Sevip sevmemek konusunda sürekli fikir değiştirdiğimiz Malfoy Ailesi‘nin tarihine gidiyoruz. Huzurlarınızda J.K. Rowling‘in Pottermore aracılığıyla yayınladığı “Malfoy Ailesi” yazısı!
Malfoy ismi eski Fransızcadan geliyor ve “kötü niyet” olarak çevriliyor. Büyücü Armand Malfoy diğer birçok soylu İngiliz ailelerinin atası gibi İngiltere’ye Fatih William ile birlikte işgalci Norman ordusunun bir parçası olarak geldi. Kral 1. William’a bilinmeyen karanlık ve şüpheli (ve çok yüksek ihtimalle büyülü) hizmetler veren Malfoy’a yerel toprak sahiplerinden ele geçirilen Wiltshire’da birinci sınıf bir arazi verildi. Malfoy’un soyundan gelen akrabaları bu toprak parçası üzerinde on ardışık yüzyıl boyunca yaşadı.
Malfoylar’ın kurnaz atası Armand, günümüzde Malfoy Ailesi’nin ayırt edici niteliklerinin çoğunu bünyesinde barındırıyordu. Malfoylar pek hoş şeyler çağrıştırmayan soyadlarından da anlaşılacağı üzere hilekâr olma ve nerede olurlarsa olsunlar güce hükmedip zenginlik içerisinde yüzme konularında daima bir üne sahiptiler. Saf kan prensibini benimsemelerine ve büyücülerin Mugglelar’a olan üstünlüklerine körü körüne bağlı olmalarına rağmen çıkarlarına uygun olduğu sürece kendilerini büyülü olmayan dünyaya kabullendirmeye ve sevdirmeye çalıştılar. Sonuç olarak Malfoylar İngiltere’deki en zengin büyücü ailelerinden biri oldu ve hiç kanıtlanamamasına rağmen yüzyıllardır Malfoylar’ın Muggle para ve mülklerini başarıyla idare ettiği söylenmektedir. Yüzyıllar boyunca, civardaki Mugglelar’ı Wiltshire’daki topraklarına katmayı başarmışlardır ve kraliyete yaltaklanarak elde ettikleri ayrıcalık sürekli genişleyen koleksiyonlarına Muggle hazinelerini ve sanat eserlerini kazandırdı.
Tarih boyunca Malfoylar fakir Mugglelar ile zengin ve otorite sahibi Mugglelar arasında keskin bir ayrım yapmıştır. 1962’deki Gizlilik Yasası’na kadar Malfoy Ailesi yüksek kesimde doğmuş Muggle çevrelerinde aktifti ve yasaya olan ateşli muhalefetlerinin toplumsal yaşamın bu keyifli alanından çekilmek zorunda kalacaklarından kaynaklandığı söylenir. Sonraki nesiller tarafından öfkeyle reddedilmesine rağmen ilk Lucius Malfoy’un I. Elizabeth’in yönetiminde başarısız bir aday olduğuna dair birçok kanıt bulunmaktadır. Bazı büyü tarihçileri Kraliçe’nin evliliğe olan karşıtlığının gölgede bırakılmış Malfoy’un ona yaptığı büyü yüzünden olduğunu ileri sürerler.
Yüzyıllar boyunca eylemlerinin çoğunu belirleyen önemli derecede kendilerini koruma içgüdüleri sayesinde Malfoylar Gizlilik Yasası kanun haline geldiğinde Mugglelarla olan ilişkilerine son verdi ve muhalefet ve protestolarının onları sadece gücün yeni kalbinden, yeni kurulmuş Sihir Bakanlığı’ndan, uzak tutacağını kabul etti. Ani bir yüz seksen derecelik dönüş ile baştan beri yasayı savunanlar kadar yasanın ses getiren destekçisi oldular ve hızla Mugglelarla yakın bağlantı ve evlilik ilişkileri içerisinde olduklarını reddettiler.
Sahip oldukları hatırı sayılır miktardaki zenginlik gelecek nesiller için onların Bakanlık’ta önemli bir etkiye sahip olmalarını sağladı, ancak hiçbir Malfoy Sihir Bakanlığı’na aday olmadı. Parmak izleri suçlu asanın her yerinde olsa bile Malfoy Ailesi’nden hiç kimsenin asla suç mahallinde bulunamayacağı söylenir. Bağımsız bir şekilde zengin ve geçinmek için çalışmak zorunda bile olmayan Malfoylar genellikle perde arkasındaki kişi olmayı ve ayak işlerini başkalarının yapıp başarısızlığın sorumluluğunu da onların üstlenmelerini izlemeyi tercih etti. Destekçisi oldukları adayların seçim kampanyalarının birçoğuna gereken parayla destek verdiler ki buna kanıtlandığı üzere karşı tarafa büyü yapmak gibi bir takım kirli işler için para ödemek de dâhildi.
Malfoylar’ın kendilerine mücevher veya herhangi bir güç sağlayamayan Mugglelar’a ve kendi büyücü arkadaşlarına olan gerçek nefretleri onları doğal olarak saf kan prensibi doğrultusunda sürükledi. Bu saf kan prensipleri 20. yüzyılda kontrol edilemeyen güçlerinin en muhtemel kaynağı gibi görünüyordu. Gizlilik Yasası’nın uygulanmasından beri hiçbir Malfoy ne bir Muggle ne de bir Muggle doğumlu ile evlenmedi. Ancak aile bir şekilde tehlikeli olan bu küçük saf kan topluluğunun içerisinde evlenme uygulamasından kaçındı. Gauntlar ve Lestrangeler gibi az sayıda fanatik ailelerinin aksine güçsüzleştiler veya dengesiz hale geldiler ve Malfoy soy ağacında birçok melez ortaya çıktı.
Geçmiş kuşaklardaki ileri gelen Malfoylar Kara Ölüm maskesi altında birçok huysuz Muggle kiracıyı öldürdüğüne inanılan ancak Büyücü Konseyi’nin kınamasından kaçan 14. yüzyıldaki Nicholas Malfoy’u, on sekizinci yüzyıl sonlarında Bakanlık’ta önemli ölçüde etkili olan ve çoğunun Sihir Bakanı Unctuous Osbert’in onun kuklasından başka bir şey olmadığını iddia ettiği Septimus Malfoy’u ve ilk Muggle doğumlu Bakan olan Nobby Leach’in 1968’de görevinden erkenden ayrılmasına sebep olan karanlık komplonun bir parçası olduğuna inanılan Abraxas Malfoy’u (Malfoy aleyhinde yine hiçbir şey ispatlanamadı) içermektedir.
Abraxas’ın oğlu Lucius, Lord Voldemort’un Ölüm Yiyenler’inden biri olarak kötü üne sahip olmayı başardı, ancak Lord Voldemort’un darbe girişimlerinin ikisinden sonra da hapse girmekten başarıyla paçayı kurtardı. İlk seferinde Imperius Laneti altında hareket ettiğini iddia etti (ancak çoğu Lucius’un Bakanlık’taki üst düzey yetkililerden yardım istediğini belirtmişti). İkincisinde ise yoldaşı olan Ölüm Yiyenler aleyhinde kanıt sağladı ve saklanıp kaçmaya çalışan Lord Voldemort’un destekçilerinin çoğunun yakalanmasına yardımcı oldu.
Yorumlara bak
Vay be. Çok hoş bir yazı, teşekkürler. :) Aslında sevip sevmemeye karar vermemek derken, bilemedim şimdi.. :D Draco hariç çok sevilecek bir yanları var diyemem. :D
Yazı güzel de çok kötü bir Türkçe ile çevrilmiş. Kişi özenmeli.