Harry Potter ve Sırlar Odası bizlere yalnızca edebiyat tarihinin en tüyler ürpertici yaratıklarından biri olan Aragog‘u değil, onunla birlikte insanı gerçekten de dehşete düşüren Basilisk‘i de verdi. İşte Pottermore sayfalarından Basilisk’in sinemaya uyarlanmasının perde arkası hakkındaki gerçekler!
Harry Potter ve Sırlar Odası‘nın isimsel mekanı bin yıllık yaşlı bir yılanı barındırıyor. Basilisk, orijinal olarak Salazar Slytherin‘in kontrolü altındadır. Basilisk’in olduğu yıllar içinde, sadece bir öğrenci onu komuta etme yeteneğine sahipti: Tom Riddle. Harry Potter ve Sırlar Odası‘ndaki olaylar sırasında Basilisk bir kez daha salındığında, canavarı katletmek ve okulu kurtarmak Harry’ye kaldı.
Harry Potter ve Sırlar Odası‘nda Hogwarts‘ın derinliklerinde yaşayan Basilisk abartılı büyüklükte sürüngenimsi bir bedenin üzerinde yükselen ejderha şeklinde bir başa sahipti. Kemikli, dikenli ve biraz sümüksü… Basilisk’in tamamen bir bilgisayar ürünü olması planlanmıştı. Görsel geliştirme araştırmaları canlı yaratıkların gözlemini de içeriyordu ve bunların içinde 2.5 metrelik Doris adında bir Burmese pitonu da vardı.
Bir Basilisk modeli sanal ortama geçirilmek için üretilmişti, ama bir de Sırlar Odası’nda yatması için Basilisk’in deri yapısının bir model desteği olmalıydı, ki bu da tam ölçekte bir yılana ihtiyaç olduğu anlamına geliyordu ve böylece yaratık ekibi Basilisk’in ilk 12 metrelik maketini kauçuktan inşa etmek durumunda kaldı.
Daha sonra Sırlar Odası‘ndaki son savaş sahnesinde Daniel Radcliffe’in (Harry Potter) tam boyutta pratik bir Basilisk ağzıyla karşılıklı savaşması oldukça mantıklı geldi. Yaratık ekibi bunu memnuniyetle kabul etti ama sonradan fark ettiler ki, dişler ve bir ağız içinden daha fazlası heykel haline getirilmeliydi, yani demek oluyordu ki tüm baş kısmı için CGI teknolojisi kullanılmalıydı.
Film yapımcıları onayladı ve heykelin boyun kısmına kadar uzatılmasını istediler. Ve çene kısmının açılıp kapanmasını yani yukarı aşağı hareket edebilmesini. Ve Basilisk’in burnunun kılıç saplandığında hareket edebilmesini. Ve göz ve göz kapaklarının kör olduktan sonra bile hareket edebilmesini. Ve sivri dişlerinin geriye doğru bakmasını, tıpkı zehirli yılanlarda olduğu gibi, böylece ağzını kapatabilirdi. Ve böylece, tam boyutta bir yılan derisi modeline ek olarak, başka tam boyutta çok daha bir pratik model Sırlar Odası setinde yerini almış oldu. Modelde Basilisk’in kayma hareketini ve ağız hareketlerini tatmin edici düzeye getirmek için Aquatronics (bir çeşit simülasyon) kullanıldı.
Basilisk’in boyun ve beden kısımlarını oluşturmak ilk başta pek de pratik görünmedi. Yaratığın köpükleşmiş kauçuk kaplama dış derisi bir boru üzerine ya da altıgen şeklinde, uzun yanlara sahip alüminyumdan bir yapının, böylece fazla ağır veya hantal olmayacaktı, üzerine yatırılmalıydı. Bu da sadece çok karışık ve zahmetli bir makine işiyle gerçekleştirilebilirdi. Ya da onlar öyle düşündü. Günlük işler sırasında bir yaratık ekibi görevlisi merdivenler kullanmayı önerdi, ki bu da fevkalade tesadüfi bir çözüm haline geldi.
Alüminyum merdivenler zaten oldukça güçlüydü, hatta Basilisk derisinin altına yerleştirilmek üzere yapılan değişiklikler ile daha da güçlendirildi. Merdivenler ayrıca ağırlık olarak hafifti, set içinde etrafı darmadağın eden ve serinin ana kahramanıyla ölümüne dövüşen bir yaratık için oldukça önemli bir özellik.