J.K. Rowling’in attığı tüm Tweetler, yazdığı en küçük şeyler şu sıralar Fantastik Canavalar ile tekrar heyecan içerisindeki hayranlarının arasında bomba etkisi yaratıyor. Geçtiğimiz günlerde Fantastik Canavarlar kahramanlarının okul binalarını açıklayan Rowling’in tweetleri üzerine Leaky Cauldron sitesi editörleri karakterlere tekrar bakmak istemiş. Sizin için hazırladığımız bu yazı için hazırsanız, seçmen şapka gelsin!
Dikkat! Spoiler Yolda!
Aradan geçen yıllar, Harry Potter hayranlarının içlerindeki ateşi söndürmediği gibi Rowling’in yarattığı evrene olan bağlılıklarında da en ufak bir azalmaya sebep olmadı ve hayranlar ilk günkü merakları ile Rowling’in yarattığı karakterler ve onların geçmişleri hakkındaki en ufak bilgi kırıntısını bile hala öğrenmek istiyorlar. Son zamanlarda konuşulan konunun esin kaynağı ise Rowling’in attığı Tweetlerden biri.
Rowling, Fantastik Canavarlar ile tanıştığımız kahramanların, büyücülük dünyasına adım attıkları okul binaları aslına bakacak olursanız iki Tweet’te bizlere bildirdi. Tweetlere göre; Tina Thunderbird iken kız kardeşi Queenie Pukwudgie binasının öğrencisi. No-Maj olan Jakob ise, eğer büyücü olsaydı Wampus binasında olurdu.
Bu Tweetler, hayranlar arasında inanılmaz bir hız ile yayıldı ve herkesin yorumlarını paylaştığı Tweetler, kaçınılmaz olarak da onları takip eden soru işaretleri bir anda karşımızda beliriverdi. Doğruyu söylemek gerekirse, Rowling’den gelecek en küçük ve özet bilgilerden tutun da sayfalarca sürecek Tweetlere kadar her şeye kapımız açık çünkü onun bütün sözcükleri efsunlu! Karakterler hakkında araştırıp onları kendi anlayışımızla kavramamız için Rowling bu konuyu detaylandırmak zorunda da değil.
Thunderbird’ler maceracı ve ruhların çağrılarına kulak verip, onları izleyen karakterlerdir. Tina çok kuralcı olabilir ancak konu işi ya da başka bir şey olduğunda da risk almaktan geri kalmıyor. (Yaşına göre, en yetenekli cadı olarak bilinen diğer kadın karakterlerden farklı değil.) Yaptığı aslında yasaklanmış olsa da, İkinci Salemci grubunu gölge gibi takip etmesi, biraz cesareti biraz da içinden gelen dürtü sebebiyle. Tina’ya göre; görev yapılmalı, tehdit belirlenmeli. Ayrıca, filmde sonradan öğrendiğimiz kadarıyla, Tina, Credence Barebone’u da korumaya çalışıyordu. Tüm dikkatleri kendi üstüne ve MACUSA’nın varlığına çekme riskine rağmen, Tina görevini yapmaya bir şekilde devam ediyordu.
Yine aynı Tina, Newt, Queenie ve Jacob’ı, neredeyse birçoğunu takip ettiği ya da tutukladığı problemli büyücü tiplerin takıldığı bir Jazz bar’a götürüyordu. Böyle bir ziyaretin sonuçlarını iki kez düşünmeden, içinden gelen bir dürtü ile yapan Tina, hem kendi güvenliklerini hem işindeki kredibilitesini tehlikeye atarak yaparken, büyücü dünyasının ifşa olmasını engellemek için Newt’İn elinden kaçan bir canavarın bulunmasını da umut ediyordu.
Çevresinden çoğu zaman kabul görmeyen özgür ruhunu korumak ve saklamak için Tina kendine ince bir kat çekmiş. Ancak Newt’e ısınmaya başladığı zaman, Newt’un canavarlara karşı olan ilgisini, şefkatini ve arkadaşlarına olan bağlılığını gördükten sonra Queenie’nin neden Tina için “fedakÂr” dediğini anlıyoruz. Tina’nın güveni bir kere kazanıldığı zaman, sevdikleri için her şeyi yapabilir.
Tina’nın Newt’un dünyasına derece uygun olduğunu görürken, ikisinin kaderinin birleştiğini ve bunun harika bir gelişme olduğunu da düşünüyoruz. Film ilerlerken, Tina’nın Newt’e karşı olan sevgisinin arttığını gördüğümüz için, gelecek maceralarda onun Newt’e katılacağını ve araştırma ekibinden edindiği tecrübe ile Newt’e yardımcı olacağını biliyoruz. (Şimdilik yapmamız gereken sabırlı olmak ve Rowling’in tüm detaylarını ortaya dökmesini beklemek.)
Gruptaki Pukwudgie ise Queenie. Şifacıların ve merhametlilerin evi. Rowling, Ilvermony ve Hogwarts arasında doğrudan bir yapısal benzerlik olmadığını söylese bile Pukwudgies ve Hufflepuff arasında benzerlikler var; hayvan sevgileri, sadık ve doğrucu olmaları, dürüstlükleri ve merhametleri. Queenie ve Newt arasındaki özel bağ çok da garip değil. ( Platonik tabi ki ) Queenie’nin doğuştan gelen merhameti ve empati kabiliyeti yüksek yüreği onun Zihnefend yeteneğini yükselten şeyler. Kanıt olarak, Leta Lestrange ile olan ilişkilerinden dolayı Newt’un tüm acılarını anlaması kolayca gösterilebilir.
Aydınlık yüreği, melek gibi parlayan çehresi ve meraklı ruhu, onu çevresindekilere karşı açık ve zarif olmasını sağlıyor, özellikle de Jacob’a karşı. Diğerlerinin dışlayacağı ( hatta hafızasını sileceği ) yerde, onun bir No-Maj olması Queenie için hiç önemli değildi. Aksine, Queenie, güzelliği, şefkati ve doğuştan gelen yetenekleri ile, Jacob’ı evlerinde son derece sıcak karşılamış, harika bir akşam yemeği hazırlamış ve onunla samimi bir sohbete dalmıştı.
Jacob, başı başına ilginç bir karakter. Kanında bir damla büyü olmasa da Rowling tarafından ortaya koyduğu kalite ile yine de bir binaya seçildi. O bir Wampus. Tüm yüreği ile savaşçı. Son derece makul. (Rowling’den şüphelenecek değiliz ya!) Jacob’un hamur işlerini ne kadar sevdiğini ve ev yapımı güzel yemekleri ne kadar takdir ettiğine bir bakın. Tüm bunlar onu büyükannesi ile anılarına geri götürüyor. Tutkusu ve gelecek için umudu. Onun ve çevresindekilerin tanımlamaz hayatlarına biraz neşe getirmenin bir yolu. Jacob’a baktığınız zaman, kendi yolunda giden ve sevdiği şeyleri yapmaktan hoşlanan – çok ciddiye alınmasa da – ayağı en çok yere basan karakter.
Evet, içindeki savaşçı demiştik. Cesaret. Büyücülerin arasına bir şekilde yeni katılmış olsa bile olayların tam ortasında kendine yer bulabiliyor. (Bir şekilde yolda sıkışmış olsa da.) Çok bir risk aldığından ya da Tina gibi maceracı olduğundan bahsetmesek bile; Jacob durumu anlar, olduğu gibi kabul eder ve önünde uzanan yola devam eder. Cesaretin özü işte budur; korkmuş olsanız bile, hislerinizi bastırarak yolunuza devam edersiniz. Newt ile yaşadığı tüm çılgınlıklara korkusuzca ve elinden geldiği kadarıyla eşlik ediyordu. Newt sayesinde canavarlara karşı çok ilgili. Bir Erumpent’ten kaçabiliyor ve Queenie Grindel-Graves ile karşılaşıldığı, Obscurus’un ortaya çıktığı o anlarda kendini tehlikeye atmamasını istediği zaman, artık onlardan biri olduğunu söylüyor.
Tekrar hikayeye bakmak ve Rowling’in tüm bu karakterleri nasıl işlediğini görmek gerçekten heyecan vericiydi. İlerleyen zamanlarda, karakterleri daha oturmuş olarak ve Tina’yı ruhani bir savunmacı, Queenie’yi tutkulu bir yardımcı ve Jacob’ı çabuk ve adanmış bir koruyucu olarak görebiliriz.
Evet, Ilvermony’den mezun, hatta Newt’e dünyadaki en iyi okulun Ilvermony olduğunu söyleyecek kadar kendine güvenen, Fantastik Canavarlar ile tanıdığımız iki cadıya ve bir “No-Maj”e kısaca tekrar baktık. Peki, siz onları bir binaya yerleştirmek isteseydiniz, kararınız Rowling ile aynı mı olurdu? Yoksa başka kriterleri ve başka yeteneklerini mi değerlendirmeye alırdınız? Bizimle paylaşın!
Yorumlara bak
Hogwartsta olsaydılar Queenie Ravenclaw Jacob Gryffindor Tina Hufflepuff olurdu gibime gelmişti okumadan önce.
Quennie -Hufflepuff
Tina - Ravenclaw
No-maj - Ravenclaw
Newt Scamander - Pukwudgie