Harry Potter kitapları acıklı bir tarafı paylaşıyor olsalar da zaman zaman gülmekten gözlerimizden yaş getirdiği de oluyor. Sizler için okuduğumuzda kahkaha attığımız ve tıpkı bir Gıdıklama Laneti yemiş gibi gülmekten yerlerde yuvarlandığımız anların listesini hazırladık.
Wizarding World’ün bu eğlenceli listesini biz de sizler için Türkçeleştirdik. Bakalım en çok güldüğünüz anları düşündüğünüzde aklınıza gelen anları yakalayabilmiş miyiz?
Belli ki Weasleyler Muggle Araştırmaları dersini ekmiş, ancak konu Dursleyler olduğunda onların büyücü hoş karşıla-ma-ma politikasına sahip oldukları kesin. Bu nedenle iki ailenin dünyalarının çakıştığı anlar, en komik favori anlarımızdan.
Postacı içinden Mrs Weasley’in mektubunun olduğu zarfı uzattığında, Harry kahkahasıyla mücadele etmek zorunda kalmıştı. Zarfın her bir noktası pulla kaplıydı, sadece ön yüzdeki alelade şekilde son anda çiziktirilmiş Dursleylerin adresinin olduğu 2 santimetrekarelik kutucuk hariç. “Demek ki yeterince zarf yapıştırmış,” dedi Harry; sanki Mrs Weasley’in yaptığı herkesin yapabileceği bir hataymış gibi.
“Vernon Dursley, buyurun.” O anda odada olan Harry, Ron’un yanıtını duyarak olduğu yerde donup kalır. “MERHABA? MERHABA? BENİ DUYABİLİYOR MUSUNUZ? BEN-HARRY-POTTER-İLE-GÖRÜŞMEK-İSTİYORUM!”
“Bunu annem ve babam ile düzeltip seni arayacağım. Artık feleton kullanmayı biliyorum-“ “Telefon, Ron”, dedi Hermione. “Gerçekten de seneye Muggle Araştırmaları almalısın…”
“Lanet olsun!” dedi Mr Weasley’in sesi. “Hangi akla hizmet şöminenin önünü kapatmak isterler ki?” “Elektrikli şömineleri var”, diye açıkladı Harry. “Gerçekten mi?”, dedi Mr Weasley heyecanlı bir sesle. “Elektrink mi dedin?” Fişe takılan mı? Zarif, bunu görmem lazım…
“Abra kadabra!” dedi Harry korkunç bir sesle. “Hokus pokus-ne sihirdir ne keramet…” “ANNEEEEEEEEEEE!” diye uludu Dudley, gerisingeri eve doğru bir koşu koparırken kendi ayaklarına dolaştı. “ANNEEE! Onu yapıyor, hani bilirsin!”
Ron ve Hermione bize iyi bir ilişkinin bol kahkahadan oluştuğu hatırlattı.
“DELİRDİN Mİ SEN?” diye haykırdı Ron. “SEN BİR CADI MISIN DEĞİL MİSİN?”
Ancak Ron, Hermione’ye onu sanki bir anda tamamen yeni bir ışıkta görüyormuş gibi bakıyordu. “Hermione, Neville haklı-sen bir kızsın…” “Ah, doğru bildin”, dedi iğneleyici bir şekilde.
“Ah, tabi ki,”dedi Ron, alnına şaplak atarken. “Voldemort’u bir yürüyen kütüphane ile avlayacağımızı unutmuşum.”
“… çünkü bizden Ruh Emiciler ile ilgilenmemiz istendi, “Ruh Ekiciler” değil, ve adını “Roonil Wazlib” olarak değiştirdiğini de hatırlamıyorum.”
“Öyleyse neden,” diye sordu Snape, “kitabın ön kapağının içinde “Roonil Wazlib” yazıyor?” Harry kalbi duracakmış gibi hissetti. “O benim takma ismim”, dedi.
Kızıl saç, çiller ve gülünç espri anlayışı-Weasleyler olmalı! Bu aileyi gülünç şeyler yönetiyor olmalı.
“İnsanların dedikodu yapacak daha iyi şeyleri olur sanırsın”, dedi Ginny, Ortak Salon’da yerde oturup sırtını Harry’nin bacaklarına yaslamış bir şekilde Gelecek Postası okurken. “Bir haftada üç Ruh Emici saldırısı ve Romilda Vane’in bana sorduğu şey gerçekten göğsünde bir Hipogrif dövmesi olup olmadığı.” Ron ve Hermione kahkahalara boğuldu. Harry onları görmezden geldi. “Ona ne dedin peki?” “Ona bir Macar Boynuzkuyruk olduğunu söyledim”, dedi Ginny boş boş gazete sayfasını çevirirken. “Çok daha maço.” “Sağ ol,” dedi Harry sırıtarak. “Peki ona Ron’da ne olduğunu söyledin?” “Bir Pigme Pofidiği, ama yerini söylemedim.”
“Bence senin ismini unutmadığını düşünüyor. Ama biz aptal değiliz-adımızın Gred ve Forgeolduğpunu biliyoruz.”
“Bir Sınıf Başkanı! Ailedeki herkes gibi’” “Fred ve ben neyiz, karşı komşu mu?” dedi George kızgın bir şekilde, annesi onu kenara itip en geç oğluna kollarını dolarken.
“Müdavim gibi”, diye tekrarladı George, gözlerini açıp kardeşine bakarak. “Anlıyorsun ya…Gedikliyim, Gedik, Fred, çaltın mı?
“Percy, bir espriyi Dobby’nin çaydanlık örtüsünü giyip onun önünde çıplak dans etse bile tanımaz.”
“Mr Crouch’a göre…Mr Crouch’a hep derim ki…Mr Crouch’un fikri…Mr Crouch bana diyordu ki…Nişanlandıklarını her an açıklayabilirler.”
“Ah, kapa çeneni Weatherby,” dedi Fred.
“…ve saçın da fazla uzun, Ronald, bir an senin Ginevra olduğunu sandım. Merlin’in sakalı, Xenophilius Lovegood’un giydiği şey de ne? Bir omlet gibi görünüyor. Ve sen de kimsin?” diye bağırdı Harry’ye.
Snitch’in nerede olduğunu boşver, her Quidditch maçında asıl eğlence şamatalı maç anlatımında.
“-yüzüne ters bir Bludger isabet etti, umarım bu burnunu kırmıştı-sadece şaka yapıyorum, Profesör-Slytherin gol atıyor-ah, hayır…”
“OTUZ-SIFIR! SENİ GİDİ PİS, HİLEBAZ-“ “Jordan, tarafsız bir şekilde yorumlayamayacaksan-!” “SENİ HİLEBAZ ALÇAK!” Lee Jordan, Profesör McGonagall’dan kaçmak için dans edercesine hareket ederken bir yandan da megafona haykırıyordu. “SENİ İĞRENÇ HİLEBAZ B-“
Ve Lee’nin dikkatini oyuncular dağıttığında
“Ve Quaffle Gryffindor’da Angelina Johnson tarafından ele geçiriliyor-ne kadar da muhteşem bir Kovalayıcı bu kız, hatta çekici de, ve-“ “JORDAN!” “Özür dilerim, Profesör.”
“Ateşoku’nun hassasiyeti-dengesi bu kadar uzaktan bile anlaşılabiliyor-“ “JORDAN! ATEŞOKLARINI ÖVMEN İÇİN SANA PARA MI VERİLDİ? MAÇ ANLATIMINA DEVAM ET!”
“…ancak şimdi de iri Hufflepuff oyuncusu ondan Quaffle’ı aldı, kızın adını hatırlayamadım, sanırım Bibble gibi bir şeydi-hayır, Buggins-“ “Cadwallader!” dedi Profesör McGonagall yüksek sesle, Luna’nın arkasından.
“Smith, Gryffindor hakkında oldukça kabalaşmıştı, sanırım şimdi onlarla oynadığı için pişmandır-ah, bakın, Quaffle’ı kaybetti, Ginny ondan aldı, Ginny’yi severim, çok hoştur…”
Hermione’ye göre tüm bu konu bir şaka ve bu da kesinlikle bizlere kahkahalar attırıyor.
“Yardıma ihtiyacım yok,” Ron fısıldadı. “Bunun ne anlama geldiği gayet açık. Bu gece çok sis olacak.”
Kristal kürede gördüğü burnunda siğil olan çirkin adamı bütün detaylarıyla anlatıp kafasını kaldırıp baktığında tarif ettiği şeyin sınav gözetmeninin yansıması olduğunu fark etmesini anlattığında Harry kendini biraz daha iyi hissetti.
“Profesör-şimdi Kehanet dersindeydim, ve-şey-uyuyakaldım.” Burada azar yiyeceğini düşünerek biraz tereddüt etti, ancak Dumbledore sadece “Son derece anlaşılabilir. Devam et,” demekle yetindi.
Sıkıysa bunları gülmeden okuyun, size meydan okuyoruz.
“Bir…babun’un…poposu…gibi…görünmemeliyim.”
“Ne-ne yapıyorsun?” dedi Profesör McGonagall, zıplayan gelinciği gözleriyle bir yukarı bir aşağı izleyerek. “Ders veriyorum”, dedi Moody.
“Asanı oraya koyma, evlat!” diye kükredi Moody. “Ya alev alsaydı? Senden çok daha iyi büyücüler sırf bu nedenle kalçalarını kaybetti!”
“Ah, küçük kaçık çocuk, herkes onu havlar sanır,
Kimi üzülmüş sanır da anlayışlı davranır
Peeves’cik doğrusunu bilir, der ki o bir çılgındır-”
“O ya da değil, ancak bir gerçek var ki o da kendisi istediğinde şampuan uzatılmış SeverusSnape’ten daha hızlı hareket etmektedir.”
Harry’nin Kalkan Büyüsü o kadar kuvvetliydi ki, Snape dengesini kaybederek bir sıraya çarptı. Şimdi tüm sınıf dönmüş onlara bakıyordu ve Snape’in kaşlarını çatarak kendini toparlamasını izliyordu. “Size sözsüz büyüler için alıştırma yaptığımızı söylediğimi hatırlıyor musun, Potter?” “Evet,” dedi Harry sertçe. “Evet efendim.” “Bana “efendim” demenize gerek yok, Profesör.”
Tam bir klasik.
Peki sizin en eğlendiğiniz Harry Potter anları nelerdi? Yorumlarda buluşalım.
* * *