Belki de küçükken hepimizin soluk soluğa izlediği bir sahne vardı. Devasa satranç taşlarının önündeki küçücük çocukları seyretmek bile korkutucuydu. Yönetmen Chris Columbus, ilk film olan Harry Potter ve Felsefe Taşı’ndaki dramatik satranç sahnesini çekmenin zorluklarını açıklıyor:
Felsefe Taşı’ndaki bütün sahneler arasında, yönetmen Chris Columbus için en heyecan verici çekim Harry, Ron ve Hermione’nin büyücü satrancının devasa bir versiyonuyla karşılaşması ve yollarına devam edebilmeleri için satranç oynamak zorunda oldukları sahne olmuş. Chris’e göre, bu gibi büyük sahneler kendisini ‘şeker dükkanındaki bir çocuk’ gibi hissettiriyormuş.
Devasa bir satranç tahtası ve muazzam, 3.5 metre uzunluğundaki satranç parçaları inşa edildi. Parçaların her biri radyo sinyalleriyle kontrol edilmişti. Uzunlukları ve genişlikleri yüzünden basitçe elle kontrol etmek çok zordu ve en alt kısımları üstlerine göre küçüktü.
Özel efektler şefi John Richardson karşılaştığı zorlukları şöyle anlatıyor:
Parçaları hareket ettirmemiz sorunlardan sadece biriydi. Birbirleriyle savaştırmamız, havaya uçurmamız ve yere çarptırmamız gerekiyordu.
Ayrıca, yok edilmiş satranç parçalarının yanan enkazından yükselen alevler de mevcuttu. John durumu açıklarken şöyle diyor: ‘Özel efektler departmanında karşılaşabileceğimiz her şeyden biraz vardı!’
Ve Chris devam ediyor:
Kameranın mekanik bir şekilde zemin boyunca ilerleyen parçalarla uyumlu hareketi gerçek bir kargaşa ve gerilim hissi yarattı. Parçaların daha hızlı hareket edip etmemesini tartışıyorken, sonuç olarak kendi hızlarında hareket ettirilmelerine karar verildi, buna gerçekten aşığım.
Şaşırtıcı bir şekilde az kullanılan görsel efektler her ne kadar gerekli olsa da, dijital olarak oluşturulmuş büyülerin olduğu sahneler vardı – piyonlardan birinin canlanması ve kılıçlarını çekmesi gibi.
Chris’e göre sahne uzun bir süre hatırlanacak türdendi. Sadece efektler yüzünden değil, Rupert Grint’in Ron olarak performansı yüzünden:
Kendi karakteri hakkında çok rahat hissetmeye başlayan bir çocuk tarafından sergilenen muhteşem bir performanstı. Ve Ron, bu şeylerin gücünü görüp, arkadaşları için kendisini feda etmesi gerektiğini fark edince, Rupert’tan gelen gerçek bir korku ve aynı zamanda cesareti hissetmiştim.
Ayrıca sahne Rupert’ın bakış açısından vurgulanmıştı. Kendisi sahneyi böyle değerlendiriyor:
Gerçekten çok heyecan vericiydi. Atın üzerine oturmam gerekiyordu ve bundan gerçekten hoşlandığımı hatırlıyorum. Set devasaydı ve satranç parçaları havaya uçmaya başladığında inanılmaz bir hal almıştı. Bir atın kırık parçasını hala saklıyorum! Çok havalıydı!
Siz de Ron’un oyunculuğunu en az Chris kadar takdir ediyor musunuz? Yorumlarınızı paylaşmayı unutmayın!