Geçtiğimiz günlerde Pottermore’da yayınlanan bir söyleşide, Fantastik Canavarlar filmlerinde Credence’ı canlandıran Ezra Miller, aynı anda iki dev yapımda oynamanın nasıl bir şey olduğunu anlatıyor! Bildiğiniz gibi 2018 yılında Ezra’yı The Flash filminde de başrol olarak göreceğiz!
Pottermore muhabirinden dinliyoruz!
“Ne kadarını söyleyebileceğim konusunda emin değilim…”
Ezra Miller kariyeri hakkında fısıldayarak konuşuyor sanki daha yüksek sesle konuşursa bir rüyadan uyanabilirmiş gibi. Özellikle Fantastik Canavarlar ve Nerede bulunurlar filmindeki Credence karakteri hakkında konuşurken…
“Rolü duyduğumda… Küçük yaştan itibaren Harry Potter serisinin bir fanı olarak, bu dünyanın bana sonsuza kadar kapandığını düşünmüştüm. O dünyadan alabileceğimiz her şeyi aldığımızı ve bu işin bittiğini düşünmüştüm. Filmlerde oynayamamanın, o dünyanın içinde olamamanın hezimetiyle yıllarımı geçirdim. İngiliz aksanı ile konuşabileceğime ikna edebilirdim…”
Bu arada Ezra Miller gerçekten de İngiliz aksanı ile konuşabiliyor. Eddie Redmayne’nin aksanını çok düzgün ve güzel bir biçimde taklit edebiliyor.
“…Ve sonrasında J.K. Rowling’in büyücülük dünyasını genişlettiğini ve bu rolü duydum. Neredeyse inanamadım.”
Ezra Miller karakter hakkında okuduğunda elinde bir senaryo yoktu.
“Doğaçlama bir şekilde karakteri oynadım ve iki gün sonra David Yates beni aradı. O zamana kadar Credence’e o kadar çok bağlanmıştım ki eğer kasetlere de bakarsanız çoktan Credence karakterine büründüğümü görürsünüz. O gün, bana gelen ve Credence olarak yaptığım çok fazla şey var.”
Ve tabi ki Ezra rolü almıştı. Öyle bir şekilde “Bu rolü tüm benliğimle istemiştim.” diyor ki devamında kötü bir şey geleceğini seziyorum.
“O sıralar çoktan ‘The Flash olmayı kabul etmiştim ve ciddi bir program çakışması sorunu vardı. Bir süre bu filmi yapamayacakmışım gibi gözüktü.”
Ezra Miller bu büyülü dünyada oynamayı o kadar çok önemsiyordu ki iki tane büyük film çekiminin aynı anda olması bile onu durduramazdı.
“Karakter hakkında düşünüyorum ve hayal ediyorum da… o karakteri istiyorum ve içten içe bu karakter için yapamayacağım hiçbir şey olmadığı biliyorum. Warner Bros.’a mail atmaya başladım. Ve dedim ki ‘Humphrey Bogart’a bakın!’ (Ve bununla birlikte arkama, Leavesden Stüdyolarındaki kafeteryanın arka duvarındaki Bogie filminin büyük siyah-beyaz fotoğrafına bakıyor) Casablanca (1943), Bogart’ın stüdyo ile on yıl içinde on birinci filmiydi. Artık bunu yapmıyoruz. Artık aktör ve stüdyo arasında bir ilişki kurmuyoruz. Artık böyle bir sadakat yok. Bu maillerde onlarla böyle bir ilişki istediğimi söyledim. Credence ve The Flash’ı istediğimi söyledim.”
Hikâyenin sonunu bilsem bile bir merak sarıyor.
“Herhangi bir şekilde olmazı oldurdular ve dağları oynattılar.” diyor Miller hala inanamaz bir şekilde. “Büyük, kocaman dağlar oynatıldı ve bu işi hallettik.”
Ezra Miller’ın uğruna dağların oynatılabileceği bir film starı olması beni etkiliyor.
Görünüşe göre Ezra Miller tuttuğunu koparan ve aynı anda iki büyük filmi aynı anda yürütebilecek yetenekte olan bir oyuncu ve çok şey vadediyor. Sizlerin bu oyuncu hakkındaki düşünceleri neler? Bizlerle paylaşmayı unutmayın!