Remus Lupin, Çapulcu, öğretmen… ve bir kurtadam. Wizarding World’ün “Eğer” yazı dizisinin bir parçası olarak, Lupin’in Fenrir Greyback tarafından ısırılmadığını ve kurtadam olmadığını hayal ederek ne olacağı sorusunu cevaplamaya çalışacağız.
Remus’un çocukluğuyla ve nasıl ısırıldığıyla ilgili ufak bir hatırlatma ile başlayalım.
Remus Lupin, Harry Potter serisinde kesinlikle en çok sevilen karakterlerden biri. İyi, prensipli, zeki ve nazik biri – neden böyle olduğunu anlamak zor değil. Yine de Remus bir kurtadam olmanın ve bunun getirdiğin ön yargıların yükünü daima omuzlarında taşımak zorunda kaldı. Büyücülük dünyasında ’iyi’ olduğunu düşünebileceğimiz birçok insan bile kurtadamlara çok kötü davranıyordu. Çoğu onları topluluklarının dışına itti. Aslında Lupin’in beşinci doğum gününden hemen önce Fenrir Greyback tarafından ısırılmasının asıl sebebi bağnaz babası Lyall Lupin’in hareketleriydi.
Lyall Lupin, insan olmayan ruhani varlıklar (Böcürtler ve poltergeistler gibi) konusunda dünya çapında bir otorite kabul ediliyordu. Voldemort güç toplamaya başladığında Ölüm Yiyenler her türlü karanlık varlığı yanlarına çekerek Sihir Bakanlığı’nı devirmeye çalışmıştı. Çoğu insan hâlâ saldırıların arkasında Lord Voldemort’un olduğunun farkında değilse bile Kara Büyü’nün artmaya başladığının farkındaydılar. Bu yüzden Sihir Bakanlığı bu sorunu aşmak için karanlık yaratıklar hakkında uzmanlığı olan kişileri yardım için çağırmıştı.
Lyall bu insanlardan biriydi ve Sihirli Yaratıkların Düzenlenmesi ve Denetimi dairesine katıldı. İşte tam da bu noktada Fenrir Greyback ile tanışmıştı – kendisi iki Muggle çocuğunun ölümü hakkında sorgulanmak üzere getirilmişti. Greyback kurtadam olduğunu inkar etmişti ve Muggle bir serseri olduğunu iddia etmişti. Lyall bu yalanlara kanmadı ve kendisine gülen komiteye durumu anlatmaya çalıştı. Komitenin kendisini dinlemediğini görünce sinirlendi ve kurtadamların “ruhsuz, kötü ve ölümden başka bir şey hak etmeyen yaratıklar” olduğunu söyledi.
Greyback serbest bırakıldı ve kaçtı fakat Lyall’ın sözlerini unutmayarak intikam aradı. Küçük Remus’un penceresine tırmanıp ona saldırdığında Lyall Remus’un hayatını kurtarmayı başarmıştı. Fakat maalesef yeterli zararı vermişti ve Remus bir kurtadam olmuştu. Lyall, söylediği şeylerin cezasını bütün ömrü boyunca çekti ve bundan çok pişman oldu. Çok geniş kitleler tarafından paylaşılan bir görüş olmasına rağmen, söylediklerinin bir sonucu olmuştu. Önyargısı ve olaya tepkisi, Remus’un tüm hayatı boyunca büyücülük topluluğu tarafından dışlanmasına sebep oldu.
Bir kurtadam olmanın Remus’un karakterine birtakım farklılıklar getirdiği kesin. Çocukluğu boyunca, insanlar ondaki farklılığı ve dolunayda düzenli olarak ortadan kaybolmasını fark etmeye başladığı an taşınmak zorunda kalmıştı. Sırrının açığa çıkmaması için hiç arkadaş edinemiyordu. Ebeveynleri Lyall ve Hope(Muggle) çok iyilerdi, oğullarını seviyorlardı ve korumaya çalışıyorlardı. Ama aslında oğulları Remus çok yalnız bir çocuktu ve her zaman çemberin dışında kalmak zorundaydı.
Albus Dumbledore onu Hogwarts’a getirdiğinde ve Remus James, Sirius ve Peter ile arkadaş olduğunda bazı şeyler değişmişti. Fakat yine de yaşıtlarının çoğundan – ki muhtemelen kendileri bu kadar anlayışlı olmayacaktı – uzak durmak zorundaydı. Hogwarts’tan, James’in ölümünden, Peter’in cinayetinden ve Sirius’un tutuklanmasından sonra Remus yine tamamen yalnızdı. Büyücülük dünyası onu dışlamaya devam etti ve kendisi yine münzevi bir hayat yaşamak zorunda kaldı. Kimse böyle bir tecrübeden sonra değişmeden hayatına devam edemez. Durumu hayatı bütünüyle yaşamasını her zaman engellemişti ve kendi potansiyelini gösterememesine sebep olmuştu. Tüm bunlara rağmen Remus hayata karşı pozitif durmaya çalıştı. Daima ezilenlerin yanında durmasıyla bilinirdi – öğrenciyken Peter Pettigrew ya da öğretmenken Neville Longbottom’ın yanında durması gibi.
Ama her koşulda böyle mi olurdu? Remus saldırıya uğramadan önce bile şefkat dolu ve zeki biri olarak biliniyordu. Tutkulu doğasıyla arkadaşlarına karşı nazik ve yardımsever olacağını söyleyebilirdik. Birçok kurtadamın anlaşılır biçimde büyücülere ve cadılara duyduğu nefret ve kine karşı kendini dizginledi ve bu durumunun kendisini tanımlayan tek şey olmamasını sağladı. Karşılık olarak ise Fenrir Greyback kurtadam olmanın bütün kişiliği olmasını sağlamıştı.
Bütün bunlara rağmen durumu yüzünden kendini bir topluluğa kabul ettirmek için her şeyi yapmaya çalışıyordu – yanlış olduğunu düşündüğü şeyleri yapan insanlar olsa bile. Remus daima Çapulcular’ın vicdanı olarak bilinirdi ama yine de onların yapmaması gereken şeyleri yapmasına zaman zaman izin vermişti. Arkadaşlığının hatrına onların Severus Snape’e eziyet etmelerine göz yummuştu. Bir kurtadam ve dışlanmış olmanın getirdiği özgüvensizlikle boğuşmak zorunda olmasaydı James ve Sirius kötü şeyler yaptığında onları durdururken daha sağlam durabilirdi.
Remus’un kurtadam olmasının kişiliğinde bıraktığı etkinin gözden kaçmayacağını rahatça söyleyebiliriz, ama yine de kişiliği temelden sarsılmadı. Nazik ve zeki çocuk büyüyerek nazik ve zeki bir adam olmuştu – belki de biraz fazla ihtiyatlıydı ve kendisi gibi dışlanmışların yanında duruyordu.
Çapulcuların kaçak Animaguslar olmayacağını düşünmek biraz zor. Fakat bu yine de tamamen Remus’un durumu yüzünden yaşanmıştı ve bu zorlu sürece onun yüzünden girmişlerdi. Remus’un aylık kaybolmalarının sebebini ikinci yıllarında keşfettiklerinde onu dışlamadılar ya da farklı olduğunu düşünmediler. Bunun yerine onun dönüşüm zamanlarında çektiği acılar sırasında yalnız kalmamasını sağladılar. Dahası hayvan formunda olurlarsa daha güvende olacaklarını düşündüler.
Bunu cebe koyarsak, bir kurtadam faktörü masada olmasaydı Animagus olmayı düşünmeyecekleri çok açık olur. Yine de Çapulcuları hafife almamak gerekir. Bu dört Gryffindor Hogwarts yıllarında maceracı olmaları ve sınırları zorlamalarıyla biliniyorlardı. Aslında onlar onların kurnazlıkları ve yaramazlıklarına yaklaşabilen tek grup Weasley ikizleriydi. Çapulcuların başka bir yoldan giderek yine de Animagus olmaya karar vermeleri çok da zor bir ihtimal değil gibi. Bunun sebebi kale içinde gizlice gezinmenin kolaylaşması ya da sıkıldıklarında eğlenceli bir şey yapmak istemeleri olabilirdi. Bunları hesaba katarsak yine bu yoldan gitmeleri hiç de zor değil.
Albus Dumbledore Yorkshire’daki harabe bir kulübede yaşayan Lupin’i bulup ondan Hogwarts’a öğretmek olması için gelmesini istediğinde Lupin bunu tek bir şartla kabul etmişti: eski düşmanı Snape tarafından yapılan ve dönüşümü sırasında sıradan uykulu bir kurda çeviren Kurtboğan iksirine olan sınırsız erişim. Buna rağmen Hogwarts’a geldiğinde çok yetenekli bir öğretmen olduğu anlaşılmıştı. Harry’nin sahip olduğu en iyi Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmeniydi. Bir Böcürt’ün nasıl kovulacağından Patronus’un nasıl yapılacağına ya da Neville’in kendisine güvenmesi gerektiğini öğretmesine, Remus Lupin doğal bir yetenekti.
Bu yüzden de Lupin’in herhangi bir şekilde zaten öğretmen olabileceğini düşünmek zor değil. Kişiliği bu mesleğe çok uygun ve sırrının açığa çıkacağından korkmasına gerek kalmadan diğer ünlü profesörlerle birlikte onu da masada görmek zor değil – belki Snape hariç. Eğer kendisini kurtadam olmadan Hogwarts’ta öğretmen olarak bulsaydı birden fazla yıl boyunca Karanlık Savaşlara Karşı Savunma öğretmeni olması çok kolay olurdu.
Maalesef durumu yüzünden Remus çok silik bir hayat yaşamak zorunda kaldı – bir işten diğer işe ve bir yerden başka bir yere sürüklendi. İnsanlar kendisinin rutinini fark etmeye başladığında taşınmak zorundaydı. Ayrıca kendi yeteneklerinin çok altında kalan işlerde çalışmak zorunda kaldı. Bu yüzden eğer daha normal bir hayat yaşayabilseydi onu neler beklediğini bilemiyoruz. Babasının izinden giderek Sihir Bakanlığı’nda çalışabilirdi. Öğretmenlik hiç düşünmeyeceği bir alan olabilirdi. Yine de Lupin’in muhtemelen Hogwarts’a geri döneceğini düşünmek istiyoruz. Doğuştan bir öğretmendi, (neredeyse) bütün öğrencileri tarafından seviliyordu ve işinde mükemmeldi.
Remus’un kurtadamlığının Sirius’a suç atılmasında payının olduğunu ve adını temizlemesine engel olduğunu biliyoruz. Eğer Çapulcular Animagus olmasaydı, Peter Pettigrew hayatının on üç yılını Weasley’lerin yanında saklanarak geçiremezdi – tabi ölümünü taklit edecek başka bir yol bulamazsa. Fakat bu özel büyülü beceri olmasaydı, Lord Voldemort’la olan ilişkisini saklaması ve Sirius’u toplu cinayetle konusunda suçlaması çok daha zor olurdu.
Yine de Çapulcuların hayvanlara dönüşmeyi becerdiğini düşünsek bile, eğer okul arazisindeki o kötü olaylar olmasaydı Sirius yine adını temize çıkarabilecekti. Remus’un arazideki kurtadama dönüşümü Peter’ın (Sirius’un masumiyetinin tek kanıtı) kaçmasına fırsat vermişti. Eğer Harry, Ron, Hermione ve Sirius, Lupin tarafından gelen tehlike yüzünden dağılmasaydı Pettigrew’ı Dumbledore’a ve adalete teslim etmeyi başarabilirlerdi.
Tüm bunlara rağmen, Pettigrew Sihir Bakanlığı’na getirilseydi bile belki yine de Sirius Black’in nasıl kötü biri olduğunu ve kendisinin hayatı boyunca ölümden korkarak saklandığı hakkında bir hikâye uydurabilirdi. Cornelius Fudge’ın ne kadar inatçı biri olabileceğini düşünürsek, Fudge kendisine inanabilirdi – ya da inanmayı seçebilirdi – çünkü gerçekle yüzleşmek hiç de Fudge’lık bir iş değildi. Kısacası Remus’un durumu Sirius’un masumiyetini kanıtlama şansını elinden kaçırmasına sebep olsa bile yine de hiçbir zaman bu olayın bir garantisi yoktu.
Remus kendisini hiçbir zaman mutlu olmayı hak eden biri olarak görmemişti. Aslında Tonks kendisiyle Voldemort ortadan kaybolduğu sırada tanışsaydı ve bu Zümrüdüanka Yoldaşlığı sırasında olmasaydı, Remus Tonks’un kendisine hisler beslediğini anladığı ilk anda ortalıktan kaybolurdu.
Remus kendisini değersiz biri olarak görüyordu ve onun bir ilişki yaşaması inanılmaz derecede bencil olurdu. Partnerinin kendisiyle birlikte bir yere yerleşemeden, ebeveynleri gibi oradan oraya savrulacağından korkuyordu. Ayrıca olası çocuklarına geçirebileceği kurtadamlık da cabasıydı.
Bu muhtemelen Remus Lupin kurtadam olmasaydı değişebilecek en kuvvetli şeydi. Kendisinin hala Zümrüdüanka Yoldaşlığı üyesi olacağını ve Tonks ile tanışacağını varsayıyoruz. Kendi değersizliği ya da bencilliği hakkında sorunları olmazdı ve gerçek hislerini bu kadar uzun saklamazdı. İkisi arasındaki çekim inkar edilemez boyuttaydı ve bunun da değişeceğini sanmıyoruz. Remus’un kalbini Tonks’a çok daha önce ve daha kolay olarak açacağını düşünüyoruz. Ama bu, Remus’un etrafında ördüğü duvarlarını yıktığında birbirleri için çok daha fazla zamanlarının olabileceğini fark ettiğimizde üzülmemize neden oluyor.
Teorilerimize sizler de katılıyor musunuz? Remus Lupin, Fenrir Greyback ile o elim gecenin sonucunda kurtadama dönüşmeseydi nasıl biri olurdu? Görüşlerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın!
Yorumlara bak
fenrir greyback'den neden nefret ettiğimi soranlara remus'un dora'yla aralarındaki geçikme ve zaman kısalmasını göstereceğim. Senden tiksiniyorum GREYBACK