Eğer sıkı bir Harry Potter takipçisiyseniz mutlaka çok sevdiğiniz bir büyü vardır. Bu kimisi için Patronus büyüsüdür kimisi için ise Expeliarmus büyüsü. Ama serimizin en büyük büyüsü bu saydıklarımız değil. Bilim insanları bu sefer Norveçli balıkçılara krem geliştirmek dışında başka bir araştırma yapmışlar!
Journal of Applied Social Psychology’de yayınlanan bir makaleye göre Harry Potter serisini okuyan ve izleyen çocuklar, bilmeyenlere göre daha iyi karaktere sahipmiş. Çocukların, göçmenler gibi toplumda belli sıfatlarla damgalanmış insanlara karşı tutumlarının iyileştiği fark edilmiş.
Çalışma farklı öğrenciler üzerinde uygulanmış. Öncelikle 34 İtalyan okul öncesinde okuyan çocuk seçilip göçmenlerle alakalı bir anket doldurtuluyor. Sonra çocuklar ikiye ayrılıp 6 haftalık yoğun bir Harry Potter kursuna sokuluyor.
Araştırmacılarla haftada bir görüşen çocuklara Harry Potter serisinden bir kısım okunuyor. Deney grubuna önyargılar ve bunun sonuçları ile alakalı kısımlar okunurken, kontrol grubuna önyargı ile alakalı olmayan kitaptan bir parça okunuyor. Mesela, deney gruba Harry Potter ve Sırlar Odası kitabından Draco’nun Hermonie’ye ‘bulanık’ diyerek hakaret ettiği, bunun sonucunda Hermonie’nin Hogwarts’taki en yetenekli cadılardan biri olmasına rağmen nasıl ezilmiş hissettiğini ve Harry’nin tepkisinin anlatıldığı kısımlar okunurken, kontrol grubuna Harry’nin ilk asasını nasıl aldığı kısım okunuyor. Ve sonuç olarak ilk grubun göçmenlere karşı eskisine göre daha olumlu yaklaştığı gözlemlenmiş.
Benzer bir çalışmayı lise öğrencilerine uygulayan araştırmacılar, benzer sonuçları alınca sonucu genellemek için Birleşik Krallık genelinde lisans öğrencilerine online bir çalışma yapmışlar. Mültecilere yönelik tavırları ölçen çalışmada kendini Voldemort ile daha az eşleştiren bireylerin, mültecilere karşı daha olumlu tavır sergiledikleri ortaya çıkmış.
Üç çalışmanın sonucunda araştırmacılar, öğrencilerin, büyücü dünyasındaki Muggle doğumlu ve saf kan arasındaki ırkçılığı gerçek hayat ile ilişkilendirdiğini ve bu ilişkinin onları daha açık görüşlü bireyler haline getirdiği sonucuna varmış. Dil, din, ırk ve kültürlerin insanları ayrımcılığa ittiği bu günlerde, serimizin çocuklar üzerinde bu tür bir etki bıraktığını görmek çok güzel. Rowling’in kendisi de, “Potter kitapları bağnazlığa karşı itiraz ve hoşgörülü olmanın bir savunucularıdır.” yorumunu yaparak bu makaleyi desteklemiştir.
Harry Potter serisinin doğumuna şahitlik eden ve onunla büyüyen bir nesil olarak kendimizi şanlı hissetmeliyiz. Kendisi tamamen saf kan olmayan Voldemort’un, Muggle doğumlulara olan nefreti belki de okuyucuları affedilmez lanetlerden bile daha kötü bir lanetten kurtardı: ırkçılık ve bağnazlık.
Cedric Diggory’nin ölümünden sonra Albus Dumbledore’un Büyük Salon’da yaptığı konuşmayı unutmayalım:
“Lord Voldemort’un anlaşmazlık ve düşmanlık tohumları ekme yeteneği çok büyüktür. Bununla ancak, aynı derecede güçlü bir dostluk ve güven bağı kurarak mücadele edebiliriz. Eğer hedeflerimiz aynıysa, kalplerimiz de açıksa, alışkanlık ve dil farklılıkları hiç bir şey ifade etmez.”
Sizce bu araştırma ne kadar doğru? Görüşlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın!
Kaynak: TheDebrief