Harry Potter ve Lanetli Çocuk oyunu (ve kitabı) ile hayatımıza pek çok yeni Potter karakteri girdi. İşte onlar için hazırlanmış son derece detaylı bir karakter rehberi!
Harry Potter ve Lanetli Çocuk hayatımıza girdiğinden beri herhangi bir satırda Harry Potter evrenine ait ufak bir cümle ile bile mutlu olabilecek hayranlarla doğrudan Rowling’in kaleminden çıkmamış bir oyun senaryosunun bu evreni suiistimal etmesine kızanlar arasında sıkı tartışmalar döndü. Tiyatro oyunu ülkemize gelmemiş olsa da senaryonun kitaplaştırılmış versiyonu çevrilmiş olarak raflarda yerini aldı ve çoğumuz da okumadan duramadık. Sizlere bu oyun/kitap ile hayatımıza giren yeni karakterlere ait hazırlanmış bu rehberin çevirisini sunmak istedik.
Bu ödüllü oyun bizlere, 19 yıl sonra, Harry Potter’ın hayatında neler olduğuna dair bir kez daha fikir verdi.
Harry, Ron ve Hermione’yi kendi arkadaşlarımız kadar yakından tanıdığımız bir gerçek. Ancak Lanetli Çocuk, bizlere tamamıyla yeni bir cadı ve büyücü jenerasyonunu da tanıtmış oldu.
SPOILER UYARISI: Henüz Lanetli Çocuk’u görmediyseniz ya da okumadıysanız, her ihtimale karşı yazıya devam etmemenizde fayda olabilir. Ancak yine de daha fazla şey öğrenmeye niyetliyseniz, lütfen keyfinize bakın!
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları’nın kapanış kısmında, Harry’ye ilham olan iki Hogwarts profesörünün adını almış olan genç ve sinirli Albus Severus ile tanışıyoruz. Lanetli Çocuk’ta ise Albus farkında olmadan ünlü babasının yolunu takip ederek kahraman rolünde karşımıza çıkıyor.
Harry ve Albus, oyun boyunca çok iyi anlaşıyor gibi durmasalar da Harry ve ortanca oğlunun aslında ortak çok fazla noktası var-özellikle de ikisinin de gönülsüz bir şekilde kahraman olmak zorunda kalmaları düşünülünce.
Albus, Hogwarts’a gittiğinde kendisini Slytherin’de bulur, bu bina seçilmekten en korktuğu binadır. Bu andan sonra, Hogwarts yolcuğuna kendinden şüphesinin gölgesi düşer ve bu da tüm sihir yeteceğini etkiler.
Albus’un iki kardeşi daha vardır: abisi haylaz James Potter Jr. ve kız kardeşi, Lily Potter Jr., ki iki kardeşi de Gryffindor’a seçilmiştir.
Tıpkı annesi gibi, Rose Granger-Weasley de Hermione’deki zarafet, nüktedanlık ve kıvrak zekanın vücut bulmuş hali gibidir. Ayrıca Ron’un haylaz yanından da biraz almıştır ve Hogwarts’a tam bir özgüvenle giriş yapmıştır.
Gryffindor’a seçilmesinin ardından Rose, hemen hemen her konuda iyi olduğunu göstermiştir, Hermione’nin aksine Quidditch’e de yatkınlık göstermiş ve Kovalayıcı olarak bina takımına seçilmiştir.
Albus ile çocukluk arkadaşı olmasına ve aynı dönemde Hogwarts’a başlamalarına rağmen, Hogwarts’ın ilk yıllarında farklı yönlere savrulmuşlardır ve ayrı binalarda olmak da bu duruma iyi yönde katkı sağlamamıştır.
Scorpius, Astoria Greengrass ve Draco Malfoy’un tek çocuğudur, Draco Malfoy’un aksine, Scoripus babasından oldukça farklıdır. Açık renk saçları gibi fiziksel benzerlikleri bir tarafa, Scorpius babasının onun yaşında olduğu dönemler sahip olmadığı empatiyi hemen gösterebilmiştir. Hogwarts’a Albus Potter ile aynı zamanda başlamıştır ve Hogwarts Ekspres’inde benzersiz bir arkadaşlık sergilemiştir. İkilinin aynı binaya, Slytherin’e seçilmesiyle de bu dostluk pekişmiştir.
Draco’nun aksine, Scoripus, Slytherinsel kararlılığını derslerine ve kitap kurdu olmaya yönlendirmiştir. Aynı zamanda kendisinin de itiraf ettiği üzere bir inektir ve tatlılara bayılır. Scorpius oyunda acı bir şekilde annesini kaybeder ve yürek yakan bir konuşmayla onun yasını tutar.
Albus gibi sinirli ve ani tepki gösteren yapısına rağmen, Hogwarts yolculuğunun başındaki bu genç öğrenci, Lord Voldemort’un oğlu olduğuna yönelik dedikodularla savaşmak zorunda kalmasına rağmen, Albus ile maceraları devam ettikçe daha kendine güven duymaya başlamaktadır.
Delphi, ilk olarak, St Oswald’ın Yaşlı Cadılar ve Büyücüler Evi’nde çalışan gözü pek, renkli saçlı yardımcı olarak çıkar ve tüm çabasını oğlu Cedric’i kaybetmiş olan “Amcası” Amos Diggory’e odaklamış görünmektedir. Ancak hiçbir şey göründüğü gibi olmayacaktır.
Hogwarts gibi herhangi bir büyü okuluna gitmediği halde, Delphi, zeki ve oldukça yetenekli bir kızdır ve Kara büyüye meyli vardır. Ölümün simgesi olan yas tutan, sihirli Kahin kuşuna dair bir dövmesi vardır.
Albus Dumbledore’un yeni bir karakter olmadığının son derece farkındayız! Ancak Hogwarts’ta asılan portresi, kendi içerisinde tamamıyla bir karakter gibi hissettirdiğinden onu bu listeye dahil etmeden yapamadık.
Bütün merhum Hogwarts müdür ve müdireleri sihirli portrelerinde oturup çok sevdikleri kaleye sonsuza kadar duvarlardan bakarlar. Hatta zaman zaman yeni müdür ve müdirelere bilgece tavsiyelerde de bulundukları olur, tabi Phineas Nigellus hariç. Ancak, Albus’un portresinin de Harry’ye kibarca söylediği üzere, aslında hepsi “boya ve hatıralar”dan ibaretler, yine de özneleri olan kişilerin bir zamanlar sahip oldukları bilgeliğe ve sezgilere sahipler. Görünüşe göre de kişiler resimleriyle ne kadar çok vakit geçirirlerse, resimleri de o kadar karakterli oluyor. Bu bilgiden hareketle Albus Dumbledore’un oldukça zaman harcadığını tahmin edebiliriz.
Harry, Ron ve Hermione’nin çocukları dışında, oyunda bazı yeni Hogwarts öğrencileriyle de tanışıyoruz.
Yanni Albus ile aynı sınıfta genç bir Gryffindor, diğer bir çok Hogwarts öğrencisi gibi, Albus okula başladığında ona bön bön bakmadan duramıyor. Onun “saçlarının aynı babasınınki gibi” olmasına yönelik yorumda bulunması ile dedikoduların bir parçası gibi görünmektedir. Rose Granger-Weasley ile takılır ve ilk uçma dersinde uçma konusunda yetenekli olduğu görülür.
Craig’in durumu biraz trajik. Okul kurallarına o kadar bağlı ki (Harry’i gece yarısı okul yatakhanesine zorla girme konusunda eleştirdiğini görüyoruz), Slytherin binasının öğrencileri ona “iyi çocuk” adını takmış, ancak oyunda da duygusuz bir şekilde katlediliyor. Kim tarafından olduğunu söylemeyeceğiz.
Karl, Slytherin’den akranları yaşta bir öğrenci ve Polly Chapman ile arkadaş-hatta bir anlığına arkadaştan da öte. Albus’un büyü konusunda kendine olan güvensizliği nedeniyle gaddar bir şekilde ona “Slytherin Koftisi” adını takıyor, karanlık yöne doğru bir eğilimi olduğunu sezdiriyor ve görünüşe göre Albus ve Scoripus hakkındaki dedikodu ve söylentilerden de keyif alıyor gibi.
Polly bilgili ve sezgisi yüksek bir Slytherin öğrencisi, o da aynı şekilde Albus’un sınıf arkadaşı. Albus gibi, o da Slytherin’de ve Albus okula başladığında yapılan dedikodulara katılıyor. Görünüşe göre espri anlayışında dili biraz sivri, Albus hakkında “o merdivenlerden çıkarken portreler bile başka yönlere bakıyor” demiştir.
Bir noktada, Scorpius Malfoy’un ondan hoşlanıyor gibi göründüğü bir an olmuştur, ancak bu an da kısa sürmektedir.
Peki siz yeni Lanetli Çocuk ile birlikte en çok hangi yeni karakteri sevdiniz? Yorumlarda buluşalım!
Kaynak: Wizarding World
Yorumlara bak
Buranın asagısı spoilerlı
Neden craigi öldüenin delphi olduğunu söylemidinizki voldinin kızı
Lanetli Çocuk'ta sevmediğim çok şey vardı. Ama bunun en başında Teddy Lupin'in olmamasıydı. Potter ailesine bu kadar yakın bir karakterin -üstelik Remus Lupin gibi çok önemli bir karakterin oğlunun- yok sayılması hoş değildi. Teddy'yi çok merak edenlerdenim.
Neden lily luna yok
sanırım scorpius malfoy en sevdiğim karakter oldu...