J.K. Rowling, oyun yazarı Jack Thorne ve yönetmen John Tiffany ile birlikte Londra’daki Palace Theatre’da 7 Haziran 2016 tarihinde ön gösterimi gerçekleşen Harry Potter ve Lanetli Çocuk hakkında ilk gösterimden önceki son röportajında uzunca konuştu.
Geçen hazirandaki ilk resmi duyurusundan bu yana oyun hakkında çok az şey yayınlandı. Şimdiye kadar elimizde olan bilgiler: İki kısımdan oluşan ve Ölüm Yadigarları’nın epilog kısmının kaldığı yere yakın bir noktada geçecek olan prodüksiyon. 19 yıl sonra Harry, Sihir Bakanlığı çalışanıdır ve Ginny Weasley ile evlidir. Ortanca çocukları ve aynı zamanda oyundaki Lanetli Çocuk olduğu iddia edilen Albus Severus, Hogwarts macerasına başlamak üzeredir.
Oyunun özetine göre Albus “asla istemediği bir aile mirasının yüküyle başa çıkmak zorundadır.”
“Geçmiş ve günümüz uğursuz bir şekilde birbiri içine geçtiğinde, baba ve oğul rahatsız edici bir gerçeği öğrenir: bazen, karanlık hiç beklemediğin yerlerden gelir.” diyor Rowling.
Peki Rowling’in kendisi bu olaylar dizisi hakkında ne söylüyor? Alaycı bir şekilde,
“Yedinci kitabın epilogu gitmek istediğim yer için oldukça net bir nokta. Epilogda en çok ilgilendiğim karakterin Albus Severus olduğu alenen ortada. Ayrıca orada Scorpius’u da görüyorsunuz.”
Doğal olarak, milyonlarca hayrandan biri olmayan birinin bile oyun için beklentisi günbegün artıyordu. Rowling bunu şöyle açıklıyor:
“Sabah 4’ten beri uyanığım. Geçen gece sahnedeydik ve kalbime çok yakın bir sahne gördüm. Ve bu oldukça yoğun, ezici bir şeydi.”
Potter’ı sahnede sergileme fikri nasıl gerçeğe dönüştü? Rowling’in de dediği gibi tüm alkışlar tiyatro yapımcısı Sonia Friedman’a:
“Seri bittiğinden beri hafta beş kez Harry Potter’la ilgili başka bir şeyler yapmak istediğimi söylediğimi az çok tahmin ediyorsunuzdur. Sonia tiyatral bir şeyler yapmak istedi, ben de onun namını önceden duymuştum ve onu dinlemek için sabırsızlanıyordum.”
Toplantı başarılıydı, ardından Friedman yönetmen Tiffany ve yazar Thorne’u da dahil etmeyi önerdi. Yakın zamanda, Rowling’in de açıkladığı gibi, yeni bir ortamda yeni bir hikayeyi anlatan bu fikir, yeni ortaklarla inanılmaz duygulandırıcı oldu:
“Bunun olmasının sebebi bir daha asla bu kadar harika insanlarla çalışacak fırsatım olmayacağını düşünmemdi.”
Olaylar böyle gelişirken, Rowling Tiffany ile tanıştığında onunla daha önce bir yerde karşılaştığını hemen fark etti – 90lar’ın ortalarında, Rowling’in yalnız bir anne olmakla başa çıktığı sırada, üç Edingburg kafesinde milyonunca kahvesiyle ilk Potter romanını yazarken. Bu kafelerden biri Tiffany’nin yardımcı yönetmen olarak çalıştığı Traverse Theater’daydı. Tiffany olanları şöyle anlatıyor:
“Oyuncu ve yazarlarla toplanmıştım ve yanında bebek arabasıyla bir şeyler yazan bir kadın gördüğümü hatırlıyorum. Merhaba demek için yanına gittik ve Jo ‘Burada olmamın bir sakıncası var mı…’ dedi. 1 yıl kadar sonra onun kim olduğunu fark ettim. Ve bir daha asla Traverse’a gelmedi.”
Dahası, Bay Jack Thorne da bizden biriymiş, yani tam manasıyla bir Potterhead! Şöyle anlatıyor:
“Tam anlamıyla bir Potterhead’dim. Kendimi hala bir Potterhead olarak görüyorum ve umarım siz Potterheadler bundan sonra sizlerden biri olmayacağım için benden nefret etmezsiniz.”
Sonunda Tiffany ve Thorne, Rowling’le tanışmak için onun Edinburgh’daki evine gittiklerinde, aralarındaki empatinin bir hayran ve yazar arasındakinden çok daha öteye gittiği belliydi.
“Jack ve ben pek çok yönden benzeriz. İkimiz de, şu an her ne kadar şen şakrak olsak da, normalde oldukça içe dönük, bir odada yalnız başımıza mutlu olan insanlarız ve çalışma şeklimiz oldukça paralellik gösteriyor. Onu ailemden biriymiş gibi görüyorum.”
Bildiğimiz gibi, Potter hayranlığı her yeni nesil kitaplarla ve filmlerle buluştuğunda artıyor. Peki Jo, yıllar boyunca bu kadar büyüyen hayran kitlesiyle ne yapıyor?
“Hiçbir zaman bu kadar büyük bir topluluk oluşturmayı amaçlamadım ama yaptığı işe bu kadar geri dönüş almayı istemeyen bir yazar olduğunu sanmıyorum. İnsanlar bu dünyanın içine benimle birlikte girdiler. İnsanların Potter’ı bu kadar çok sevmesinin sebebi gerçekten olabilecek gibi hissettirmesiydi. Başka bir dünyada kendini yalnız hisseden bir çocuğun, güvende olmayan bir insanın ya da kendini farklı hissedip izole olan herkesin ait olduğu bir yerin olması fikri muhteşem bir şey.”
Rowling, kendisinin fikirleriyle katkıda bulunması dışında oyunu tamamen Thorne’un yazdığı konusunda netleşmek istiyor. Rowling Büyücülük Dünyası’nın yönetimini ona bıraktığında kendini oldukça güvende hissetmiş.
“Taslağı ilk oluşturduğu zaman bu işin ‘tamam’ olduğunu düşünmüştüm.”
Rowling, son Potter kitabının 2007’de yayımlanmasının ardından pek çok kitap yayımladı. Ancak kendisinin de cüretkar bir şekilde söylediği gibi, Büyücülük Dünyası onu asla tam olarak bırakmayacak.
“17 yıl oldu ama sadece o sayfada durmuş olmam hayal gücümün de durduğu anlamına gelmiyor. Bu çok uzun bir yarış boyunca koşmak gibi. Bitiş çizgisinde durup bitiremezsin. Aklımda bazı materyaller, bazı fikirler ve temalar vardı ve biz üçümüz (Tiffany ve Thorne’a başıyla selam vererek) bir hikaye yaptık. Ama bu dünyayı kafamda her daim taşıyorum. Bu dünyadan asla nefret etmeyeceğim. Bu dünyayı seviyorum. Ama yaşamak istediğim başka dünyalar da var. Dürüst olmak gerekirse eğer hoşuma gittiğini hissedersem bunu yapacağım, hissetmezsem yapmayacağım.”
Tüm bunların dışında, Rowling’in sekizinci romanı yazmak ya da bir Potter müzikali çıkarmak gibi bir planı hala yok.
“Bana sürekli bir müzikal yapıp yapmayacağım soruluyordu ama ben müzikalleri sevmiyorum. Tiyatroyu, öte yandan, seviyorum. Çok kışkırtıcı bir dünyaymış gibi geliyor – canlı şekilde performans sergileyen bir oyuncuyu izlemek gibisi yok. Bence, tiyatral bir deneyim, bir oyun olarak, bu insanların şimdiye kadar gördüklerinden çok farklı olacak. Ve insanlar bir kere bu tiyatral deneyimi edindiğinde neden burasının bu hikaye için mükemmel ortam olduğunu anlayacaklar.”
Resmi açılışa iki ay kala, üçü de izleyicilerden gösteriyi sır olarak saklamaları konusunda yardımcı olmalarını istiyor.
“Bunu pek çok kez yaşadım. Ve umarım çok büyük spoilerlar olmadan o noktaya varırız çünkü eğer neyin geldiğini bilmezlerse insanları çok büyük bir deneyim bekliyor.”
“Genel olarak konuşursak, Harry Potter hayranları sıkı bir topluluk; birbirlerinin arkasını kolluyorlar ve bu gizemle heyecana sahip olmak istiyorlar. Çok umutluyuz. Bu tabii ki dünyanın sonu olmayacak ama seyircilerin iyiliği için umarız ki o noktaya kadar spoiler’sız gelebiliriz.”
Hepsi ve daha fazlasını şuradan okuyabilirsiniz.
Dün ön gösterim yapıldı, resmi açılışa iki aydan az kaldı ve bu röportaj sizi bilmem ama bizi epey heyecanlandırdı! Peki siz nasıl hissediyorsunuz?