Pottermore

Harry Potter Dünyasının Gizemli Portreleri Nasıl Çalışıyor?

Hogwarts‘ın duvarları, renkli karakterlerle dolu hareketlendirilmiş portrelerle kaplıdır. Hepsi kendi tuvallerinde, kendi kişilikleriyle birlikte sonsuza dek yaşarlar. Yine de acaba Harry Potter dünyasının portreleri, gerçek hayattaki karşılıklarına ne kadar benzeyebilirler? Pottermore aracılığıyla sorumuzun cevabını arayacağız.

“Ben boya ve hatırayım, Harry, boya ve hatıra.”

Albus Dumbledore’un Portresi – Harry Potter ve Lanetli Çocuk

Büyücülük Dünyas’ında her görüntü kendine has bir şekilde hayat doludur. Daily Prophet’in manşetinde Harry’nin, Profesör Lockhart‘la olan resminden kaçmaya çalışmasından, Albus Dumbledore‘un ölümünden sonra bile portresi üzerinden bilgelik dolu tavsiyelerini vermesine kadar. Yine de bu resimler ne kadar hayatta? Gelin araştıralım…

Resimlere Tılsımlar ve İksirlerle Hayat Verilir

Bir fotoğraf ya da resim olabilir, büyücüler ve cadılar bu görüntülere tılsımlar yoluyla büyüleyerek hayat verebilir. Colin Creevey, kendi Muggle kamerasıyla bile çektiği birçok fotoğrafı hareketlendirmişti – ‘doğru iksiri’ kullandığı sürece bu mümkündü.

Gördüğümüz bazı durumlara bakarsak, durağan bir fotoğrafı çekmek bir video çekmek gibidir. Örneğin Harry kendi fotoğrafında, Gilderoy Lockhart’tan kaçmaya çalışıyordu, gerçek Harry’nin kaçmaya çalıştığı kadar gerçek bir şekilde.

Portrelerin Tutarlılığı, Büyücü ya da Cadının Gücüne Bağlıdır

Kayda değer cadı ve büyücülerin portresinin yapılması bir gelenektir. Bu sayede mirasları, kendileri öldükten çok sonra bile canlı tutulabilir. Bu yüzden, Hogwarts büyücülük tarihinden sayısız karakterin çerçeveleriyle doludur. Her portredeki karakterin, gerçek hayattaki karşılığının eşsiz karakterine sahip olmasının yanı sıra bazılarının dokusu diğerlerinden daha sağlamdır. Şövalye olarak yaşamış olan Sir Cadogan portresinin yanından geçen herkesi düelloya davet eder. Albus Dumbledore’un portresi ise Müdür’ün ünlü zekasını çok zarif bir şekilde yansıtır.

J.K. Rowling’e göre ne kadar güçlüyseniz, portresiniz o kadar “gerçek” olur. Ayrıca portrenizin yanında kalıp onunla vakit geçirdiğiniz sürece, portreniz sizin kişiliğinizi o kadar iyi yansıtır. Bu yüzden Albus Dumbledore’un portresi çok canlıydı. Buna karşın Çikolatalı Kurbağa kartındaki görüntüsü görsel olarak ona benzese de daha çok yüzeysel bir fotoğraftı. Yine de ufak bir şekilde de olsa önsezileri güçlüydü.

Bu Yüzden Dumbledore’un Portresi Çok Gerçekçidir

Lanetli Çocuk kitabında, Dumbledore’un portresi Harry ile konuşurken gerçek duygularını gösterebiliyordu. Dahası, kendisinin sadece bir portre olduğunun farkındaydı. Şairane bir şekilde kendisini “boya ve hatıra” olarak tanımlıyordu. Diğer taraftansa Harry ve Dumbledore’un portresi samimi bir konuşmaya girebiliyordu. Harry’nin gençliğindeki gibi derin sohbetlere sahipti ve Dumbledore, Harry’ye onu sevdiğini bile itiraf etmişti. Tiyatro oyununda, McGonagall Harry’ye portrenin hala bir “hatıra” olduğunu söylemişti. Fakat bize oldukça ikna edici gelmişti. Bu tarz kalp kalbe bir konuşmayı Şişman Kadın ile yapamazsınız.

Fakat Portreler ve Hayaletler Birbirinden Farklıdır

Portreler, sahiplerinin mükemmel bir gölgesiyken, bir hayalet ise daha çok bir izidir – bu yankı, bitmemiş bir işi ölümden sonra da kovalar. Portreler, yaşayanların dünyasını izler ve tavsiye vermek isterken hayaletler biraz daha aktif olabilir ve yeni tecrübelerle davranış değiştirebilir. Neredeyse Kafasız Nick hâlâ Basilisk tarafından zarar görebilir fakat Harry’nin dediği gibi ‘tekrar ölemez’.

Resimler kesinlikle bir şeyleri hatırlayabilir ve sahiplerinin bolca söylediği şeyleri tekrarlayabilir. Fakat resimler daha çok bir ‘aura’ gibidir – hayaletler ise çok daha… kanlı canlıdır – espriyi mazur görün.

Bir röportajda, J.K. Rowling aralarındaki farkı şöyle belirtmişti: ‘Eğer Harry, ebeveynlerinin bir portresine sahip olsa bu ona çok yardımcı olmazdı. Fakat onların hayaletleriyle tanışsa, bu çok daha anlamlı bir etkileşim olurdu…’

Portreler Kendi ‘Hayatları’ İçin Korkarlar

Hayaletler iki dünya arasındaki durumlarını sonsuza kadar korumayı seçebilirken, portreler yok edilmekten korkar. Bu korkuyu en yakın gördüğümüz olay, Harry Potter ve Azkaban Tutsağı kitabındaki Şişman Kadın’ın saldırıya uğramasıydı. Güvende kalmak için diğer çerçevelere geçmişti çünkü kendi tuvali parçalanmıştı. Şişman Kadın’ın korkusundan anladığımız kadarıyla, bir resim yok olursa, içinde saklanmış karakterler de yok olur.

Peki… Kimse Lord Voldemort’un Bir Portresini Yapmadı mı?

Merlin sağ olsun hiçbirine rastlamadık. Voldemort bir resimle oturup konuşmaktansa ruhunu parçalayarak Hortkuluklara aktarmakla daha çok meşguldü. En iyisi olmuş. Walburga Black’in portresinin bu dünyadakilere çektirdiği eziyetleri yeterince gördük…

Peki siz kendi portrenizin olmasını ister miydiniz? Sizce ne kadar gerçekçi olurlardı? Bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Siz Harry Potter dünyasının portreleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bizlerle paylaşmayı unutmayın!


Harry Potter Dizisi mi Geliyor? J.K. Rowling İddiaları Yanıtladı

* Yeni Harry Potter Sitesinin Bol Detaylı Keşif Rehberi

* Harry Potter Portreleri Hakkında Bilmeniz Gerekenler

* Albus Dumbledore’un Hareketli Portresine “Merhaba” Deyin!

* Pottermore Göz Alıcı Portrelerle Karşınızda: Çapulcuları Hiç Böyle Görmediniz!

Evren Ergen

1995'te Eskişehir'de doğdum. Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunuyum. 7 yaşımda Harry Potter sayesinde fantastik edebiyatla tanıştım. Kitapları ve teorileri çok seven biriyim. En ince ayrıntıları keşfetmek için kitapları kaç kez baştan okuduğumu bilmiyorum. Roleplay sitelerinin köşelerinde Harry Potter ağırlıklı olmak üzere yazılar yazdım ve çeşitli alanlarda amatör çeviriler yaptım. Elimde asayla büyü yapmaya çalışmaya devam ediyorum. Bir gün başaracağımı düşünerek Hogwarts mektubumu inançla bekliyorum.