Pottermore‘da yayınlanan bu rehberle Hogwarts öğrencilerinin evcil hayvanlarının tarihini daha yakından tanıyacağız!
Baykuşlardan farelere, kurbağalardan kedilere, Hogwarts öğrencileri çeşitli hayvan dostlarından yardımlar gördüler. Harry Potter ve Felsefe Taşı bunlardan birkaçını bizlerle tanıştırdı.
Harry Potter ve Felsefe Taşı’nda Harry’e sonradan Hedwig ismini verdiği baykuşunu alıyor ve diyor ki:
“Sana ne diyeceğim, hayvanını ben alırım. Kurbağa olmaz, yıllar önce moda olmaktan çıktılar, gülerler sana – kedileri de sevmem, hapşurtuyorlar beni. Sana bir baykuş alacağım.”
– Harry Potter ve Felsefe Taşı
Her tür ve boyut hayvan yıllar boyunca sihirle ilişkilendirilmiştir. Sihir dünyasının dışında bunlar yardımcı hayvan olarak adlandırılan, doğa üstü güçlere sahip ve sihir pratiğinde yardımcı olabilecek canlılar olarak biliniyorlardı. Hogwarts öğrencilerinin okullarına getirdikleri hayvanlar yalnızca bu anlamda yardımcı değiller. J.K. Rowling bize onların güçleri olmadan, daha çok evcil hayvan niteliğinde olduğunu söylüyor, ancak yardımcı hayvan kavramı bize büyücülüğün tarihi hakkında aydınlatıcı bilgiler sunuyor.
Baykuşların sihir ile uzun bir geçmişi var, bundan dolayı ki sihir dünyasının en bilindik yoldaşlarından olmaları bizi şaşırtmıyor. J.K. Rowling, kişisel favorilerinden olan baykuşun Roma’nın bilgelik tanrıçası Minerva’nın simgesi olduğunu söylüyor. Hayır, Minerva Mcgonagall değil, ismi tanrıçadan esinlenilmiş olabilir gerçi… Minerva’nın Yunan versiyonu Athena da sıklıkla baykuş ile resmedilirdi.
O zamandan beri baykuşlar bilge olmalarıyla itibar kazandılar, ancak bunun yanında onları ölüm getiren ve karanlık kehanetlerin sembolü olarak gösteren mitler de yıllar boyunca oluştu.
Genelde gece hayvanları oldukları için –gece görüşleri ve avlanma iç güdüleriden dolayı- doğa üstü güçleri etrafında oluşan batıl inançlar sihrin karanlık tarafıyla ilişkilendirildi. Bazı insanlar cadıların görünüşlerini onlara değiştirdiklerine inanıyorlardı. Animagi gibi, ancak kötü amaçlar için. Bazı kültürlerde, baykuşlar bu tür cadıların dönüşmeyi en çok sevdiği canlı olarak biliniyorlardı. Shakespeare’in Macbeth’te Kral Duncan’ın ölümünü seyirciye önceden sinyal etmek için baykuş çığlığını kullanması Rönesans’ta baykuşların nasıl kıyamet alameti olarak görüldüğüne dair bir örnektir.
Demek istenen şu ki tıpkı cadı ve büyücüler gibi baykuşlar da büyücülük dünyasına önemli hizmetlerde bulunmuşlarsa da, Muggle dünyasında batıl inançların merkezi haline gelmişlerdir. Ne yazık, posta servislerinde çok işe yarıyorlar halbuki.
Kediler sihir ile çok kez birlikte anılmışlardır. Hepimiz cadının birinin süpürgesinin üzerinde siyah kedisiyle beraber oturduğunu görmüşüzdür. Klişe bir yardımcı hayvan.
Bu beraberlik yüzyıllar öncesine dayanıyor. 1692 Salem Cadı Mahkemeleri’nde köle olan ve cadılıkla suçlanan ilk kişilerden Tituba’nın hem siyah hem kırmızı birer kedisi olduğu söyleniyordu. Kendisine karşı olarak kullanılan kitap Malleus Maleficarum –çevirisi ‘Cadı Çekici’– cadılığa karşı en çok kullanılan kitap olup, kedilerden birçok kez bahsediyordu. Bir bölümünde, üç cadının yardımcı hayvan olan kedilerini Strasburd’daki psikoposlukta çalışan bir adama saldırttıklarından bahsedilir. Adam kendini koruma amacıyla kedilere saldırdığında kedilerde yarattığı fiziksel zarar, olay zamanında evde bulunan üç kadında görülmüş.
Malleus Maleficarum cadılar hakkında bunun bile söylüyor:
“Aldatmak için kedi siluetini kullandılar, kutsal kitapta belirtildiği gibi, köpek sadıklık için nasıl bir sembolse, kedi de sadakatsizlik için odur.”
Malleus Maleficarum 1487 civarında yayımlandı, ancak Kutsal Kitap’ta adlarının geçtiği yerlere bakıldığında karanlık sihirle olan bağlarının ne kadar uzun olduğu görülüyor. Bağımsız, zeki ve zaman zaman gececil canlılar oldukları için belki de kedilerin cadılarla bağdaşlaştırılıp bağnaz Muggle’lar tarafından kötüleştirilmesi pek de şaşırtıcı değil. Hiç şüphe yok ki Hogwarts’taki en sadakatli kedilerden ve cadılardan Profesör Mcgonagall’ın bu konu hakkında söyleyecek bir kaç sözü olurdu.
Neville Longbottom’un Trevor’u Hogwarts’ta doğru düzün görebildiğimiz tek kurbağa (tabii Neville’in cezadayken mahvettiği zavallıcıklar hariç!). Ancak bir tür olarak en az kediler ve baykuşlar kadar uzun geçmişlere sahipler.
J.K. Rowling kurbağaların özellikle Karanlık Çağ’da halk arasında uygulana tedavilerde malzeme olarak kullanıldıklarını, yardımcı hayvan olarak da Avrupa’da 16.yy sıralarında Kurnaz Halk (Cunning Folk) olarak bilinen topluluk ile özel bir bağları olduklarını söylüyor. Bu insanlar doğanın bahşettiği kullanarak işlerini halleden beyaz cadılar ve iyileştiricilerden oluşuyordu. 1582’de cadılık suçlamasıyla yargılanan, bu grubun üyesi olup aynı zamanda ebe olan, İngiliz Ursula Kemp’in birden fazla yardımcı hayvanları olduğu ve bunlardan birinin Pygime adında bir kurbağa olduğu söyleniyor.
Felsefe Taşı’nda tanıştığımız tüm hayvanlarda Ron’un faresi Scabbers en işe yaramazı olarak kendini öne çıkarmıştı. Tabii ki bunun sebebinin Azkaban Tutsağı’nda, o farenin aslında tam bir fare olmadığını, zayıf iradeli karanlık büyücü Peter Pettigrew olduğunu anladık. Yardımcı hayvan olarak baykuşlar, kediler ve kurbağalar kadar yaygın değiller, ancak tarihte karşımıza çıktıklarında nadiren zayıf iradeliler. Belvoir Cadıları adıyla bilinen üç kadının 1618’deki yargıları, en önemli İngiliz büyücülük davalarından biridir. Çünkü kadınları suçlayan kişi Rutland Kontu’ydu ve yüklediği suç iki oğlu Henry ve Francis’in ölümleriydi.
Suçlanan cadılar tarafından kullanılan hayvanlar çeşitli beyaz, benekli farelerdi ve görünüşe göre daha önce kız kardeşler Margaret ve Philippa Belvoir tarafından besleniyorlardı.