Hagrid yavru ejderhasının, ‘anneciğini’ seven tatlı, zararsız bir yaratık olduğunu düşünüyordu. Fakat bazı şeyler bize Norbert pardon Norberta’nın olanları farklı gördüğünü söylüyor… Gelin Pottermore‘un kaleminden Norbert’in iç sesini hep birlikte dinleyelim!
“Pencereyi biraz açabilir miyiz, Hagrid? Piştim.”
“Dünyanın parasını vermişsindir.”
“Dün gece. Köye inmiştim, bir iki kadeh içeyim diye, yabancının tekiyle kâğıt oynadık. Ne yalan söyleyeyim, bundan kurtulduğuna sanki sevindi.”
“Yumurtadan çıkınca ne yapacaksın?” diye sordu Hermione.
“Yumurtadan çıkınca yarım saatte bir piliç kanı karıştırılmış bir kova konyakla besleyeceksin.”
“Benimki Norveç Pütürlüsü. Pek ender bulunuyor bunlar.”
“Hagrid,” dedi, “sen ahşap bir evde oturuyorsun.”
Hagrid onları karşıladı, kıpkırmızı kesilmişti, heyecanlıydı.
“Çıktı çıkacak.”
Derin çatlaklar vardı yumurtanın kabuğunda. İçinde bir şeyler kıpırdıyor, garip tıkırtılar duyuluyordu.
Ansızın bir kazıma sesi geldi kulaklarına, yumurta kırılıverdi. Bebek ejderha masaya düştü.
Pek güzel olduğu söylenemezdi; Harry kırık, siyah bir şemsiyeye benzetti onu. Kılçıklı kanatları, incecik simsiyah bedenine göre çok büyüktü, geniş delikli uzun bir burnu, boynuzları, patlak, turuncu gözleri vardı.
Hapşırdı. Birkaç kıvılcım fışkırdı burnundan.
“Ne kadar güzel bir erkek, değil mi?” diye mırıldandı Hagrid.
Okşamak için elini ejderhanın başına uzattı. Bebek, sivri dişlerini göstererek onun parmaklarını kapmaya kalktı.
Hagrid, “Şuna bakın, annesini nasıl tanıdı!” dedi.
“Hagrid,” dedi Hermione, “Norveç Pütürlüleri ne kadar çabuk büyüyor, biliyor musun?”
“Biri perdenin arasından bakıyordu -bir çocuk- okula doğru koşuyor.”
“Bırak gitsin,” diye üsteledi Harry. “Özgürlüğüne kavuştur.”
Hagrid, “Yapamam,” dedi. “Daha çok küçük. Ölür.”
Yer boş konyak şişelerinden, tavuk tüylerinden geçilmiyordu.
Ejderhaya buğulu gözlerle bakarak, “Adını Norbert koymaya karar verdim,” dedi Hagrid.
“Artık beni tanıyor, bakın. Norbert! Norbert! Neredeymiş anneciğin?”
Ron, Harry’nin kulağına, “Kafayı iyice yemiş,” diye fısıldadı.
Harry, yüksek sesle, “Hagrid,” dedi, “Norbert iki haftaya kalmaz senin kulübe kadar olur. ”
“Malfoy da zaten Dumbledore’a söyler.”
“Biliyorum – biliyorum, hep burada tutamam onu, ama kalkıp da dışarı atamam ki.”
Ron kanlı bir mendile sarılı elini göstererek, “Beni ısırdı!” dedi. “Bir hafta boyunca tüy kalem tutamam artık. Söylüyorum size, ben bundan daha korkunç bir hayvan görmedim, ama Hagrid’in gözünde tıpkı bir tavşan. Beni ısırınca, onu korkuttuğumu söyleyerek kapı dışarı etti.
“Sizi içeri alamam,” diye pofladı. “Norbert’ın sağı solu belli olmuyor- ama ben başa çıkabilirim.”
“Aah! Zararı yok, çizmemi ısırdı sadece -oynuyor- ne de olsa, daha bebek.” Bebek kuyruğunu duvara öyle bir vurdu ki, bütün pencereler zangırdadı.
“Yolculuk için bir sürü fareyle biraz konyak koydum,” dedi boğuk bir sesle. oyuncak ayısı da yanında. Yalnızlık çekmesin diye.”
Harry’le Hermione sandığı görünmezlik peleriniyle örtüp kendileri de altına girerlerken, “Güle güle, Norbert!” diye hıçkırdı Hagrid. “Anneciğin seni hiç unutmayacak!”
Norbert’ı ona koşacaklar, sonra da havada sallandırarak götüreceklerdi. Hep birlikte işe koyuldular, Norbert koşuldu, Harry’le Hermione, Charlie’nin arkadaşlarıyla tokalaşıp onlara teşekkür ettiler.
* Sırlar Odası Boyunca Fawkes’ın Aklından Geçen 32 Olası Düşünce
* Azkaban Tutsağı Boyunca Crookshanks’ın Aklından Geçen 33 Olası Düşünce