Kategoriler: ListePottermore

Hogwarts Şatosu’nda Ziyaret Etmeyi En Çok İstediğimiz 5 Büyülü Konum

Eminiz ki çoğunluğumuz hayatının 10 yılını süpürgelerin uçtuğu, kusturan tatlıların olduğu yahut üç başlı köpeklerin gizli sihirli hazineleri koruduğu Büyücülük Dünyası‘nda geçireceği 10 gün için feda ederdi.

Buna göre eğer kısa bir süreliğine ziyaret etmek için Hogwarts‘tan birkaç mekân seçebilseydik, bunlardan bazıları mutlaka aşağıdaki gibi olurdu! Pottermore‘dan dinleyelim.

1. Gryffindor Ortak Salonu

Peki diğer ortak salonlar ne olacak? Ağladığını duyar gibiyiz. Eh, seri boyunca en çok Gryffindor’larınkini tanıdığımız için biz bunu seçtik, tabii geri kalan hiçbir bina da bizce Fred ve George’un gürültülü partilerinin ortak salona kattığı cazibeyle boy ölçüşemezdi. Evet, bu oda tamamıyla itişmelere, sevgi gösterilerine yahut yüzlerce neşeli “gececi”lere sahne olan yumuşacık puflar ve kükreyen kütüklü ateşlerle doluydu. Ve biz hiçbir şeyi Şişman Hanım’a yaklaşıp garip kelimeler söyleyerek o gürültülü ve muhteşem sığınağa kabul edilmekten daha fazla isteyemezdik. Öyle ki bir kanaryaya dönüşme ihtimaline, yatakhanemizi fare görünümlü bir dönekle paylaşmaya yahut gecenin bir yarısı kaçak bir Azkaban tutsağı tarafından ziyaret edilmeye bile hayır demezdik. Bunların hepsi bizce o pofuduk puflara gömülmeye değerdi.

“Gerçekten de,Gryffindor ortak salonuna girdiklerinde ortalık tezahüratla ve feryatlarla inledi. Her yerde dağ gibi pastalar, sürahi sürahi balkabağı suyu ve Kaymakbirası vardı. Lee Jordan birkaç tane Filibuster Maytabı yakmıştı. Hava yıldızlar ve kıvılcımlarla doluydu. Ve çok iyi resim yapan Dean Thomas, etkileyici yeni pankartlar hazırlamıştı. Bunların çoğu, Ateşoku’na binmiş, Boynuzkuyruk’un başının çevresinde ok gibi dönen Harry’yi gösteriyordu. Bir iki tanesinde de başı alev almış Cedric vardı.”

– Harry Potter ve Ateş Kadehi

2. Hagrid’in Kulübesi

Her şeyden önce çoğu zaman zağar Fang de oradaydı ve biz o her ne kadar kocaman ve yapış yapış olsa bile onun olduğu bir odayı onsuz bir odaya her zaman tercih ederdik. Hogwarts’taki uzun yılları süresince Hagrid’in kulübesi Harry için her daim bir sığınak oldu, alnındaki yara izine atılan o tanıdık bakışlardan kurtulmak ve dişlerini kaya gibi sert keklerle huzur içinde kırmak için oraya kaçardı.

Elbette bu kulübe arasıra Pıtırkurt’larla dolu tıkırdayan varillere veya ejderhalara da ev sahipliği yapıyordu ancak çoğunlukla Hagrid’in, dünyadaki en yumuşak başlı yarı-devin eviydi. Biraz küçük ve biraz da şirazeden çıkmış bir yer olabilir ancak Harry’ye diğer birçok yerden daha çok ev ve kafasını dinleyebileceği bir mekân oldu, her ne kadar bu huzur bazen kakımlı sandviçleri yemek zorunda kalmaya sebep olsa bile.

3. Dumbledore’un Ofisi

Eğer bir yer gizli bir şifreyle mühürlenmişse ve hareket eden sihirli merdivenlere sahipse, anlarsın ki orası özel bir yerdir ve muhakkak ki Dumbledore’un gizli mekânıdır. Bir kulenin tepesine gizlenmiş olan ofis Hogwarts’ın geri kalanında daha fazla sihre ve gizeme ev sahipliği yapıyordu. İçerideki muhteşem cihazlara bakılırsa, fırsat bulduğumuzda Dumbledore’un cephanesine arsızca sızacağımız ve Fawkesile biraz takılacağımızdan emin olabiliriz. Bu yüzden belki de girişin şifreli olması bir bakıma iyidir. Aynı zamanda Hogwarts’ın eski müdürlerinin yağlıboya portreleriyle iki çift laf etmekten yahut Seçmen Şapka’yı bizi başka bir binaya koyması için ikna etmekten de bayağı hoşlanırdık, sadece eğlenmek için.

“Bir şey kesindi: Harry’nin bu yıl şimdiye kadar ziyaret ettiği bütün öğretmen odaları içinde, Dumbledore’unki kesinlikle en ilginç olanıydı. Eğer biraz sonra okuldan atılacağım diye ödü kopmuş olmasa, buraya bir göz atma şansı bulduğu için çok memnun olurdu.

Daire şeklinde büyük, güzel bir odaydı, garip seslerle doluydu. Cılız bacaklı masalarda birçok tuhaf gümüş alet duruyordu, pırpır ediyor ve küçük duman bulutları çıkarıyorlardı. Duvarlar eski müdürler ve müdirelerin portreleriyle doluydu, hepsi çerçevelerinde tatlı tatlı kestiriyordu. Ayrıca muazzam, pençe ayaklı bir masa da vardı ve onun ardındaki bir rafta eski püskü, yırtık pırtık bir büyücü şapkası duruyordu- Seçmen Şapka.”

– Harry Potter ve Sırlar Odası

4. Sınıf Başkanları Banyosu

Sınıf Başkanı olmak çoğu zaman bir Adamotu’yla düet yapmak kadar eğlenceli (!) görünse de, trende onlara ayrılmış kompartıman ve Sınıf Başkanları Banyosu’nu düşününce bu elit ayrıcalıklar bu görevi biraz olsun çekilir kılabilir. Hogwarts’ta insanlar her ne kadar yeteneklerine göre pozisyon kazanıyor olsalar da,Sınıf Başkanları Banyosu ve diğer cadı ve büyücülerin kullandığı banyolar arasındaki farkın fazlalığı asla adil değil. Bir tarafta gökkuşağı tonlarında köpükler, parfümlü su ve sınıf büyüklüğünde bir küvet varken diğer tarafta ifritler, örümcekler ve dev, ölümcül yılanlar tarafından işgal edilmiş pis ve bulanık bir banyo var.

Neyse, en azından iki banyo da Mızmız Myrtle’a sahip.

“Havuzun çevresinde yüz kadar altın musluk vardı, her birinin sapına farklı renkte bir mücevher konmuştu. Bir de atlama tahtası vardı. Pencerelerde uzun, beyaz keten perdeler asılıydı. Bir köşede yumuşak, beyaz havlulardan oluşan büyük bir yığın duruyordu, duvarda da altın çerçeveli tek bir tablo vardı. Tablo, bir kayada uyuyakalmış, uzun saçı yüzünü kaplamış bir denizkızını gösteriyordu. Burnundan her soluk verişinde, saçları uçuşuyordu.”

– Harry Potter ve Ateş Kadehi

5. İhtiyaç Odası

Kıyas kabul etmez, cidden, diğer hangi oda ne istersen ona dönüşebilen bir odayla yarışabilir ki? İleri geri volta atıp konsantre şekilde düşün, ve sonrasında en uçuk hayallerindeki mekânla ödüllendirileceksin: sihir pratiği yapmak için güvenli bir yer, gizli bir eşyayı saklamak için kusursuz bir mekân- veya bizim isteğimize göre– yanında sadece Dobby’nin olduğu ve bir gülümseme eşliğinde sana melas turtası ikram ettiği  Kaymakbirası Denizi’nin kıyısındaki güneşli bir sahil.

Hissediyor ancak bu konuda bir şey yapamıyoruz, zira bizce İhtiyaç Odası şatonun hak ettiği kadar kullanılmamış bir bölgesiydi, çünkü eğer orada olduğunu bir kez keşfetmişsen, elbette ki oradan ayrılmak istemezdin!

“Yo, ben asla Hogwarts’ın bütün sırlarını bildiğim hayaline kapılmam, Igor,” dedi. “Örneğin, daha bu sabah banyoya giderken yanlış bir dönüş yaptım ve kendimi daha önce hiç görmediğim, nefis orantıları olan bir odada buldum. İçinde gerçekten hayli görkemli bir lazımlık koleksiyonu vardı. Sonra daha yakından incelemek için tekrar gittiğimde, odanın yerinde yeller estiğini keşfettim. Ama gözümü hep açık tutacağım. Belki oraya sadece sabahları beş buçukta giriliyordur. Ya da hilalde ortaya çıkıyordur, ya da arayanın idrar kesesi tamamen dolu olduğunda.”

– Harry Potter ve Ateş Kadehi

Elinize fırsat verilse Hogwarts’ta mutlaka gideceğiniz ilk üç mekânı merak ediyor, sizi yorum kısmına bekliyoruz!

Beyza Nur Daloğlu

1997’de Ankara’da doğdum, halihazırda üniversite üçüncü sınıf öğrencisiyim. On iki yaşımdan beri soluksuz bir dönüşümle Harry Potter serisini okuyor ve kitapta yer almayan ekstra bilgiler öğrenmeyi, Harry Potter evreninin derinliklerine inmeyi çok seviyorum. Bana dair üç şey söylenecek olsa bunlardan biri de Harry Potter serisine olan tutkumdur ve bu tutkuyu seri hakkında yazmak ve çeviri yapmakla perçinleyebiliyor olmak bana mutluluk veriyor. Ve tabii ki evet, Hogwarts mektubu meselesi, anlarsınız ya :)