan-Katolik Baldizzi ailesinin dairesi.
Bu mekânın ve seyahatin Fantastik Canavarlar filminin setindeki etkisi apaçık ortada. Jacob’ın dairesinin dış görünüşü bu apartman dairelerinden birininkiyle doğrudan modellendirilebilir. Goldstein’ların dairesinin kırmızı tuğlalı duvarları tam da olması gerektiği gibi! Konut yapılarının altındaki küçük mağaza dizisi bu dönemle tamamen uyumlu. Prodüksiyon tasarım ekibi bu eski dönemin ayrıntılarını kendi setlerine o kadar kusursuz uyarlamış ki herhangi bir tarihçinin büyülenmemesi işten bile değil!
Tarihçi ve Apartman Müze’nin eğitim ve programları başkan yardımcısı Annie Polland filmi gördüğünde kesinlikle memnun olacaktır. O, müzenin dairelerinin ne kadar bakımlı kaldığını ve böylece ne kadar yararlı olduğunu herkesten daha iyi biliyor.
“Eğer birinin öyküsünü Apartman Müze aracılığıyla anlatacaksanız, insanları göçmenlerin günlük yaşantısına dahil etmek durumunda kalırsınız.” dedi Annie bana. “Ziyaret edip vardığınız ilk birkaç saatin nasıl olabileceğini göreceğiniz Ellis Adası’nın aksine.”
“Eğer bir binaya bakıyorsanız, yeni bir ülkeye uyum sağlamanın, iş bulmanın, ekonomik depresyonlar atlatmanın, kültürünü yeniden inşa etmenin nasıl bir şey olduğu gibi uzun soluklu meselelere bakıyorsunuz demektir. Yani, bu uzun vadeli soruların hepsi göçmenlerin gerçekten yaşadığı bu apartmanda incelenebilir.”
Annie bana“1920’ler birçok yönden karmaşık yıllardı. Bu dönem, savaş sonrası umutla başladı, barışı kutladı, kendi kültürünü geliştiri ve daha sonra Büyük Bunalım sona erdi. Irk bakımında da karmaşıktı.” dedi. Ki bu belki de Fantastik Canavarlar için önemli bir nokta.
“1926’da, filminiziz geçtiği sene, New York bugünlerde olduğu kadar kalabalık değildi.” dedi Annie. “Olan şey şuydu; Amerika Birleşik Devletleri 1924’te kısıtlayıcı bir göçmen yasası getirdi ki bu da buraya gelmeyi ve girmeyi çok daha zor hale getirdi. New York çok uluslu bir şehirdi ve birçok insan bu yasaya karşıydı. Bu insanların çoğu göçmenlerin çocuklarının bizzat kendileriydi bu nedenle daha çok anlayışlılardı. Örneğin, 1980’lerde oraya göç edenlerin çocukları reşit oluyorlardı.”
Ona, bariz sebeplerden dolayı, genç bir İngiliz’in bu dönemde New York’a gelirse nasıl muamele görebileceğini sormaya karar verdim. “Yani” diyor hiç tereddüt etmeden “Sizlerin çok güzel aksanı var ve bu gerçekten işleri kolaylaştırıyor. İngiltere’den gelen insanların bir problemi olmazdı muhtemelen; ciddi anlamda herhangi bir ayrımcılık ya da düşmanlık ile karşılaşacağını sanmıyorum.”
Annie’ye bu aşamada bu genç İngiliz’in aslında Newt Scamander adında bir büyücü olduğunu ve içerisinde canavarlar olan bir bavul taşıdığını söylememeye karar verdim. Nasılsa Kasım ayında kendisi keşfedecek, değil mi?