J.K. Rowling‘in çaktırmadan okura aşıladığı dâhiyane ipuçlarını zaman zaman fark etmek gerçekten de zor olabiliyor. İşte sizlere serinin tamamını okuduktan sonra aşırı mantıklı gelecek 22 Potter detayı! Bazıları gerçekten de sizi dehşete düşürecek!
“Öğütülmüş çirişotu kökünü pelinotu demine eklersem ne elde ederim?”
Harry Potter ve Felsefe Taşı
İksir dersinde ilk senesi olan bir öğrenci için zor bir soru sadece, değil mi? Hayır, değil.
Çirişotu bir zambak türüdür (ki “lily”, yani “zambak” da Harry’nin annesinin adı) ve Victoria Çiçek Dili’ne göre “pişmanlıklarım seni mezara kadar takip edecek” anlamına gelmektedir. Ayrıca pelinotu da “eksiklik” anlamına gelir ve kederi sembolize ettiği söylenir.
Serinin tüm kitaplarını okumayan birine bu çok garip görünebilir ancak yedinci kitapta Snape’in Lily’ye âşık olduğunu öğrendiğiniz an bu çok daha mantıklı geliyor. [Bu arada hemen sizi “Lily, Petunia ve Çiçeklerin Dili” başlıklı yazımıza alalım.]
“Snape, Felsefe Taşı’nı öğrendiklerinin farkında mıydı yoksa? Nasıl öğrenebilir diye düşünüyordu Harry – ama bazen korkunç bir duyguya, onun aklından geçenleri okuyabildiği duygusuna kapılıyordu.”
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Serinin beşinci kitabı olan Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nda Snape, Harry’ye Zihnefend ve Zihinbend öğretmeye başladığı zaman, Snape’in gerçekten zihin okuyabildiğini öğrendik.
“Bane, “Neler anlattın ona?” diye homurdandı. “Unutma, Firenze, gökyüzünün işine karışmamaya yemin ettik. Gezegenlerin hareketlerini inceleyerek neler olacağını okumadık mı?””
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Bir atadam olan Bane, Yasak Orman’da Harry’nin başı dertteyken onu kurtaran arkadaşı Firenze’nin müdahalesinden hiç memnun olmamıştı. Ama neden?
“Gezegenlerin işine karışılmamalıymış… Gezegenler Voldemort’un döneceğini belirtiyordu herhalde… Firenze, Voldemort’un beni öldürmesine engel olmamalıymış, Bane öyle düşünüyordu… Sanırım bu da yıldızlarda yazılı.”
Harry durumu ne kadar da güzel ifade etmiş! Harry Potter ve Ölüm Yadigarları’nda bunun doğru olduğunu anlıyoruz.
Sadece Slytherin’den hoşlanmadığı için puanları vermiş gibi görünüyor olabilir, ancak Albus Dumbledore’un Neville Longbottom’a bu ekstra puanları vermesinin altında çok daha önemli nedenler yatıyordu.
“Düşmanlarımıza karşı koymak yürek ister, ama dostlarımıza karşı koymak da yürek ister.” demişti Dumbledore. Kendi dostu olan Gellert Grindelwald ile karşı karşıya geldiği için bu durumun ne kadar zor olduğunu kesinlikle biliyor olsa gerek.
Tabii ki Gellert Grindelwald kötü bir insandı ve durdurulması gerekiyordu, ama Dumbledore’un onu 1945’te mağlup etmesi (ki Harry bunu Çikolatalı Kurbağa kartlarından öğrenmişti) düşündüğümüzden daha önemliydi.
Serinin son kitabında Dumbledore’un Mürver Asa’nın sahibi olmasının nedeninin bu zafer olduğunu öğreniyoruz. Mürver Asa, Dumbledore’dan Malfoy’a, Malfoy’dan da son olarak Harry’ye geçti.
Serinin yedinci kitabının sonuna geldiğimizde Profesör Trelawney’nin doğru öngörülerinin yanlış olanlara ağır bastığını fark ediyoruz.
Harry ve Voldemort’un son karşılaşmasını doğru tahmin etmişti, ayrıca 13 kişinin oturduğu bir masadan ilk kalkan kişinin öleceğiyle ilgili olan tahmini de doğruydu (Sirius, Dumbledore ve Lupin 13 kişinin oturduğu masalardan ilk kalkanlardı). Peter Pettigrew’ün efendisine döneceğini tahmin etmişti ve hatta Voldemort’un ruhunu Harry’nin içinde hissetmişti.
Voldemort’un ruhunu hissettiği için Harry’nin kış ortasında doğduğunu tahmin etmişti; ve tahmin ettiği de Voldemort’un doğum tarihiydi (31 Aralık).
Dumbledore’un Harry Potter ve Ateş Kadehi’nde tesadüfen keşfettiği tuvaletlerle dolu odayı hatırlıyor musunuz?
“Dumbledore’un “Örneğin, daha bu sabah banyoya giderken yanlış bir dönüş yaptım ve kendimi daha önce hiç görmediğim, nefis orantıları olan bir odada buldum. İçinde gerçekten hayli görkemli bir lazımlık koleksiyonu vardı,” dediğine kulak misafiri oldu Harry. “Sonra daha yakından incelemek için tekrar gittiğimde, odanın yerinde yeller estiğini keşfettim.””
Harry Potter ve Ateş Kadehi
Harry tam Dumbledore’un Ordusu ile çalışmaya başlayacakken İhtiyaç Odası’nı keşfettiğinde Dumbledore’un tuvalet alışkanlıklarıyla ilgili duydukları aklına gelmişti.
Gizemli bir dolap hakkında kitaplarda parça parça ufak detaylar verilmişti ve bu detaylar Malfoy bu dolabı Hogwarts’a Ölüm Yiyenler’i sokmak için kullandığında birleşti.
Harry Potter ve Sırlar Odası’nda, Neredeyse Kafasız Nick, Peeves’i yokedici dolabı kırmaya ikna ederek Harry’yi beladan kurtarmak için bir plan yapmıştı.
Birkaç yıl sonra, Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nda, Fred ve George, Montague isimli Slytherin’li bir Teftiş Mangası üyesini eski bir dolaba baş aşağı tıktı. Montague Hogwarts’ın dördüncü katında bir tuvalette bulundu, ancak bu onun, dolabın neler yapabileceğini Malfoy’a anlatmasını engellemedi.
Ve hepimiz Malfoy’un bu dolabı kullanarak ne yaptığını biliyoruz, Ölüm Yiyen’lerin Knockturn Yolu’ndaki Borgin ve Burkes adlı bir dükkândan Hogwarts’a, Dumbledore’u öldürmek için, girmesine yardım etti.
Ancak fark etmemiş olabileceğiniz bir şey var, o da bu dolabın eşini Borgin and Burkes’te ilk görüşümüz. Harry, Sırlar Odası’nda Uçuş Tozu’yla Diagon Yolu’na gitmesi gerekirken, ismi yanlış telaffuz edip kendini Knockturn Yolu’ndaki bu tekinsiz dükkânda bulmuştu ve Draco Malfoy’dan saklanmak için tuhaf bir şekilde büyük olan bir dolaba saklanmıştı.
Ancak Harry, dolabın kapısını tamamen kapatmamıştı, bu nedenle bu dolabın onu Hogwarts’a göndermesi mümkün değildi.
““Vakti gelmiş olmalı,” dedi Mr. Weasley hemen, bir kez daha saatine bakarak. “Başka birini bekliyor muyuz, biliyor musun, Amos?” “Hayır, Lovegood’lar bir haftadır orada, Fawcett’lar da bilet bulamadı,” dedi Mr. Diggory. “Bu bölgede bizden olan başka biri yok, değil mi?””
Harry Potter ve Ateş Kadehi
İlk kez Mr. Weasley, Harry Potter ve Ateş Kadehi’nde Quidditch Dünya Kupası’na giderlerken Lovegood’lardan bahsetmişti.
Sadece bir kitap sonra, ileride oldukça önemli bir karakter olduğu ortaya çıkan Luna Lovegood ile tanışıyoruz.
Aberforth Dumbledore hakkında herhangi bir şeyi ilk kez, kardeşi olan Albus, Harry’ye laf arasında ondan bahsettiğinde duymuştuk. Albus Dumbledore, kardeşi hakkında, bir keçiye uygunsuz büyüler yaptığı gerekçesiyle dava açıldığı dışında çok bir şey söylemedi.
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nda, Dumbledore’un Ordusu’nun toplanacak güvenli bir yere ihtiyacı vardı. Harry, Hermione ve Ron, Domuz Kafası’nda buluşmaya karar verdiler, ve bu yerin ilginç bir şekilde keçi koktuğunu fark ettiler. Ama en önemlisi, Harry Domuz Kafası’nın sahibi hakkında bir şey fark etti.
“Gür ve uzun kır saçlarıyla sakalı olan, somurtkan bir yaşlı adamdı. Uzun boyluydu, zayıftı ve sanki Harry’ye bir yerden aşina geliyordu.”
Tabii ki sonradan Domuz Kafası’nın sahibinin gerçekten Aberforth Dumbledore olduğunu öğrendik ve böylece yaşamın büyülü döngüsü tamamlanmış oldu.
Bu detay biraz daha karışık ve eğer gerçekten konu için kullanılmış bir araçsa, inanılmaz bir şekilde zekice kullanılmış.
Harry Potter ve Melez Prens’te, Sağ Kalan Çocuk, Profesör Slughorn’un stokundan bezir alıp yakın arkadaşı Ron zehirlendiğinde onu ölümden kurtarmıştı.
Kullandığı akıllıca notlarla dolu iksir kitabında yazdığı için Harry, bezirin işe yarayacağını biliyordu.
Harry Potter ve Ateş Kadehi’nde, Harry iksir sınavından geçemeyeceğinden emindi çünkü kazana bezir koymayı unutmuştu.
Ve Harry Potter ve Felsefe Taşı’ndaki ilk iksir dersinde sonradan Melez Prens olduğunu öğrendiğimiz Severus Snape, Harry’ye ne sormuştu?
“Bir daha deneyelim, Potter, bezir getirmeni istesem nereye bakarsın?”
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı’nda İrlanda takımının tüm oyuncularının Ateşoku siparişi verdiğini okuduk; ve hemen sonraki kitap olan Harry Potter ve Ateş Kadehi’nde Quidditch Dünya Kupası’nı İrlanda Quidditch Takımı kazandı.
Yokedici dolap hakkında birçok kitap boyunca bilgi verildiğini zaten biliyoruz, ancak Harry’nin oldukça tehlikeli olan –ve içine Snape’in not aldığı– eski iksir kitabını nereye saklamaya karar verdiğini hatırlıyor musunuz?
Ve saklayacağı yere gittiğinde garip görünüşlü bir taçla karşılaştığını?
Kitapları okuyan tüm Harry Potter hayranları Ölüm Yadigarları’nı izlerken çok şaşırmıştı, çünkü yok edilmeyen ve Voldemort’un hala yenilmez olmasına neden olan son Hortkuluklardan birinin Ravenclaw’ın Diademi olduğunu biliyorlardı.
Harry, Tom Riddle çağırdıktan sonra, Salazar Slytherin’in taştan heykelinin ağzından devasa bir yılanın kıvrılarak çıktığını görmüştü ve gördüğü şey, Voldemort’un Ölüm Yiyen’leri çağırmak için kullandığı Karanlık İşaret’e (bir kafatasının ağzından çıkan yılan) çok benziyordu.
Harry Potter ve Melez Prens’te, bir tartışma sırasında, Bellatrix kendine özel bir şeyin emanet edildiğini söylemişti. Anlaşıldığı üzere, bu konuda şaka yapmıyormuş.
Ölüm Yadigarları’nda, kendisine bir Hortkuluk (Hufflepuff’un kupası) verildiğini ve bu Hortkuluk’un, Bellatrix’in altın Galleon’ları arasında öylece durduğunu öğreniyoruz.
““O pis – çocuk – ona söylerken duydum – yıllar önce,” dedi kesik kesik konuşarak. “Annemle babamdan bahsediyorsan, niye isimlerini kullanmıyorsun?” dedi Harry yüksek sesle, ama Petunia Teyze onu duymazdan geldi. Fena halde bozulmuş görünüyordu.”
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Harry, Petunia Teyzesi babası hakkında böyle kelimeler kullanınca Harry’nin sinirleri oldukça bozulmuştu, ama yedinci kitabın sonlarında aslında kastettiği kişinin Harry’nin babası olmadığını öğrendik. Kastettiği kişi, Lily’nin büyücülük dünyasındaki ilk arkadaşı olan Severus Snape’ten başkası değildi.
“Müdür’e yazıp seni alsın diye yalvardığında ucube okulu olduğunu düşünmüyordun ama.”
Harry Potter ve Ölüm Yadigârları
Hem Harry hem de biz okurlar bunun bir Çığırtkan aracılığıyla olduğunu düşünmüştük, ancak Petunia’nın Dumbledore’a gerçekten mektup yazıp kardeşi gibi Hogwarts’a girmek için yalvardığını öğrendik.
Elimizde sadece Harry Potter kitaplarının olduğu, filmlerin daha çıkmadığı günlerde hepimiz Lily’nin büyük yeşil gözlerinin neden o kadar önemli olabileceğini merak etmiştik (ne yazık ki filmler bu detayı yansıtamadı).
Ekstra büyülü güçleri mi vardı? Lily’nin öldürülmesinin gizemini onlar mı çözecekti? Ya da gözleri sadece çok ama çok mu güzeldi?
Aradığımız cevabı sonunda Ölüm Yadigarları’nda bulduk. Lily’nin gözlerinin o kadar önemli olmasının nedeni, Severus Snape’in ölürken bakacağı son gözler olmasıymış. Son gördüğü gözlerin Lily’ninkiler olması da Snape’e, her zaman sevdiği kadının hem ezici hem de rahatlatıcı bir hatırası olmuştu.
““Başkasının değil de benim kanımı kullanmanın onu daha güçlü hale getireceğini söyledi,” dedi Harry, Dumbledore’a. “Dedi ki, annem – annemin bende bıraktığı koruma – ona da sahip olacakmış. Haklı da çıktı – kendine zarar vermeden bana dokunabiliyordu, yüzüme dokundu.”
Bir an için Harry, Dumbledore’un gözlerinde zafer parıltısı gibi bir şey gördüğünü sandı. Ama hemen sonra, bunu kendisinin hayal ettiğine karar verdi, çünkü Dumbledore masasının başına döndüğünde, Harry’nin alışık olduğu gibi yaşlı ve yorgun görünüyordu.”
Harry Potter ve Ateş Kadehi
Dumbledore neden memnun olmuştu? Ölüm Yadigârları’nda da açıkladığı gibi, çünkü Harry’nin kanını alarak Voldemort onu hayatta tutmuş, böylece ölümde bile Sağ Kalan Çocuğa yaşamaya devam etmek isteyip istemediğini seçme fırsatı sunmuştu.
Harry Potter ve Felsefe Taşı’nda Sirius Black isimli bir adamı ilk kez duyduğumuzda, bizim için sadece Hagrid’e, Harry’yi Dursley’lerin evine sağ salim götürmesi için motosiklet ödünç veren biriydi.
Tabii ki bu sırada, Sirius Black’in, Harry’nin büyücülük hayatındaki en önemli karakterlerden biri olduğunu bilmiyorduk, ve bunu Harry Potter ve Azkaban Tutsağı’na kadar öğrenmeyecektik.
Ve Harry, Grimmauld Meydanı, 12 Numara’ya girdiğinde ve “ölen bir adamın” evine giriyormuş gibi hissettiğinde, Rowling’in, Zümrüdüanka Yoldaşlığı’ndaki yürek parçalayıcı ölümün temellerini attığını anlamalıydık.
Muhtemelen Rowling’in Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nda bize verdiği en ünlü ve en sevilen ipucu buydu.
Evi temizlerken Harry, Ron ve Hermione, kimsenin açamayağı ağır ve eski bir kolye bulmuşlardı, ve onunla uğraşamayacaklarını düşünüp kenara koymaya karar vermişlerdi.
Regulus Arcturus Black, Harry Potter ve Melez Prens’in sonunda bir açıklama yaptığında ve bu kolyenin son kayıp Hortkuluk olduğunu anladığımızda, milyonlarca Potterhead’in ağzı açık kalmıştı.
J.K. Rowling’i tebrik ediyoruz!
Kim Adı Anılmaması Gereken Kişiye bir şey atmak istemez ki?
Kaynak: Radiotimes