Kategoriler: Pottermore

Hogwarts’ın Büyülü Merdivenlerinin Arkasında Neler Var?

“Mimarisi, en az içerisinde barındırdığı sakinleri kadar sihirli olan bir kaleye, bir ambiyans yaratmanın zorlayıcı olacağı çok belliydi.”

Görsel Harry Potter: The Creature Vault’tan Jody Revenson tarafından alınmıştır.

Yapım tasarımcısı Stuart Craig’in Harry Potter ve Felsefe Taşı filmindeki ilk görevlerinden bir tanesi, Hogwarts’ta katlar arasında hareket eden merdivenleri yerleştirmekti. İlk olarak merdivenlerin nasıl hareket edeceğine karar vermesi gerekiyordu. Aklına ilk gelen merdiven sistemini bir çeşit asansör sistemine benzetmek iken Stuart bu konuda, ”Merdivenlerin mermerden olması işi çok zorlaştıracaktı!” diyor. Daha sonrasında ise aklına doksan derece dönerek bir diğer noktaya geçen merdiven fikri geldi.

”Bir duvara dayalı iken boşlukta karşıya süzülüp iki geçit arası bir köprü oluşturabilir. Mekanik olarak oldukça basit görünüyor.”

Bütün merdiveni, dört kenarından diğer merdivenlerin birleşmesiyle oluşan bir kare şeklinde hayal ediyordu.

”Bu merdivenler daha sonra üst kattaki merdivenin dört kenarını oluşturdu ve üst kat da yine başka bir karenin kenarlarını oluşturarak devam etti. Çift sarmal bir yapı gibiydi; merdivenler birbirleri etrafında sarmalanıyordu. Ve böylece bir anda bu basit yapı, bu basit mekanik hareketlilik karmaşık bir geometri problemine dönüştü.”

Son dokunuşla birlikte, Harry’nin hareket eden merdivenlerle tanıştığı o anda ortaya çıkan görünüm adeta nefes kesiciydi. Felsefe Taşı’nda hareketli merdivenlerden biri Harry, Ron ve Hermione’yi yasak üçüncü kata götüren ve Felsefe Taşı’nın bekçisi üç başlı köpek Fluffy ile ilk karşılaşmalarını sağlayan şeydi. Oyuncuların bu sahne için yeşil perde önünde hidrolik bir sistemle hareket eden tek bir merdiven üzerinde durmaları yeterli olmuştu.

Ana mermer merdiven, kahramanları hareket edebilen ve öğrencilerle konuşabilen iki yüz elli adet sihirli tablo ile donatılmıştı. Bu resimleri canlandırma işlemi stüdyonun birçok farklı departmanının birlikte çalışmasını gerektirmiştir. Set dekoratörü Stephenie McMillan’ın açıklaması şu yönde:

”Dekordan sorumlu sanat direktörümüz her film için tek tek araştırma yapıp hangi portreler gerekiyorsa siparişleri verir ve sonra her birinin boyanması işini koordine ederdi.”

Film serüveni boyunca bu görev Lucinda Thomson, Alex Walker ve Hattie Storey isimlerine düştü ki bu görevin tanımında klasikleşmiş tabloların yeniden yorumlanması ile yeni tabloların yapılması işleri de mevcuttu. Kostüm, dekor ve makyaj gibi departmanlar bütün yetenekleriyle bu işe katkıda bulundu.

İstenen tablo için belirlenen bir fotoğraf çekilir, fotoğrafa resimsel bir doku dijital ortamda aktarılır ve cilalanırdı ki bir yağlı boyayı andırsın. Diğer resimler stüdyodaki ressamların kendi orijinal çalışmaları olup kimi zaman “meşhur ressamların tarzları” ile yapılmışlardır. Bunların ışığında filmlerin yansıttığı sanatın resim yelpazesi İran motiflerinden Rönesans’a ve yirminci yüzyıl başlarına kadar uzanmıştır.

Enteresandır ki, resmedilen bu kahramanlarımız aslında filmin yapımcıları, ekip üyeleri ve ailelerinden oluşmaktadır. Stuart Craig’in portresi (Henry Bumblepuft tablosu, 1542) büyük merdivenlerde dikkat çekici bir konumda yer alır. İçerisinde hareketli dostlarımızın yer alması planlanan tablolar, çerçeve iç kısmında bir mavi ekran katmanıyla duvarlara yerleştirilmiştir. Harry Potter ve Ölüm Yadigarları Bölüm 2 filminde, dostlarımız güvenlik telaşından ötürü tablolarını terk ettiği için portreler duvarlara boş arka planlar ile yerleştirilmiştir.

Caner Çakmak

Uludağ’da uzun dönem elektronik mühendisliğini bitirdim. Harry ve onun harika arkadaşlarıyla tanışmam o zamanlar çok yakın bir arkadaşımın beni evime kadar almaya gelip sinemaya zorla götürmesiyle olmuştu. İlk sinema deneyimim... Çok sevmiş ve etkilenmiştim. Bu büyülü dünyadaki bilinmeyenleri ve yeni haberleri dilimize kazandırarak küçük bir katkım olsun istiyorum.