Slytherin’in yılanındaki sembolizmden bugüne kadar birçok defa bahsedildi, ama gerçek yılanlara hiç değinildi mi? Harry Potter’da üç tane öne çıkan yılan vardı: boa yılanı, Basilisk ve de Nagini. Bu üç yılanın da özgür iradelerinin ihlal edildiğini göz önünde bulundurarak aslında nasıl yılanlar olduklarını sorgulayabiliriz! Ayrıca, Harry neden sadece boa yılanıyla Çataldili konuştu acaba? MuggleNet‘in yazısına hep birlikte göz atalım!
Seride gördüğümüz ilk yılan, Londra Hayvanat Bahçesindeki boa yılanıydı, bu yılan Harry ile kısa da olsa bir diyaloga girmişti. Kısa bir konuşma olsa da oldukça medeni bir diyalogdu, Harry bu konuşma sırasında boa yılanının büyük ihtimalle Brezilya’ya gidip ailesini görmek istediğini öğrenmişti.
Bunların hepsi bu yılanın kibar olduğunu (Harry’ye teşekkür etmişti), ailesini sevdiğini, okuyabildiğini (tabelaya uzanıp göstermişti) ve kesinlikle bir büyücünün iki boyutlu bir kölesi olmadığını gösteriyor. Yılanlar, en azından bu ilk durumumuzda, biraz Hedwig’e benziyor: büyücülerle iletişim kurabilen, ancak yalnızca yüzeyini görebildiğimiz bir kişilik ile büyücülerden bağımsız olan bir yaratık. Boa yılanı oldukça sempatik bir karakter, hatta o kadar sempatik ki bu sahneden sonra kendinizi yılanın Brezilya’ya gidebilmesini umarken buluyorsunuz.
Gelelim Basilisk’e. Ona ne oldu peki? Neden bu kadar iki boyutlu ve şeytani bir yaratık? Aragog’un bile daha çok kişiliği vardı!
Basilisk’in yaklaşık bin yaşında olması ve Tom Riddle gelene kadar muhtemelen uyku halinde olması gerekiyordu, ancak bu olay örgüsü hep uyumsuz veya eksik gibi gelmişti. Basilisk, sihir gücü, uzun yaşamı ve enderliği açısından Anka kuşuyla eşit olan bir büyülü yaratık. Bunu göz önünde bulundurursak da Basilisk’in doğması, sonradan muhtemelen kendisine ve varisine itaat etmesi için bir Slytherin tarafından eğitilmesi/büyülenmesi ve bin yıl boyunca uyuduktan sonra bir de üstüne uyandırıldığı gibi bıçaklanması mantıklı gelmiyor. Bu durumda, Basilisk bu süre boyunca eğer uzun bir kış uykusunda değilse ne yapıyordu?
Sırlar Odası’nın okulun boru tesisatına bağlı olduğunu biliyoruz, Mızmız Myrtle sayesinde bu tesisatın göle bağlı olduğunun da farkındayız. Yılanlar da bazen kilometrelerce yüzebiliyorlar (tabii ki bu genelde suyun yüzeyinde). Yani, belki de Basilisk bütün bu zamanını gölde, muhtemelen bir dev kalamarla, geçirdiği için yüzyıllar boyunca görülmemiştir. Hem dev kalamarlar hem de Basilisk çok güçlü sihirli yaratıklar, ikisi de ayrıca çok yaşlı, üstüne bir de dev kalamarların gözleri yok, yani kazara taşlaşma gibi bir durum ortaya çıkamaz. Resmen bu ikisi bir elmanın iki yarısı! (Yargılamayın lütfen, daha garip çiftler de var.) Basilisk’in bu boş yüzyıllık süresince ne yaptığına dair diğer ihtimaller de var tabii ki, ancak bu teori son derece ilginç görünüyor. Başka bir teoriniz varsa da tabii ki yorumlarınızı okumak isteriz!
Harry Potter’da karşılaştığımız bu üç yılandan aralarında en gizemlisi ise Nagini.
Boa yılanının ve Basilisk’in nerede doğduğunu biliyoruz, ancak Nagini hakkında hiçbir bilgimiz yok. Nagini’nin hangi cins yılan olduğundan bile emin değiliz. Kitaplarda zehirli olduğundan bahsediliyor, ama filmlerde Nagini için kullandıkları iki çeşit yılan da zehirli değildi.
Ayrıca Nagini’nin Voldemort ile nasıl tanıştığını da bilmiyoruz. Nagini Voldemort’u Arnavutluk’ta mı gördü? Önceden tanışıyorlar mıydı? Acaba Voldemort Slughorn’u etkilediği gibi Nagini’yi de mi etkiledi (tabii Çataldili ile)? Ya da acaba Nagini’nin haberi bile olmadan birden ele mi geçirdi?
Nagini özünde Harry’nin yılan versiyonu gibi. Voldemort kesinlikle Nagini bir Hortkuluk haline geldiğinde onu kendi işlerini yapmaya mecbur bıraktı, tabii ki Nagini Zihinbend ve Zihinefend dersleri alamadığından karşı çıkamadı. Bir yılan olarak Nagini savaşın zayiatı idi, ancak onun bu zor durumu tamamen göz ardı edildi. Harry dışında tek canlı Hortkuluk Nagini idi, ama Harry Nagini’nin ölümü hakkında hiçbir vicdan azabı çekmedi. Nagini’nin kaybının Hedwig’in kaybına eşit olması gerekirdi.
Nagini’nin bu zor durumu ve Harry Potter’daki diğer yılanların da durumu akıllara Hagrid’i getiriyor. Bu yaratıklar gerçekten ciddi şekilde yanlış anlaşılan yaratıklar. Keşke Harry daha sık Çataldili konuşsaymış!
Peki, sizce de bu yılanlar şeytani mi yoksa sadece yanlış mı anlaşılıyorlar? Bu konudaki düşüncelerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın, yorumlarınız bizler için çok değerli!