Çoğumuz, her ne kadar tartışmalı olsa da Harry’nin ortalama bir büyücüden daha iyi olduğu konusuna katılabiliriz sanırım. Dumbledore’un Ordusu’na liderlik yapması ve Voldemort’un Hortkuluklarını bulup onu yenmesi düşünülünce özellikle. Bu yeteneklerine daha neler ekleyebiliriz? Çatalağız olması? Kesinlikle. Zihnefendarlık?
Maalesef. Peki Harry neden Zihinbend konusunda kendini geliştiremedi? Zihinbend, Zihnefend ve Zihnefendar kavramları arasındaki fark neydi? Bu işte başarılı olan başka kimler vardı? İşte bu soruların hepsini Pottermore bizim için yanıtlamış.
Zihinbend; Snape, Malfoy ve görünüşe göre Bellatrix Lestrange tarafından ustaca baş edilebilen karmaşık bir büyü kabiliyetidir. Peki siz Zihinbend’e başlamak için nasıl bir yol izlerdiniz?
Zihinbend, Snape’in de Harry’ye dediği gibi, büyünün oldukça bilinmedik bir dalıdır. Bilinmedik çünkü çoğu insan, düşüncelerinin Voldemort gibi başarılı Zihnefendarlar tarafından işgal edilmesiyle yüzleşmedi ama bu, Harry’nin Hogwarts’ta beşinci yılına başladığında tam olarak yaşadığı şeydi. Bu sebeple Harry’nin şunu olsaydı daha rahat edebilirdi: bizim Zihinbend rehberimiz.
Snape, Zihinbend’i “zihnin sihirli müdahale ya da etkiye karşı savunması” olarak tanımlıyor çünkü Snape bu tarzda konuşmayı severdi. Zihnefend sanatıyla uğraşan insanlar -belli ki “dünyanın en başarılı Zihnefendar”ı olan Voldemort gibi- bir başka insanın zihnine kolayca girebilir ve yalan söylediklerinde bunu görebilirler. Zihnefend (Legilimency), Zihinbend’i (Occlumency) geri püskürtmek için kullanılan tek yöntemdir. Zihnefend, saldırıya uğrayan kişinin, düşüncelerine erişimi engellemek için zihinlerini etkili bir biçimde kapatması şekliyle uygulanır.
Harry ve Voldemort arasındaki bağ, ikisinin de birbirinin zihnine girmeye yatkın oldukları anlamına geliyordu. Harry için bu kazara yaşanıyordu ve başlangıçta istemediği bir şeydi ama Voldemort, -müritlerine ve kurbanlarına da benzer bir şekilde sık sık bu büyüyü uyguluyordu- Harry’ye verdiği bilgilerin farkına varır varmaz bunu ona karşı kullanmaya başladı. O vakitlerde de Dumbledore, Harry’nin Zihinbend öğrenmesi için ısrar etmişti.
Zihinbend uygulayan kişi, zihnini tüm duygu ve düşüncelerden arındırmalıdır. “Zihnini temizle ve sakin ol,” demişti Snape Harry’ye. Sakin kafayla bir insan, Zihnefend saldırısını saldırganını etkisiz hale getirerek, kalkan oluşturarak ya da büyüleyerek -Harry’nin Snape’le olan ilk dersinde yaptığı gibi- engelleyebilir. Bu yöntem, Harry’nin daha önceden yapabildiğini gösterdiği üzere, Imperius lanetine karşı koymaya benzerdir.
Harry’nin Zihinbend’teki ilk deneyimi, Snape’in dediği gibi yetersiz olmayabilirdi. Büyüye karşı koyabildi ancak yine de Snape’in, zihninde çok derinlere inmesine izin verdi. Snape’e göre bunun nedeni Harry’nin kontrolünü kaybetmesiydi.
Halbuki başarılı Zihinbend ustaları, Zihinfend’e karşı koyacak kadar kontrole sahip olduklarından saldırganı etkisiz hale getirmeye ya da lanetlemeye ihtiyaç duymazlar. Böyle cadı ve büyücüler, duygularını ayrıştırabilir ve zihinlerini anında kapatabilirler.
Bir insanın zihni, rahatlamış ya da aşırı endişeli olduğunda saldırıya daha yatkın olur. Uyurken korunmamış düşüncelerin ve duyguların hiçbir muhafazası yoktur -bu yüzden Harry, rüya görürken Voldemort’un gözlerinden görebiliyordu. Aynı zamanda Voldemort, bu nedenle Harry’nin zihnine Sirius’un Esrar Dairesinde kapana sıkıştığına dair yanlış görüntüleri yerleştirebildi. Aynı şekilde, eğer bir insan heyecanlı ya da kızgınsa -Harry’nin zihninin içini gördüğü zamanlar Voldemort’uun sık sık olduğu gibi- duyguları eşit derecede korunmasızdır.
Zihinbend, böyle zorla düşünce ihlallerine karşı korunmak için önemlidir ve uygulayan kişilerin, yakalanma korkusu olmadan yalan söyleyebilmelerini sağlar. Snape’in başarılı bir Zihinbend ustası olduğunu öğrenmek şaşırtıcı değildi -Voldemort’un kampında çalışmak için de öyle olmak gerekiyordu.
Halbuki Harry, Zihinbend’te ustalaşmak konusunda başarısız oldu. Bunun kısmen sebebi duygularını kontrol edemeyişiydi- Harry’nin en güçlü tarafının hisleri olduğunu sık sık belirttiği düşünülürse Dumbledore, Harry’nin bu konuda zorlanacağını tahmin etmeliydi. Ve tabii bir ergen olduğunu da atlamamak gerek: duyguların tüm o sinir bozucu- kontrolden çıkmış hormonlarla azıttığı zamanlarda olduğunu.
Harry’nin başarısızlığının diğer bir kısmı da Snape’e aitti. İkisi arasındaki nefret, öğrenmek için olumlu bir ortam oluşturmadı ve Harry’nin hissettiği öfkenin bastırılması zordu. Genelde tüm sırlarıyla baş edebilen Snape de duygularını kontrol altında tutmakta zorlanıyordu -en kötü anılarını Düşünselinde saklıyordu ve sonradan Dumbledore da Snape’in, Harry’nin babasına olan kızgınlığını bir kenara bırakamadığını kabul etti.
Tüm bunlar, Harry’nin derslerden sonra zihin direncinin daha güçlü değil de daha zayıf hissetmesine yol açtı. Harry’nin Voldemort’la bağlantısının güçlü bir yön olarak görmesini engellemedi: Sonuçta Arthur Weasley’nin hayatını kurtarmasında yardımcı olmuştu. Daha sonradan Harry, bu bağlantıyı Hortkuluk arayışında kullanmaya karar verdiğinde belirgin bir hal aldı. O zamanlar Voldemort’un hislerine müdahale edebilmek, engellemeyi istediği bir şey değildi.
Yine de Zihinbend’te ustalaşan bir Hogwarts öğrencisi vardı: Draco Malfoy. Zihinbend, altıncı yılında Draco’nun görevini devam ettirmesini sağladı, belli ki tespit edilmeden.
Draco, Zihinbend’te teyzesi Bellatrix’in yardımıyla ustalaştı. Katie Bell’i yaralayan lanetli kolyeyle bir ilgisi olduğunu Snape’in yüzüne karşı inkâr ettiği düşünülürse bu işte bayağı da başarılıydı. Draco’nun bu kadar başarılı olması J.K. Rowling’in bizzat söylediği bir şeydi:
“Duygularını kapatmayı, düşüncelerini ayırt etmeyi ve benliğinin önemli taraflarını reddetmeyi kolay bulması, Draco’nun karakteriyle tamamen uyuşan bir şeydi.”
Bu konuda Draco, Harry’den oldukça farklıydı. Harry Zihinbend’te iyi olamadı çünkü duygularını kapatamadı -asabi birisiydi, harekete geçmeye hazırdı, karşılık vermekten kendini alıkoyamazdı. Öte yandan Draco, durumlar gerektirdiğinde kendisini kontrol edebiliyordu. Altıncı sınıfa geldiğinde hislerini ayırt etmeye alışmıştı: Bir taraftan alaycı bir zorba diğer taraftan da korkmuş bir genç…
Bu yüzden belki de Zihinbend, yapan kişinin karakteriyle ilişkilidir. Sonuçta bu da zihnin büyüsü.
Zihnefend büyünün oldukça ilginç bir bölümü. Özellikle sözsüz ya da asasız yapıldığı zaman daha güçlü ve ilginç bir hal alıyor. Fantastik Canavarlar filminde Queenie’nin de yaptığı bu gibi. Oldukça ileri düzeyde Zihnefend bilen Queenie, zihin “okuma” işini kusursuz yapıyor.
Siz bu büyü dalı hakkında ne düşünüyorsunuz? Hogwarts’ta öğrenci olsanız ustalaşmak isteyeceğiniz bir alan mı? Düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın! Çünkü hiçbirimiz Zihnefendar değiliz!