Pottermore‘dan yeni bir yazıyla karşınızdayız. Harry Potter evrenindeki en iyi ve en kötü mesleklerin değerlendirildiği yeni listemize hoş geldiniz. Yorum kısmında size göre en iyi ve en kötü olan meslekleri tartışmaya bekliyoruz!
Bu belki de en iyi mi yoksa en kötü mü şeklinde bir tartışma oluşturabilir- ancak Harry ve akranlarını görünüşe göre Seherbazlık’ı büyücülük dünyasının en havalı işi olarak düşünüyor.
Anlayabiliriz, cidden. Bir Seherbaz olmak soylu bir meslekmiş gibi geliyor kulağa, sonuçta karanlık sanatlar hakkında derin ve pervasız bilgilere sahip olmayı ve büyücü toplumuna olabilecek en cesur şekilde hizmet etmeyi içeriyor. Kendine has Seherbaz’ımız Tonks serideki en havalı karakterlerden biriydi- Seherbaz’ların olayı da bu zaten, oldukça havalı görünmek. Değil mi?
Her neyse, Deli-Göz Moody’ye baktığımızda eksik gözü ve Seherbazlıkla geçen yılların getirisi olarak paranoyak davranışlar sergileyen çetin ceviz ve savaş mağduru birini görüyoruz ve böylece bazılarımız biraz daha sıradan şeyleri yapmaya meylediyor… Pıtırkurt’ları beslemek gibi.
Yine söyleyelim, belki de bir kâhinin muhteşem bir yetenek ve mesleğe sahip olduğu konusunda bize karşı çıkabilirsin- sonuçta geleceği görmek ve kehanette bulunmak için verilen nadir bir yetenek bu! Ama aynı zamanda pek çok sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Bildiğimiz en meşhur kehanetlerden birini ele alalım:
Sybill Trelawney’nin Lord Voldemort’un Harry Potter’ın yaşaması karşısında sonsuza dek yenileceğine dair öngörüsü (ki bu kehaneti Snape duyup Voldemort’a yetiştirmişti)- Harry’nin anne babasını Voldemort için bir ölüm hedefi haline getirmişti, sırf Trelawney’nin kehanetini değiştirmek için.
Voldemort kehaneti farklı yorumlamıştı, Harry yerine Neville’ı da hedef alıp onun hayatını kökünden değiştirebilirdi.
Trelawney’nin “gerçek” öngörüleri (gerçek diyoruz çünkü çoğu zaman ciddi kehanetlerde bulunmak yerine havalarda uçuyordu) belli ki ona kendi rızası olmadan malum oluyordu, bu da demektir ki kimin duyacağını yahut ne gibi bir zarara sebep olacağını kestiremiyordu. Trelawney’nin kendisi bile kahinliğin negatif yanlarından bahsedip her zaman korku ve sıkıntı içinde olduklarını söylemişti. Nedenini anlayabiliyoruz- kâhinin öngörüleri onları duyanlar üzerinde muazzam bir yük oluyor, gerçekleşmeseler dahi.
Muggle’ların Zoolog’larına karşılık büyücü ve cadılarda da aynısının sihirli versiyonu var- ki en bilindik tabiriyle buna Newt Scamander olmak diyoruz. İsimden de anlaşılacağı üzere Büyüzoolog’lar sihirli yaratıklarla ilgilenip onların çeşitli davranış ve tabiatlarını eğitmekle görevliler. Newt nadir örnekleri bulmak için dünyayı gezecek kadar tutkulu biriydi ve o yaratıklar için sihirle genişletilmiş bavulunda güvenle yaşayabilecekleri bir habitat oluşturmuştu. Bazı fantastik canavarlar diğerlerine nazaran çok daha tehlikeli olsalar bile (Kelpi’leri beslemek hiç de kolay görünmüyor mesela) Burnuk’lar yahut Kabuluk’larla tüm gün takılmak kulağa çok tatlı geliyor.
Burada aklına direkt Argus Filch gelmeli. Sırf Hogwarts’taki en zor işlerden birini yaptığı için değil, (kuralsız öğrencilerin arkasını toplamak, büyülü objelere el koymak ve birkaç saatliğine okuldan tüymek isteyenleri yakalamak gibi) tüm bunları sihir yardımı olmaksızın yapmak zorundaydı. Bir Kofti olarak Filch büyü yapamıyordu ancak yine de ikide bir Peeves tarafından takip edilmenin zevkinden de geri kalmıyordu. İster cadı ol ister büyücü, bir Hogwarts hademesi olmak bir sürü iğrenç ağır işin olması demekti ve bu da kalenin keyif kaçıran sakini olmana sebep oluyordu. Evet, Filch bazen gereksiz derecede zalim olabiliyor ancak biz onu biraz olsun anlıyoruz. En azından kendisine eşlik eden Mrs Norris vardı- ve görünüşe göre kütüphane sorumlusu Madem Pince’le kanka olmak da bayağı rahatlatıcıydı…
Hogwarts’ta profesör olmak sayısız menfaati de beraberinde getiriyor: “evim” diyebileceğin muazzam bir kale, aynı görüşte olduğun diğer öğretmenlerle bir arada olmanın verdiği mesleki şevk ve umut vaat eden cadı ve büyücüleri keşfetmek için her gün ele geçen fırsatlar.
Hogwarts’ta profesör olmanın tamamen eğlenceden ibaret olduğunu söylemek yanlış olur (Hogwarts Savaşı esnasında öğretmenler okullarını karanlık güçlerden korumak için askerlere dönüşmüşlerdi) ancak sonu gelmez Büyük Salon ziyafetlerini, sihirli öğrencileri eğitmeyi ve Hogwarts’ın mucizevi yönlerine sürekli şahit olmayı düşündüğümüzde bu meslek kulağa bayağı özel geliyor.
Eğer Hagrid yahut Charlie Weasley değilsen, kim gerçekten ister ki tüm gün ejderhalarla takılmayı? Her şeyden önce inanılmaz tehlikeliler, seni ateşe verme ihtimalleri çok yüksek ve çok… devasalar.
Charlie Weasley mesleği gereği sık sık iç karartıcı yanıklara sahip olurdu. Evet, evet, ejderhalar kağıt üstünde (ya da parşömen, eğer öyle demek istersen) muhteşem ve korkunç güzellikte görünebilirler ama bir kez daha söyleyelim, biz bir Pıtırkurt’u her zaman bir Macar Boynuzkuyruk’a tercih ederdik.
Sanatçılığın kendine has bir dalı asa yapımcılarının kanında var: Her asa ona sahip olan cadı yahut büyücüye göre eşsizdir ve her asa, yapımcısı tarafından inanılmaz bir titizlikle üretilmiştir. Tüm asa yapımcılarının kendilerine özgü bir tarzı vardır- Ollivander asalarının özünde anka kuşu tüyü, ejderha yüreği veya tek boynuzlu at kılı kullanırken diğer asa yapımcıları değişik özlerde farklı tarzları denerler. Örneğin Amerikalı asa yapımcısı Johannes Jonker asalarında sedef ve Wampus Kedisi’nin tüyünü kullanırken, New Orleans’ın en meşhur asacısı Violetta Beauvais’ isimli zanaatkarın asaları iddialara göre kara büyülere daha yatkındı. Garrick Ollivander en iyi tanıdığımız asa yapımcısı ve kendisi eskiden beri süregelen aile mesleğini bitmeyen ilgi ve merakıyla güçlendirmişti. Yeni bir cadı veya büyücüyü ilk defa asalarını almak için asa yapımcısına götürmek onların meslek hayatlarındaki gurur verici anılardan biri olmalı.
Cisimlenme artık adı çıkmış derecede öğrenmesi zor bir yetenek ve kesinlikle korkaklara uygun görünmüyor. Bir yerden başka bir yere anında seyahat edebilmek bir cadı veya büyücünün sahip olabileceği en imrenilen büyülü güçlerden biri olarak görülüyor ama hata yapıldığında aynı zamanda kan dondurucu sonuçlara da sebep olabiliyor: Biz buna Septirme diyoruz.
Hogwarts Cisimlenme Eğitmeni (Wilkie Twycross denen biri, adını unuttuysan eğer!) Harry ve yanındakileri eğitirken sanki bu konudaki her şeyi görmüş geçirmiş gibiydi. Görünen o ki bu meslek aynı şeyleri sonsuza kadar tekrarlamayı içeriyor. Twycross mesleğinden yeterince hoşnut dursa bile biz şahsi kanaatimizce ergenlerin kendilerini sakatlayıp durmalarını günlük bazda izleme fikrinden pek hoşlanmadık. Cisimlenme’nin son derece titizlik gerektiren bir şey olduğunu kanıtlayan bir bilgi daha, eğer bariz hatalar yaparsan sınavdan kalırsın (ardında kaşının yarısını bırakmak gibi, Ron tam da bunu yapmıştı) ve geride sana büyük hınç duyan huysuz öğrenciler bırakabilirsin.
Arayıcı, Vurucu, Kovalayıcı yahut Tutucu olman hiç fark etmez, Qudditch’te iyi olmak kulağa her zaman feci imrendirici gelir. Gökyüzüne çıktığında Harry’nin hissettiği haz eşsizdi ve kitapta Quidditch’le ilgili bir bölümü her okuduğumuzda kıskançlıktan dolup taşardık. Gerçek bir maçta oynamak eminiz ki havada uçmaktan bile daha keyiflidir- bu futbolun çok daha farklı bir seviyesi, kesinlikle öyle. Tekrar söyleyelim, Quidditch oyunculuğu dünyadaki en güvenli meslek kesinlikle değil (oyunda 700 adet faul olabiliyor) ancak süpürge üzerindeyken havaya yükselmenin verdiği o coşkulu his eminiz ki asla göz ardı edilemez. Tabii ki eğer bir Bludger darbesi yesek başka türlü düşünürdük…
Peki sizin hayalinizdeki Harry Potter evreni mesleği ne? Bazen Hogwarts Ekspresi’nde şekerleme arabası süren bir cadının yerinde olmayı bile istiyor insan…