Harry Potter kitapları çoğu zaman bizi kıkır kıkır güldürdü, ancak aktörlerin gösterişli oyunculukları sayesinde bize filmlerde de eğlenceli anlar yaşatan karakterleri unutmayalım.
Lafı daha fazla dolandırmadan, en iyi komedi performans ödüllerine hep birlikte göz atalım. Pottermore seçiyor!
Gryffindor‘un Tutucu olan yedek oyuncusunu öyle çok sevimli bulmadığımız halde itiraf etmek gerekirse Cormac‘ın küstahlığı ve yalakalığı andıran flörtleri bizi kesinlikle çok eğlendirdi. Hermione’ye potansiyel göstermelik flört muamelesi yapan Corman’ın parmaklarından akan dondurmayı şehvetli bir şekilde yalamanın bir kızın kalbine giden yol olduğunu düşünür gibi bir hali vardı. Gryffindor Quidditch takım seçmelerinde kendine olan güvenini ve Hermione’ye ‘ağzını hareket ettirmeyi sevdiğini’ belirtmesi onun “o kişi” olmadığının başka bir kanıtıydı. Özellikle Slughorn’un Noel Partisi‘nde servis edilen ejderha tartarına karşı verdiği olumsuz tepkilerinden zevk aldık. Ve bozulmuş midesini Profesör Snape’in ayakkabılarına boşalttığı sahneden.
Kenara çekilin, Fred ve George! Çünkü Rupert Grint ve yüz ifadeleri oldukça efsanevi. Profesör McGonagall ile – tüm sınıf arkadaşlarının önünde – Noel Balosu için dans etmesi konusuna verdiği son derece dehşete kapılmış ve karmaşık tepkilerinden özel olarak bahsetmemiz lazımdı. Ancak Fleur Delacour‘u nasıl kazayla baloya davet ettiğini anlatması bizim favorimiz.
“Fleur yanımdan geçiyordu. Yürümesine bile bayılıyorum biliyorsunuz.”
Ansiklopedik büyücü bilgisi ile tanınan Hermione’nin zekâsının biraz hafife alınmış olduğunu düşünüyoruz. Harry Potter ve Felsefe Taşı’nda (2001) Harry ve Ron’un daha fazla onları öldüretecek ya da “daha kötüsü kovdurtacak” fikir üretmeden önce yatacağını söylemesi hepimizin Hermione’nin mantığına dair favori sahnelerinden. Daha olgun Hermione Slughorn’un Noel partisi sırasında Cormac’a verdiği tepkiler de dahil olmak üzere gülmekten hiç çekinmedi. Cormac’ı kendinden uzak tutmak için ejderha tartarı yemeye o denli hevesli oluşu bizi tıpkı okuldaki partide hayran hayran bakanların istenmeyen ilgisinden kaçınmaya çalıştığı anı hatırladığımızda olduğu gibi gülmekten iki büklüm ediyor.
Büyüleyici ve yakışıklı olabilir belki ama Lockhart aynı zamanda kilometreler boyunca yaşayan en yalancı, korkak ve gösterişçi insan. Ancak belirgin kusurlarına rağmen, Gilderoy Lockhart‘ın aslında biraz komik olduğunu söyleyebilir miyiz? Obliviate‘in dışında, Lockhart asasını salladığı her büyüde felaket derecede beceriksizdi, ama bu asla onun modunu veya egosunu köreltmedi. Cornish cinperileri bile onun hakkından gelebilmişti üstelik. Lockhart etrafını hepsi de altın buklelerini ön plana çıkaran, süsleyen veya sallayan kendi portreleriyle donatmıştı. Artı, herkesin ona karşı çok bariz olan rahatsızlığının da zerre farkında değildi ki bu da onu en komik karakter seçimi için gerçek bir yarışmacı yapıyor. Ve Kenneth Branagh’ın efsanevi canlandırması da korkunç derecede mükemmeldi.
Severus Snape’in komedi meselelerine girme ihtimalinin hiçbir zaman olmamasına karşın Alan Rickman‘ın performansı o kadar güzeldi ki hepimizin her izleyişte gözleri dolmuyor değil, itiraf edelim. Umbridge’in sorgulamasında verdiği yanıtlar ve ‘açıkça’ cevabı açıkça mükemmellikti. Ron ve Harry sessiz olamadıklarında ise “elleriyle” dahil olduğu yaklaşımdan bahsetmiyoruz bile- elbisesinin kollarını yukarı doğru dikkatlice sıvaması çok Severus Snape’çeydi.
Harry Potter ve Melez Prens (2009) kesinlikle serideki en karanlık filmlerden biriydi ancak aynı zamanda Daniel Radcliffe sayesinde en komik anlardan bazılarını içeriyor. Harry, o kadar sık Voldemort’un varlığından dolayı işkenceye maruz kalıyor ya da tehlikeye atılıyor ki espri anlayışını nadiren takdir edecek fırsat buluyoruz; neyse ki, Felix Felicis sadece içene iyi şans getirmekle kalmıyor aynı zamanda içindeki komedyeni de ortaya çıkarıyor. Harry’nin Aragog’un kıskaçlarıyla yaptığı şaklatma hareketini Hagrid’in en sevdiği canavarın defininde taklit etmesi mükemmel derecede zamanlanmıştı. Ayrıca “Zaten seçilmiş kişi benim,” dedikten sonra Hermione’den başına aldığı hızlı vuruş hepimizin yüzünü güldürmüştü.
Ron, sevginin sürekli dışa vurulmasını çok eğlendirici bulmadı, ama biz kesinlikle bulduk. Lavender, Won-Won‘dan hoşlanmaya başlamadan önce kıyıda kenarda çok zaman harcayabilirdi, ama o zamanın büyük bir kısmını ön planda geçirdi. Lavender’in Hogwarts Ekspresi’nde pencereye kalp çizerkenki yüz ifadesi ve bunu gören Ron ve Harry’nin tepkileri bizi gülmekten kırıp geçirmişti. İğrenç bebek sesi ve korkunç mücevher seçimi yeteri kadar işkenceydi zaten. Ron’un sonunda taze aşklarını bitirmesiyle öfkeli bir şekilde yaptığı yıkıcı tahribat ile komik bir dokunuş yapmayı başardı.
Hogwarts’ın oldukça yaşlı ve her güne yatağının ters tarafından kalkarak başlayan kofti görevlisi, sıklıkla komik olmakla suçlanmıyor. Fakat Dumbledore’a önemli bir mesaj vermek için absürt bir enerjiyle Büyük Salonda koşması Filch’in kasıtsız komik dehasını ortaya çıkarıyor. Bunu geliştirebilecek tek yol Bayan Norris‘in de Filch’in yanında hoplaya zıplaya gelmesi olabilirdi.
Peki ya sizi filmlerde en çok eğlendiren karakter hangisiydi? Yorumlarınızda belirtmeyi unutmayın!