Acaba J. K. Rowling, Albus Dumbledore‘un gençliğini anlatırken Peter Pan‘ın oldukça karanlık bir versiyonunu yarattığını hiç düşünmüş müydü? Kendisi düşünmemiş olabilir belki ancak okuyucularının diyecek birkaç lafı var!
Emily Asher-Perrin adlı okur Ölüm Yadigarları‘nı okurken hikâyeye oldukça takılmış. “Elbette Peter Pan ile tamamen paralellik göstermiyor, ancak esrarengiz benzerlikler söz konusu!” diyor. Öncelikle, karakterleri şöyle eşlemiş:
Grindelwald: Peter Pan
Albus: Wendy Darling
Aberforth: John Darling
Ariana: Michael Darling
Emily ilk defa şu kısımda kafasında bir şeyler oluşturmaya başlamış:
“…ve orada koca bir kuş gibi pencere çıkıntısına tünemiş, altın saçlı genç bir adam vardı. Yarım saniye sonra fenerin ışığı onu aydınlattı, Harry keyifli bir yakışıklı surat gördü, sonra ziyaretçi asasıyla Sersemletme Büyüsü yaptı ve çığlık atar gibi gülerek arkasındaki pencereden atladı.”
Bu kısım Grindelwald’ın asa yapımcısı Gregorovitch’ten mürver asayı çaldığı yer. Paralel olan kısımlar açık ve net; kuşu andırır bir adam pencereye tünemiş, çığlık atarcasına atlayıp havaya karışıyor. Aynı J. M. Barrie’nin yarattığı kitap kahramanı (daha sonra çizgi filmlerde ve sinemada da gördük) Peter Pan gibi. Barrie, Peter Pan’ı 1904’te bir oyun olarak yazmış, 1911’de de romanlaştırmıştı.
Buradan da Albus Dumbledore ve Gellert Grindelwald ile şüphesiz ki sağlıksız ilişkisine geliyoruz; Yaşlı Dumbledore Harry’ye ailesinin acılarından kendini Grindelwald ile arkadaşlığı neticesiyle suçladığını söylüyor. Albus, Wendy Darling ile benzer bir pozisyonda. Kardeşlerden en büyüğü, gerçek bir maceranın hayalini kuruyor ancak kız ve erkek kardeşi yüzünden geri kalıyor. Sonrasında Grindelwald çıkageliyor; Dumbledore’un macera hissini körükleyen, aynı zamanda da ailesine olan sorumluluğunu da sekteye uğratan o meşhur karakter. Peter Pan’ın da bir bakıma böyle anıldığını söylesek yanılmayız. Peter da sürekli John ve Michael’a emirler veriyor, onların Wendy için önemini yok sayarak ayrımcılık yapıyor.
Bu versiyondaki değişiklik elbette ki Albus’un kişiliği. İnanılmaz derecede yetenekli genç bir büyücü olarak Albus, Harry’ye kardeşlerine bakmak zorunda olduğu için, diğerleri muhteşem işlerle uğraşırken kendisi evde kaldığı için rahatsız olduğunu dile getiriyor. Böylece Grindelwald ile kendilerini Ölümün Efendisi yapacak üç Ölümcül Yadigarı bulmak için yola çıkıyor. (Ölümün efendisi olmak kimsenin yaşlanmadığı bir adaya hükmetmekle benzerlik taşıyor ve Wendy’nin annesinin Peter hakkındakileri duyduğu masalları hesaba kattığımızda olay daha da ilginçleşiyor, özellikle de genç çocukları ölümden sonra “diğer tarafa” götürdüğü hakkındaki)
Albus’un ailesine karşı gizli kini Peter Pan’a alternatif bir son sunuyor, Wendy’nin erkek kardeşlerine çok da bağlı olmadığı bir son. Aberforth, Grindelwald ile bir kavga başlatıyor ve Albus da bu ikisine karşı dövüşe dahil oluyor. Sonucunda ise kız kardeşi Ariana ölüyor…
Yaşanan bu kısmın “Peter Pan ya da Büyümeyen Çocuk” yayınlanmadan 6 yıl önce, 1898’de Grindelwald’ın Godric’s Hollow’a gelişiyle başladığını da hatırlatalım. Sonra Grindelwald’ın güce ve Karanlık Sanatlara eğilimi, “Eğer Peter Pan büyüseydi neler olurdu?” sorusunun cevabını veriyor. Nihayetinde kaprisli ve zalim bir genç kolayca dünya hakimiyeti düşüncesiyle karanlık güçler tarafından büyütülebilirdi. Peter her şeyde iyi olmaya ve insanları emirlerini yaptırma konusunda manipüle etmeye oldukça alışkın biri.
Ve eğer Peter Pan büyüyüp bir tirana dönüşseydi, onu durdurma görevi Wendy’ye düşmez miydi? Tıpkı Grindelwald’ı durdurmanın Albus’a düşmesi gibi? Eğer Peter Pan bir düzenbaza dönüşseydi dünya üzerinde buna karşı çıkacak başka birini düşünemiyoruz. (Tinkerbell’in gücü var ancak kendisi Peter ile müttefik; kendisinin ahlaki yönü bir insandan tamamen farklı.) Daha iki hikayeye de nüfuz eden romantizme gelmedik bile; Wendy’nin Peter’a taptığı gibi Albus da Gellert’ı seviyordu. Ve Wendy’de olduğu gibi bunun büyük ölçüde karşılıksız olduğu sonucuna varabiliriz. Grindelwald ya Albus’un sevgisini görmezden geliyor ya da istediği bir şeyi elde etmek için kendi lehine onu kullanıyordu.
İşte böyle. Grindelwald ile Albus’un hikâyesi; Peter ile Wendy’nin hikayesinin tekrarı gibi, sonu ilkinden daha da üzücü bir şekilde hem de. (Gerçi ilkine son derece acı-tatlı diyebiliriz.)