Lily Potter, biz Harry ile maceralara atılmadan çok önce maalesef aramızdan ayrılmıştı ancak hiç bu kadar hayatta olmamıştı. Hadi gelin onun hakkında Pottermore’da yer alan bu yazıya hep birlikte göz atalım!
Yazının geri kalanı spoiler içerir.
Şimdi hep birlikte Lily’nin bir kardeş, bir arkadaş ve bir anne olarak rolünü inceleyerek aslında bir kahraman olarak daha çok övgüyü hak edişini görelim.
Lily’nin isminin Harry Potter ve Felsefe Taşı’nda ilk kez geçtiği andan beri, Dumbledore, Profesör McGonagall ve Hagrid’in söylediklerine göre onun ölümünün felaket derecesinde kötü bir olay olduğunu anlıyoruz. Peki ama Lily Potter kimdi?
Lily ve James Potter’ın ölümleri ve çocukları Harry’yi yalnız bırakmaları oldukça acı bir trajediydi. Bu trajediden arda kalan soru ise küçük Harry’nin Godric’s Hollow’daki o evden nasıl sağ olarak çıktığıydı. Dumbledore bu sorunun yanıtı için, “Asla öğrenemeyebiliriz,” diyor ancak hepimiz öğrendik tabii. Lily Potter henüz bir bebek olan oğlu Harry’nin hayatını kurtarmak için kendi hayatını feda etmiştir ve onun bu büyük fedakarlığı hikaye boyunca önemini koruyor.
Lily’nin hikayesi genç bir Muggle kökenli cadı olarak ilk başlarda Harry’nin hikayesinden çok da farklı değildi. İkisi de hayatlarının erken yıllarında aynı kişi tarafından kıskançlık ve yargılanmaya maruz kaldılar, Petunia.
“-Sen benim, bir- bir ucube olmak istediğimi mi sanıyorsun?”
Petunia sonunda kendini ondan kurtarmayı başardığında, Lily‘nin gözleri yaşlarla doldu. “Ben bir ucube değilim,” dedi Lily. “Bu söylediğin korkunç bir şey.”
“Sonunda olacağın o,” dedi Petunia büyük bir iştahla. “Ucubeler için özel bir okul. Sen ve şu Snape denilen çocuk… tuhafsınız, siz ikiniz böylesiniz işte. Sizin normal insanlardan ayrılmanız iyi bir şey. Bizim güvenliğimiz için.”
– Harry Potter ve Ölüm Yadigarları
Lily kesinlikle bencil olmayan, iyi kalpli ve sadık bir karakter. Petunia ise yalnızca eşine ve oğluna sadık, ancak ailesinin geri kalanına karşı da böyle olduğu söylenemez.
9-10 yaşlarında iken Severus Snape için Lily Evans (Potter)’dan daha büyük bir etki yoktu. Snape’in Lily’ye karşı beslediği karşılıksız aşk, arkadaşlıklarının bıraktığı etki, Lily’nin evliliği ve Voldemort tarafından öldürülmesi seride Snape açısından en önemli anlardı.
Çok uzun zaman boyunca Snape’in kötü biri olduğunu ve onun düşmanımız olduğunu düşünmüştük. Ancak Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı kitabının Snape’in En Kötü Anısı bölümünde James Potter’ın bizzat Lily Potter tarafından bir kabadayı ve ukala olarak tanımlandığını görüyoruz ve ilk kez bu bölümde Snape ve Lily’nin arkadaşlığından haberimiz oluyor. Snape her ne kadar Lily’nin yardımına uygun ve kibar bir şekilde karşılık vermeyip ona Bulanık diyerek Lily ile arkadaşlığının sonunu getirse de Lily’nin arkadaşları ve inandıkları adına başkaldırabilen biri olduğunu görüyoruz. Ayrıca Harry Potter ve Ölüm Yadigarları’ndaki Prensin Hikayesi bölümünde de gerçek Snape’i ile Lily hakkında daha çok şeyi görme şansı yakalamıştık ve ‘tuhaf’ arkadaşlarına rağmen Severus’a karşı gelmeye çekinmeyen ve Karanlık Sanatlara tamamen karşı bir Lily’yi tanıdık.
“Artık çok geç. Seni yıllardır defalarca bağışladım. Arkadaşlarımın hiçbiri seninle konuşmama anlam bile vermiyor. Senle ve senin şu değerli küçük Ölüm Yiyen arkadaşlarınla- görüyorsun ya, bunu kendin bile inkâr etmiyorsun! Kendinin de ne olmaya doğru gittiğini inkar etmiyorsun! Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen’e katılmak için sabırsızlanıyorsun, değil mi?”
Snape, ağzını açtı ancak hiçbir şey demeden kapattı.
“Artık daha fazla rol yapamam. Sen yolunu seçtin, ben de kendiminkini.”
– Harry Potter ve Ölüm Yadigarları
Lily asla eski en iyi arkadaşında bıraktığı etkinin boyutunu bilemeyecekti. Severus’un nasıl tıpkı kendisi gibi Harry’yi korumak için hayatını feda ettiğini öğrenemeyecekti.
“Harry olmaz, lütfen hayır, beni al, onun yerine beni öldür –”
“Bu son uyarım –”
“Harry olmaz! Lütfen… merhamet… merhamet…
Harry’yi bırak! Harry’yi bırak! Lütfen – ne istersen yaparım –“
– Harry Potter ve Felsefe Taşı
Lily Potter’ın kişiliğini oğlu Harry için yaptığı fedakârlıktan daha iyi anlatan bir şey bulamazsınız. Bu denli cesaret ve özveri dolu bir hareketi henüz yetişkin sayılabilecek bir yaşta yapmak zorunda oluşu oldukça hüzünlü. Lily’nin hayatını ancak fotoğraflardan ve anılardan parçalar birleştirerek anlamak zorundayız ancak Harry’nin onu Kelid Aynası’nda ilk gördüğü anda bile içindeki sevginin ne denli güçlü olduğu belli oluyor.
“Koyu kızıl saçları vardı, gözleri ise- gözleri tıpkı benim gözlerime benziyor, diye düşündü Harry, aynaya biraz daha yaklaştı. Yemyeşil – biçim aynı… Kadının ağladığını fark etti; gülümsüyordu, ama aynı anda da ağlıyordu.”
– Harry Potter ve Felsefe Taşı
Tüm hikaye boyunca Harry’nin acısıyla empati kurmak oldukça kolay oluyor. Nasıl hissettiğini neredeyse tam olarak anlıyoruz. Her tatilde, her doğum gününde, her başarısında, her tehlikede olduğu anda ve özellikle birisi annesinin gözlerine sahip olduğunu her söylediğinde, Harry’nin acısını hissediyoruz. Bu yüzden Lily geçmişten gelen bir hayaletten çok daha fazlası.
Dumbledore’un Ölüm Yadigarları’nda da dediği gibi Harry görünüş olarak babasına benzese de kişiliği annesine daha çok benziyor.
Ve tabii bir de mektup var.
Ölüm Yadigarları’nda karşımıza çıkan Lily’nin Sirius’a yazdığı mektup adeta bir hediye gibiydi. Bu mektup ilk defa bizzat Lily’nin ağzından duyduğumuz (okuduğumuz) ilk andı. Harry’den ne kadar büyük bir heyecan ve neşeyle bahsediyordu. Oyuncak süpürgesiyle uçan küçük Harry’nin doğum gününden, geleceğinden ve olası Quidditch kariyerinden bahsedişi o kadar normal ve güzeldi ki. Gözlerimizin doluşunu zor engellediğimiz bir andı. Oldukça normal görünmesine rağmen aslında hiç de normal olmayan bir anıydı bu tıpkı bu cümlede belirtildiği gibi:
“Kılçık (Kılkuyruk) da geçen hafta sonu buradaydı. Biraz üzgün göründüğünü düşündüm…”
İşte bu cümleyi okurken hepimiz Kılkuyruk’un ihanetinden dolayı nefretle dolduk.
Ölüm Yadigarları’nın sonuna doğru Harry’nin kaybettiği sevdikleri Diriltme Taşı sayesinde kısa bir süreliğine geri geliyorlar. Lily oğluna sözde ölüm yolunda rehberlik ediyor ve bu ikilinin ilişkisi için de bir son oluyor.
Sonucunu bilmediği tehlikelerle yüzleşecek derecede cesur olan Harry Potter tam anlamıyla annesinin oğlu ve ikisi de gerçek birer kahraman.
Sizler Lily Potter hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızla katkıda bulunmayı unutmayın!
Yorumlara bak
Bence Lily Potter tam bir kahraman. Serideki en cesur karakterlerden biri ve onun gibi bir cadı belki de elli yılda bir gelir. Bu arada Godrics Hallow daki Lily ve James in evinde bulunan tabeladan da bahsedilmeliydi bence.
Lily harika bı anne
Lily kesinlikle harika ve Hermioneye aşırı benziyor