Gizli Kahramanlar serisinde bu ayki durağımız Aberforth Dumbledore. Abisinin gölgesinde kalmış bu karakterin aslında büyücü ve Muggle dünyasında nasıl bir rol oynadığını hep birlikte inceleyelim.
Domuz Kafası‘nın sahibi imalarıyla dikkat çeker. Ayrıca, işi arasında verdiği dahice kararlarla övgüyü hak ediyor.
Ee, Aberforth Dumbledore keçilerden hoşlanıyorsa ne olmuş? Keçi besliyor. İlgi duyuyor. Keçimsi kurgulara ilgi duyuyor. Bunu çok da irdelemeye gerek yok.
Asıl nokta, Aberforth Dumbledore da Harry Potter kitaplarında gizli kalan bir başka kahraman. Her şeyden öte, Harry’ye serüveninin çok önemli bir noktasında yardım ediyor ve diğerleriyle sürtüşmekten korkmuyor.
Aberforth kesinlikle dışa dönük bir insan değil. İnsanların arasına karışmayı gururla reddediyor, insanlara karşı uzun dönemli kinlerini besliyor, örneğin alçak dolandırıcı Mundungus Fletcher. Fikirlerinin uyuşmadığı insanlara dışkı – doğal olarak keçi dışkısı – fırlatmakla itham ediliyor. Yakınındaki insanları “ahmaklar” olarak tanımlamaktan çekinmiyor.
Fakat hayat hikayesini göz önüne alırsak huysuzluğu anlaşılabilir oluyor.
Bir çocuk olarak Aberforth, daha genç ve masum kız kardeşinin Mugglelar tarafından sadece farklı olduğu için saldırıya maruz kaldığını görmüştü. Kız kardeşi – Ariana – birçok insandan uzak durmaya başlıyor, Aberforth’tan sakınıyordu. Sihirli yeteneklerini saklamaya çalışırken Ariana annelerini vahşi bir patlamayla kazara öldürdü. Ayrıca bütün bu süre boyunca abisi, gösterişli Albus Dumbledore, işlerine odaklanabiliyordu, Hogwarts’ın müdürü oldu ve tarihin en büyük büyücülerinden biri olarak hatırlandı.
Aberforth bir somurtkan olarak tanımlanabilir ve gerçekten de somurtkanın tekidir. Bu huysuzluğu Aberforth’un tartışmaya meraklı olduğu ve bir tartışma için düello yapmaya düşkün olduğu manasına geliyor. Kesinlikle mükemmel biri değil ve muhtemelen cahil /okuma yazma bilmiyor – kendi öz abisine göre.
Tüm bunlara rağmen, Aberforth’un karanlık güçlere karşı oynadığı anahtar rol azımsanamaz.
Harry, Ron ve Hermione‘nin, keçimsi Patronusunu kullanarak Ölüm Yiyenlerden kaçmalarını sağlamıştı ve onları Domuz Kafası’na almıştı. Her zamanki karamsarlığıyla, Harry ile tartıştı, Albus’un Yaşayan Çocuk ve dünyadaki kaderi hakkındaki güzel hükümlerini iyice sorguladı.
Kendisi ayrıca İhtiyaç Odası‘na sürekli olarak yiyecek sağlayarak hayati karargahı ayakta tuttu. Muhtemelen o olmasaydı Dumbledore’un Ordusu çokça bocalayacaktı.
Daha ikna edilmeniz gerekiyor mu? Tehlikeli Ölüm Yiyenlerin Hogwarts’a yaptıkları saldırı sırasında, öğrenciler o ve sevgili kız kardeşinin portresi sayesinde Hogwarts’ı ve Domuz Kafası’nı bağlayan geçitten geçerek kendilerini kurtarmışlardı.
Dahası mı? Dobby, asla Malfoy Malikanesi’ne giderek günü kurtaramazdı. Aberforth bu elf arkadaşı, Harry ve arkadaşlarını Bellatrix Lestrange‘in kıskaçlarından kurtarmak için göndermişti.
Bu kahramanlıklardan daha da fazlası, Aberforth’un büyücü medeniyetine asıl katkıları genellikle gözden kaçıyor. On yıllar önceki asa savaşını Aberforth cesurca idare etmişti. Bu olmasaydı, Harry doğmadan çok önce kötülük zaferini kazanmış olurdu.
Dumbledore ailesi hala evlerinde yaşarken, Gellert Grindelwald Albus’a bir ziyaret yapmıştı. Başarılı Albus, Grindelwald’ın dikkat çekici yeteneklerine ve karizmasına kapılmıştı. Pek yakında, Dumbledore, Grindelwald’ın Mugglelara küresel boyutta boyun eğdirme planlarına karışmıştı. Dikkate değer kaynaklarını hesaba katarsak, tarihi pek tabii değiştirebilirlerdi. Ariana’yı korumak için, Aberforth, Grindelwald ve Albus ile bir düelloya tutuştu – sonu facia olmuştu.
Tabi ki, bu düello sapmış bir lanetin Ariana’yı öldürdüğü düelloydu. Kimse kimin asasını suçlayacağını bilmiyordu, fakat Grindelwald kaçtı. Hemen öncesinde Aberforth’u acılara boğan Cruciatus Laneti ile hareketsiz bırakmıştı.
Kızkardeşlerinin cenazesinde, Aberforth abisi Albus’un burnunu kırdıktan sonra, iki kardeş arasında büyüyen bir nefret on yıllar sürdü.
Fakat Grindelwald gitmişti, Albus gittiği karanlık yoldan kurtulmuştu. Basit bir şekilde, bugün yaşayan her Muggle Aberforth’a bir teşekkür borçlu. Muhtemelen.
Kesinlikle, kendisi bir aziz değil. Son Hogwarts Savaşı sırasında Slytherin öğrencilerini rehin almakla tehdit etmişti. Keçilere olan ilgisi ise Büyüceşura tarafından resmi bir kınama almıştı. Bu konuya odaklanmaya gerek yok.
Fakat geniş resme bakın. Aberforth Dumbledore olmasaydı Harry, arkadaşları, Hogwarts ve muhtemelen dünya çok daha farklı bir kadere mahkum olurdu. Çünkü Aberforth Dumbledore gerçek anlamda bir KEÇİ: (G.O.A.T)
Tüm zamanların en mükemmeli (Greatest Of All Time)
Peki sizce Aberforth karakteri nasıl biri? Kendisi hakkındaki fikirlerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın!