Endişelenme, seni tamamen anlıyoruz – bu işte birlikteyiz…
1- Bir restoranda balkabağı suyu siparişi verdiğinde, herkes sana sanki deliymişsin gibi bakar.
2- Hermione’nin Saptanamaz Genişletme Büyüsü kullanmak yerine tatile giderken her seferinde büyük çantalar ve bavullar taşımak zorunda olduğun için kendini kurban gibi hissedersin.
3- Quidditch dışındaki tüm sporlara ilginin kaybolması. Hiç süpürge yok mu? Bu top neden Quaffle değil? Neden buradayız o zaman!
4- Custard Cream’den ısırmadan önce sizi kanaryaya çevirmesin diye tereddüt etmek. (Custard Cream bir çeşit bisküvi. Canary Cream ise Fred ve George’un şakalı bisküvilerine verilen ad.)
5- Yabancılarda belirleyici doğum lekesi veya izlerin farkına varma ve acaba onlar ne tip bir Animagus diye çok fazla zaman harcama.
6- Yiyecek siparişinizi boş tabağınıza yerleştirerek neden lezzetli bir ziyafetin ortaya çıkmadığını merak etmek.
7- Geç kalan bir trende beklerken kendi kendinize, bunun yerine sadece cisimlenebilseydim ne kadar güzel olurdu, diye iç geçirmek.
8- Bir baykuşu gözünüze kestirip beklemesini ve size postanızı teslim etmenizi ummak.
9- Her ışığı açacağınızda “Lumos” diye fısıldamak.
10- Tek istediğiniz ılık bir Kaymak Birası’yken – hadi ama, bunu istemek çok mu fazla?
11- Kendinizi, kitapları yüzlerce kez okumanıza ve en sevdiğiniz karakterin ölümünü bilmenize rağmen yeniden yaşadıktan sonra, koltukta tahammül edilemez bir hüzün içinde bulmak.
12- Yılanlara, Çatalağız yeteneğinizin bunca yıldır baskılandığı ve o gün size yanıt vereceklermiş gibi rastgele tıslamak.
13- Arkadaşlarınızdan birisinin Harry Potter serisini okumadığını fark etmenin yakıp kavuran nefreti, takiben de aklınızda en başında neden onlarla arkadaş olduğunuza dair bir içsel tartışma gelişmesi.
14- … Takiben de önlerinde sıfırdan başlayabilecekleri harika bir yolculuk olduğu için tarif edilemez bir kıskançlık hissi.
15- Sadece bir Çığırtkan yollamanın sakinleştirebileceği tarzda bir öfkeyi deneyimlemek. Kızgın bir mesaj veya öfke içeren bir e-posta bunu asla tam olarak karşılayamaz.
16- Tahtakale’yi ziyaret edip orasının Diagon Yolu olmadığı için hayal kırıklığına uğramak.
17- Aynadaki yansımanıza bakmak yerine, her aynaya baktığınızda en derin arzularınızı görmeyi beklemek.
18- Örgü öğrenip Dobby’nin Harry için yaptığı gibi çoraplar yapabilmek.
19- Eksantrik giyimli yabancıları süzmek ve onların kılık değiştirmeye çalışan büyücüler olup olmadığını merak etmek.
20- Dondurucu soğuk bir günde dışarıdayken, Hermione olmadığınız ve bir kavanoz içinde sevimli, ılık mavi bir ateş oluşturamayacağınız fikrine üzülmek.
21- Ne zaman kapı kilitli olsa, kendinden emin bir şekilde “Alohomora” diye bağırmak ve sonra elinde tuttuğunun bir asa olmadığından kapının hala kilitli olduğunu fark etmek.
22- Bir festivale gitmek için, kamp alanına anahtar ile gidemeyeceğini ve çadırının gerçekte çok küçük olduğunu anlayana kadar aşırı heyecanlamak.
23- İnsanlar seni “Harry Potter ve Felsefe Taşı”nı okurken gördüklerinde “Sen bunu zaten okumamış mıydın?” demesi.
24- Tüm filmleri arka arkaya izlemek ve bu sırada başın ağrıyıncaya kadar ağlamak.
25- İnsanlara tartışmanın ortasında “Expelliarmus!” diye feryat etmek.
26- Kar beyaz bir baykuş görmek ve ona bakakalmak.
27- Evinizdeki resim ve fotoğraflardaki figürlerin hareket ettiğini gösterecek herhangi bir işaret var mı diye uğraşmak.
28- Postacınıza bir Hedwig olmadığı için içten içe kin tutmak.
29- Bir konuşma yapmanız istendiğinde kendinizi “Zırla! Tırla! İncik! Boncuk!” derken bulmak.
30- Umutsuz bir şekilde “Seherbaz” olmanın meşru bir kariyer olmasını istemek. Şimdi ben ne iş yapacağım?
31- Gözlerini kırpmadan ve merakla çevreyi “süzen” bir kedi aramak.
32- Kafanızın içinde birçok Hımhım varken uyanmanız ve kimsenin sizi anlamaması.
33- Harry son hortkuluk mu değil mi diye düşünerek günler harcamanız. Ne güzel zamanlardı.
34- Harry Potter serisinin tüm farklı basımları için kitaplığınızda yeterince yer olmaması.
35- Başka bir seriden bir kitap okumaya başladığınızda, Harry Potter gibi olmadığı için kitabı bırakmak zorunda olmak.