Pottermore‘dan bize pek çok anıyı tazeleten hoş bir yazıyla karşınızdayız. Bu yazımızda seri boyunca Harry’nin gördüğü tüm “tuhaf” rüyaları her açıdan inceleyip yorumluyoruz. Umarız keyif alırsınız!
Rüyaların normal olduğu pek sık görülmez, ancak eğer Harry Potter’san o rüyalar bir kabusa dönüşebilirler.
Okuyucular olarak Harry’nin maceralarını, düşüncelerini ve fiillerini yakından takip etmiş olsak dahi tüm kitaplar süresince Harry’nin rüyaları beyninin içinde neler olup bittiğiyle ilgili bize daha iyi bir kavrayış fırsatı sundu. Örneğin, Cedric’ten tut anne babasına kadar şahit olduğu ölümlerle ilgili sık sık kabuslarla boğuşuyordu. Lord Voldemort’un zihnini ele geçirdiği zamanlardaki “rüyaları” da aslında hiç de rüya gibi değildiler.
Harry’nin kafasının içinde pek çok şeyin olup bittiği söylenebilir. Bu rüyalardan en acayip olanlarını analiz ettik ancak Voldemort yüzünden gördüğü “rüyaları” ise bir sonraki sefere bıraktık.
Harry Potter ve Felsefe Taşı’nın en başlarında, Harry daha bir büyücü olduğunu bile öğrenmeden önce hayatındaki sihir çoktan bilinçaltına sızmaya başlamıştı. Dursley’lerde bir sabah vakti Harry merdiven altındaki dolabında uçan bir motosikletle ilgili “hoş” rüyasından uyandı ve sanki aynı rüyayı daha önce görmüş gibiydi. Dürüst olmak gerek, bir nevi görmüştü de, ancak bu gerçekte meydana gelmişti: Hagrid onu henüz bebekken Sirius’un büyülü motosikletiyle Dursley’lere getirdiği zaman. Şüphe yok ki Vernon’a rüyadan bahsedince eniştesinin tepkisi normale göre sebepsizce aşırıydı, Harry’nin aklında “sihrin” olmasından son derece ürkmüş gibiydi…
“Profesör Quirrell’ın sarığı vardı kafasında; sarık konuşup duruyordu, hemen Slytherin’e geçmesi gerektiğini söylüyordu, alınyazısı öyleydi çünkü. Harry, Slytherin’e gitmek istemediğini söyledi sarığa; sarık ağırlaştıkça ağırlaştı, onu çekip çıkarmak istedi Harry, ama sarık gittikçe daralıp kafasını sıkıyor, canını yakıyordu- sarıkla boğuşurken Malfoy da karşıdan gülerek onlara bakıyordu- derken kemer burunlu öğretmen Snape oluverdi Malfoy, alaycı, soğuk kahkahaları daha da yükseldi- yemyeşil bir ışık patladı, Harry kan ter içinde titreyerek uyandı.
– Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Hogwarts’taki ilk gecesinde, yani çok kısa bir zamanda pek çok imkansızca büyülü şeyle tanıştıktan sonra kısmen tuhaf olan bir rüya gördü. Rüya, Harry’nin ilk yılını şekillendiren pek çok unsuru birbirine bağlıyordu: Profesör Quirrell’la tanışmak, Malfoy’la arasındaki rekabet, Seçmen Şapka’nın altındayken geçirdiği buhran, Profesör Snape etraftayken hissettiği huzursuzluk ve tanıdık bir “yeşil ışık çakması”, sonradan Harry’ye uzun ama çok uzun süre musallat olacak şeylerdi.
Rüyasındaki olaylar Harry’nin gerçek dünyasında yaşadıklarının çarpıtılmış bir versiyonuydu, hepsi zaman içindeki güvensizliklerinden beslenerek bir araya gelmişlerdi. İlki Profesör Quirrell’dı ki Harry henüz onu doğru dürüst tanımıyordu ve rüyasının bir kısmına ilginç sarığıyla dahil olmuştu.
Rüyada sarık Harry’nin rüyayı gördüğü günle aynı gün tanıştığı Seçmen Şapka’nın rolünü üstlenmişti. Aslında olay şu ki rüyasında Slytherin’e seçilme korkusu bunun Quirrell’ın sarığıyla olması şeklinde bir araya gelmişti ve sonradan ortaya çıktığı gibi, sarığın aslında Lord Voldemort’u sakladığını biliyoruz. Bu da durumu oldukça ilginç kılıyor. Okuldaki rakibi Malfoy ona gülüyordu ve sonradan Snape’e dönüşmüştü ki Snape’le bizzat tanışmamıştı, bu da bahsetmeye değer bir durum. Henüz farkında olmasa bile Harry kafasının içinde hayatının en baskın iki zorbasını buluşturmuştu.
Yeşil ışığın çakması her şeyiyle Lord Voldemort’a bağlanıyor. Esasında bu rüya ortama uyum sağlayamama korkusunda olan, zorbalardan ve kavisli burunlu şeytani bir varlıktan endişe duyan tipik bir okul çocuğunun korkularını barındırıyor. (Tamam, sonuncusu standart bir okul çocuğu fobisi olmayabilir…)
“Omzunda Ateşoku’yla bir ormanda yürüyor, gümüşi beyaz bir şeyi takip ediyordu. O şey ilerideki ağaçların arasında dolanıyordu, onu sadece yaprakların arasından görebiliyordu. Yakalamak için hızını artırdı, ama o hızlandıkça avı da hızlanıyordu. Harry koşmaya başladı ve ileride bir yerde toynakların giderek süratlendiğini duydu. Şimdi son sürat koşuyordu ve ilerisinde dört nala koşma sesi duyuyordu. Sonra bir köşeyi dönüp açıklığa çıktı ve-“
– Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
Harry’nin üçüncü yılı Sirius Black ve Ruh Emiciler ile kuşatılmıştı- sonrasında onu çok kötü etkileyecek olan yaratıklarla. Profesör Lupin’le yapılan birkaç Ruh Emici savuşturma dersinden sonra Harry nihayet Quidditch maçını sabote etmek için gelen üç Ruh Emici’yi Patronus Büyüsü’yle püskürtebildi. Sonradan anlaşıldı ki bunlar yalnızca hile yapmaya çalışan Malfoy ve çetesiydi ancak ne olursa olsun bu, Harry’nin her ne kadar Snitch’i yakalamakla meşgul olduğu için neye benzediğini göremese de Patronus’unu başarıyla vücuda getirebildiği ilk seferdi.
O gece “gümüşi beyaz bir şeyi kovaladığı” bir rüya gördü ve toynakların sesini duydu…
Harry henüz Patronus’unun bir çatal boynuzlu geyik olduğunu bilmiyor olsa bile bu rüya onun ilk ipucuydu. Harry’nin çatal boynuzlu geyiği yakalayamaması birkaç şeye delalet ediyor olabilir: Bir süredir başarılı bir Patronus Büyüsü yapmakla uğraşması yahut çatal boynuzlu geyiğin temsil ettiği babasını hiç tanımamış olmasının bilinç altında meydana getirdiği çaresizlik. Asla bilemeyiz.
Harry çok rahatsız bir gece geçirdi. Annesiyle babası rüyalarına girip çıkıyor, ama hiç konuşmuyorlardı; Mrs Weasley Kreacher’ın cesedi başında ağlıyor, Ron ve Hermione başlarında taçlarla onu izliyorlardı; Harry kendini bir kez daha, kilitli bir kapıyla sona eren bir koridorda buldu.
– Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Bu rüyanın sonu Voldemort’un Harry’nin zihnini ele geçirdiği kısma bağlansa bile kalanı Grimmauld Meydanı’nda geçirdiği ilk geceyle alakalıydı. Hani şu Ron ve Hermione’nin Sınıf Başkanı seçildikleri ve Harry’nin zavallı Mrs Weasley’nin sevdiği herkesin ölü bedenine dönüşüp duran Böcürt’üne tanık olduğu gece. Başlangıçta Ron ve Hermione’nin yükselen konumlarını kıskanmış olsa bile (onları başlarında taçlarla görmüştü), Harry’nin kıskançlık duygusu Molly’nin uğraştığı sorunları gördüğünde tamamen farklı bir perspektife bürünmüştü. Kreacher’ın evdeki şüphe çeken varlığı da rüyanın bir ögesiydi. Harry bu ev cinini aklında “endişe verici bir yaratık” olarak konumlandırmakta haklıydı.
Harry rüyasında tekrar D.O. odasında olduğunu gördü. Cho, Harry’yi onu oraya numara yaparak çekmekle suçladı, gelirsen yüz elli tane Çikolatalı Kurbağa Kartı veririm, dediğini söyledi… “Cedric bana bir sürü Çikolatalı Kurbağa Kartı verdi, bak!” diye bağırdı Cho. Cüppesinin içinden avuç dolusu Kart çıkardı ve havaya saçtı. Sonra Hermione’ye dönüştü. Hermione de Harry’ye, “Biliyorsun ki söz verdin, Harry… Bence ona bunun yerine başka bir şey vermelisin… Ateşoku’na ne dersin?” dedi. Harry de ona Cho’ya Ateşoku’nu veremeyeceğini, çünkü süpürgesini Umbridge’in aldığını, ayrıca bütün bunların baştan aşağı saçma olduğunu ve D.O. odasına sadece Dobby’nin kafası biçiminde süsler asmaya geldiğini söyledi…
– Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Lord Voldemort hakkında endişelendiği vakitler dışında Harry yalnızca seven bir kalbi olan genç bir oğlandı. Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nda Cho’yla ilişkisi boyunca bu kısa süren romantizm daima ölü bir eski erkek arkadaşın gölgesinde kaldı. Rüyada bu huzursuzluğu Harry’nin Çikolatalı Kurbağa Kartları’yla Cedric’inkilerin karşılaştırılması sırasında görebiliyoruz- epey açık ki Harry ölü bir adamın bıraktığı yıkıntı üzerine yeni bir şey inşa etmekten son derece endişe duyuyordu. Harry’nin beşinci yılında Umbridge’in sürekli onun ve gizli D.O. derslerinin gırtlağında olması gibi diğer pek çok sorun da bu soyut kargaşada can bulmuştu. Zavallı Dobby!
Bu sözler gece yatağında uykuya dalarken bile Harry’nin zihninde yankılanıyormuş gibiydi. Rüyaları da tam olarak erişemediği kupalarla, madalyonlarla ve esrarengiz nesnelerle doluydu; Dumbledore Harry’ye bir ip merdiven vererek yardım ediyor, ama Harry tırmanmaya başladığı anda merdiven yılanlara dönüşüyordu.
– Harry Potter ve Melez Prens
Melez Prens’te Harry’nin Voldemort’un Hortkuluk’larını kovalama olayı tüm hayatını ele geçirdi ve bunun sonucu olarak da bilinçaltına sızdı. Rüyanın bir bölümünde Albus Dumbledore Harry’ye Hortkuluk’lara ulaşması için bir merdiven uzatıyor ancak merdiven yılanlara dönüşüyor. Hikayenin bu noktasında Harry merhum yol göstericisine olan güvenini kaybediyor ki bunu Harry’nin yaşlı büyücünün asla açığa çıkarmadığı geçmişini öğrenmesine bağlayabiliriz. Merdiven Dumbledore’un Harry’ye yardımcı olma arzusunu temsil ediyor olabilir ve yılanlar da Harry’nin hissettiği aldatılmışlık duygusunun bir simgesi. Zekice.
Rüyasında Neville ve Profesör Sprout’un İhtiyaç Odası’nda dans ettiğini, Profesör McGonagall’ın ise gayda çaldığını gördü. Bir süre mutlu mutlu onları izledikten sonra, gidip diğer D.O. üyelerini bulmaya karar verdi.
– Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Tamam, bunun hakkında fazla bir fikrimiz yok. Belki de rüyalar bazen pek bir şey ifade etmiyordur.
Sizce en tuhafı hangisiydi? Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın!