11 yaşındaki bir oğlan Seçmen Şapka’ya durmadan “SLYTHERIN OLMASIN ALLAM LÜTFEN SLTYHERIN OLMASIN!” diye yalvarırken bu binanın pek de efendi bir üne sahip olmadığına dair bir izlenime kapılabilirsiniz.
Şimdi tabii ki de Syltherin, Mugglelar’la kafayı bozmuş olmaları, ürkütücü yılan amblemleri ve Lord Voldemort faciasından dolayı sütten çıkmış ak kaşık değil. Ama olur da bu binaya seçilirseniz bunda kesinlikle üzülecek bir şey yok çünkü sizi temin ederiz ki size diğer üç bina kadar çok şey vaat ediyor.
Slytherin Binası’nın akla hayale gelebilecek tüm karanlık büyücülere ev sahipliği yaptığı gibi yaygın bir kanı var. Yani tamam belki kurucuları Salazar Slytherin’in ara ara özel olarak yapılmış Sırlar Odası’ndaki dev yılanla Muggle doğumlu öğrencileri hedef alma gibi alışkanları olabilir. Ve evet, Lord Voldemort da aşağı yukarı büyücülük tarihindeki en şeytani varlık olabilir ama gerçekten durum o kadar vahim değil!
Misal olarak sevdiği için gözünü bile kırpmadan hayatını ortaya koyan Hogwarts’ın en kıymetli profesörlerinden Severus Snape’i verebiliriz. Regulus Black’i de unutmamak gerekir tabii, hani şu Ölüm Yiyen olmaktan cayıp Lord Voldemort’un Hortkuluklar’ından birini yok etmeye çalışan kişi. Nymphadora Tonks’un annesi Andromeda da safkan geleneğinden geliyor (üstelik de kız kardeşi Bellatrix Lestrange) ancak bu O’nun bir Muggle’la evlenmesine engel olmadı, pek Slytherin-vari bir şey değil gibi sanki. Ve birkaç kirli çamaşırı olsa da Horace Slughorne da Hogwarts Savaşı esnasında sonuna kadar direnişçilerin yanında yer almıştı.
Diğer binaların aksine Slytherin Ortak Salonu Hogwarts’ın derin zindanlarında konuşlanmış ve etrafı da Kara Göl’le çevrilmiştir. Dekoru insanı adeta evindeymiş gibi hissettiren çıtırdayan bir şömine, oyma sandalyeler ve yeşilimsi lambalardan oluşmakta. Bir de işte zindan filan. Şirin, Gotik bir fengshui’yi kim sevmez?
Slytherin’in ününün, O’nun kanayan yarası ve her Slytherin’in idolü olan can sıkıcı, iflah olmaz Lord Voldemort tarafından nispeten zedelendiği doğrudur. Ancak, tüm zamanların en ünlü büyücülerinden biri olan Merlin’in de bir zamanlar aynı binanın mensubu olduğunu biliyor muydunuz? Uzun yıllardır büyük başarılara imza atmış büyücüler Merlin Nişanı’yla ödüllendiriliyor. Kim bilir belki Gregory Goyle bile bir gün büyük bir esin kaynağı olur. Ehm şey, belki de olmaz.
Burada bir şeyleri savunurken Slytherin’in amblemi olan yılanları es geçmek olmaz. Yılanların birkaç Slytherin mezunuyla bağlantısı olmak gibi zehirli eğilimleri olabiliyor bazen ve evet, yılanlar katil bir Basiliks ve hatta gizli bir Hortkuluk bile olabilirler ama bunu onların yüzüne vurmayın. Yılanlar doğanın en mucizevi yaratıklarından biridir. Eğer hayat onları bunaltırsa derilerini değiştirip yeni bir tanesiyle hayatlarına devam ederler. Draco Malfoy gibi bazı Sytherinler bunu yapmış olmalarıyla biliniyor.
Harry ilk defa Hogwarts’a geldiğinde Slytherin büyük bir saltanat sürdürüyordu. Gryffindor’u Quidditch’te patoz etmişler ve yedi yıl boyunca aralıksız olarak Bina Kupası’nı kazanmışlardı taa ki Harry, Ron ve Hermione buna bir son verene dek. Madem Slytherin’ler o kadar kötü, onca puanın suyu nereden geliyordu? Ayrıca ne zamandan beri sporda başarılı olmak suç sayılıyor? Muhtemelen Slytherin’i eleştirenlerin hepsi birer eziktir.
Şimdi alınmaca gücenmece yok. Eğer şanlı, zümrüt yeşili bir cüppeyle beti benzi atmış sarı bir cüppe arasında seçim yapmamız gerekse her zaman ilkini seçerdik. (Kusura bakma, Hufflepuff.)