Bu sihirli nesneler için yüzeyde görünenden çok daha fazlası var. Pottermore, Harry Potter dünyasının aynaları üzerine yazmış. Gizem perdesini aralamak adına, sizler için çevirdik!
Biz Mugglelara göre, aynalar bizlere dişlerimizde ıspanak kalıntısı kalmadığını garanti altına almak ya da kural tanımaz birkaç saç telini düzeltmek için hizmet etmekten fazlasına yaramaz. Ancak Büyücü Dünyası’nda, sessiz ve kimsenin dikkatini çekmeyen duruşlarına rağmen, aynalar tutkuları ve korkuları açığa çıkartan, gerçekleri ve çarptırılmış gerçeklikleri yansıtan güçlü aletler.
Literatürde,esrarengiz yapıları yüzyıllar boyunca pek çok farklı şekilde sembol olarak kullanılmıştır. Örneğin, Shakespeare’ın Richard II’ninzorla elde edilmiş kralı, kendi içindeki parçalanmayı yansıtan bir aynayı parçalar. Lewis Carroll’ın Ayna’dan Bakmak’ında Alice, bir aynadan başka bir dünyaya kayar ve aslında bunun bir rüya olduğu anlaşılır. Pamuk Prenses’in değişik versiyonlarında, aynalar, Kötü Kraliçe’nin kendini beğenmişliğini körükleyen masallar anlatırken, Bram Stoker’ın Drakula’sında ise ruhları (ki vampirlerde yoktur) ortaya çıkartırlar.
Bu nedenle de Harry Potter kitaplarında aynalar hakkında biraz daha yakından baktığımızda göreceğimiz önemli ipuçları ve içyüzünü gösteren detaylar olması tesadüf değil. Bahsedilen her bir ayna, yansıttıklarından çok daha fazlasını sunmakta.
“Eğer benimle konuşmak istersen, adımı bu ayna parçasına söyle; sen benim aynamda belireceksin ve ben de seninkinde konuşabileceğim.” – Harry Potter ve Zümrüdü Anka Yoldaşlığı
Harry’nin geç bulduğu vaftiz babasının hediyesini zamansız keşfedişi hepimizi derinden etkiledi. Bir an için, Harry, çift yönlü ayna sayesinde Sirius’u tekrar görebileceği ve onunla konuşabileceği konusunda umutlandı. Ancak elinde tek kalan aynadan gördüğü kendi gözünün yansıması ve havada asılı kalan Sirius’un adı oldu. Bir sinirle küçük ayna parçasını sandığına geri fırlattı ve bu esnada da kırılmasına neden oldu.
Ayna, Harry’nin Sirius ile arasında bir bağlantıya niyetlenmiş olmasına rağmen, gerçekte aralarında bulunan bariyeri hatırlatmış oldu. Ölüm, sihrin bile erişemeyeceği bir şeydi. Kırılan çift yönlü ayna, Harry’nin yasını ve parçalanmış duygularını kelimelerin çok ötesinde yansıtabildi, aynadan bakanı ölümün görüntüsü ile sarmaladı. Ve bunu yaptığı tek sefer de değildi.
Albus Dumbledore’un ölümünden sonra, Harry müdürünü aklından geçirirken, aynanın kırık parçalarından birini buldu ve “bir anlığına parlak mavi bir gözün yansıması”nı gördü. Ancak, yine sevdiği kişilerin ölüleri ile temasta bulunamayacağının cisimleştiği bu anı kendi hayal gücünün bir yansıması olarak başından attı. Bu ayna parçası, aynı zamanda yakında gerçekleşecek olan önemli bir ölümü de öngörmüş oldu. Bahsi geçen mavi gözler aslında Aberforth’a aitti ve kendisi sonradan Malfoy Malikanesi’ndeki Harry’e yardım için ev cini Dobby’yi gönderecek ve ev cininin son kahramanca hareketine olanak tanıyacaktı.
Kelid Aynası’nda, hiçbir şey göründüğü gibi yansımıyordu. Bu eski nesne, bakanın en derin tutkularını onlara gösteriyor ancak erişimlerinden de uzak tutuyordu. Harry için, en derin arzusu, hiç tanımadığı ailesi ile birlikte olmaktı. Ron için, sonunda erkek kardeşlerinin gölgesinden kurtulup en iyisi olmaktı. Dumbledore, kendisi de ilk başta “kalın, yünlü çorap” olarak kaçamak bir yanıt şeklinde vücut bulduysa da aslında kendisi bir kez daha tüm ailesini birlikte ve mutlu olarak görmeyi hayal etmenin nasıl olduğunu biliyordu.
Ancak Kelid Aynası, aynı zamanda bu dileklere takılıp kalmanın tehlikelerini de sembolize ediyordu. Dumbledore, Harry’i aynanın ne bilgi, ne de gerçekleri gösterdiğini söyleyerek uyarmıştı. Bunun yerine, takıntılar, gerçekler ve hayaller arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıp insanları harap halde bırakabilirdi.
“‘Hayallerinize tutunun’ tavsiyesi iyi ve güzeldir, ancak hayallere tutunurken yardımsız ve hatta sağlıksız bir noktaya da düşebilirsiniz. Dumbledore da, eğer olmayacak-ya da olmaması gereken- dileklere tutunup kaldığınızda hayatın siz fark etmeden geçip gideceğini biliyordu.” – Kelid Aynası, Pottermore
Bu takıntıların üstesinden gelip kendi hayatlarını yaşayan karakterler, bir noktada bu hayallerini gerçekleştirdiler. Harry ailesi ile tekrar bir araya gelmedi ama onlara en çok ihtiyaç duyduğu anda ortaya çıktılar ve en sonunda da onu en çok seven insanlarla bir arada yaşadı. Ron da Gryffindor’un kılıcını alırken korkularıyla yüzleşti, Harry’yi kurtararak ve Hortkuluk öldürdü ve her zaman istediği kahraman olabildi.
“Harry’nin karşısındaki duvarda asılı olan şey bir ayna gibi görünüyordu, ancak odanın yansımasını göstermiyordu. Gölgeli şekiller içinde geziniyor ancak hiçbiri açığa gelip netleşmiyordu.” – Harry Potter ve Ateş Kadehi
Aynaların karanlık ve gizemli aurası Düşman Camı ile güçlendirilmiş. Umutlar ve hayaller yerine, Karanlık detektörü, sahibinin gerçek düşmanlarını göstererek korkularını yansıtıyordu. Moody kılığındaki Barty Crouch Jr., bu sihirli aynanın düşmanlarını göstereceğine inanıyordu, ancak gözünü kör eden öfkesi ve Harry’i öldürme arzusu içinde Dumbledore, Snape ve McGonagall’ın ufukta beliren görüntülerini görmedi.
Düşman Camı, sonradan İhtiyaç Odası’nda, Dumbledore’un Ordusu toplantılarının ilkinde ortaya çıktı ancak aynası artık çatlak durumdaydı.
(Kenar notu: görünüşe göre kırılmış aynalar Harry’yi oldukça takip etti ve sık sık Voldemort ile bağlantılarında ortaya çıktı. Örneğin, Harry Potter ve Sırlar Odası’nda, Harry Tom Riddle tarafından öldürülen Mızmız Myrtle’ın banyosunda, çatlak ve lekeli bir ayna fark etmişti. Zümrüdü Anka Yoldaşlığı’nda ise Harry rüyalarında, çatlak ve lekeli bir aynada Voldemort’un beyaz yüzü ve kırmızı gözlerinin olduğu rüyalar görüyordu.)
Muhtemelen Harry’nin sırtını çatlamış Düşman Camı’na dönmesi de iyi olmuştu, çünkü sihire çok fazla bel bağlamak tehlikeli olabilirdi. Dean’a söylediği gibi, “bunlara çok fazla güvenmek istemezsin, kandırılabiliyorlar”. İşte bu, gördüğümüz her zaman hakikat değildir. Bu Harry’nin de sürekli öğrenmeye çalıştığı bir dersti.
Yıllardır hem edebiyatın hem de hayatımızın önemli bir parçası olan aynalara bir kez de Harry Potter evreni çerçevesinden bakınca konunun gizemli yanına bir nebze yaklaşmış olduk. Peki sizler bu evrendeki aynalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarını merakla bekliyoruz.
* * *