Kehanetin Gerçekleşmesinde Voldemort’tan Fazla Emek Veren Adam: Albus Dumbledore!
|Albus Dumbledore… Serinin başında iyi ve saf olduğundan bir an dahi şüphe etmediğimiz, fakat sonlara geldikçe gizli kapaklı işlerinin ortaya dökülmesiyle birlikte seveni kadar hoşlanmayanının da arttığı, fakat ne olursa olsun popülerlik konusunda Harry Potter’dan aşağı kalmayan eksantrik müdürümüz…
Bu yazının amacı onun anısına leke sürmek değil elbette, fakat yine de Hogwarts müdürünün – her ne kadar aslında Gryffindor’lu olsa da- Voldemort’tan daha iyi bir Slytherin olduğunun altını çizmek, bir Slytherin olarak boynumuzun borcudur.
Bildiğimiz gibi Dumbledore, bir Ravenclaw kadar zeki, bir Hufflepuff kadar alçak gönüllü ve kesinlikle bir Gryffindor olarak oldukça cesurdu. Ama aynı zamanda ancak iyi bir Slytherin’linin sahip olabileceği gizliliğe, sinsiliğe ve politik planlara da sahipti. Haydi inceleyelim.
1. Yıl: Ne Demek Profesör Dumbledore Şu An Okulda Değil, Güneşli Günün Keyfini Çıkarın?
Dumbledore tüm seri boyunca birçok kez aslında hiçbir şeyin gözünden kaçmadığını ispat etmiştir. Böyle bir ispat 1. yılda da karşımıza çıkmıştı. Elbette Kelid Aynası vakasından bahsediyoruz. Sizlerin de gayet iyi hatırlayacağı gibi, Harry bir süre için her akşam Kelid Aynası’nı ziyaret etmiş, Dumbledore da ona hiç fark ettirmeden bir köşeden onu izlemişti. Ve bir gece, Harry’ye daha fazla gelmemesini öğütlemek için kendini gösterme gereği duymuştu.
Şimdi, kabul edelim, çılgın maceralar konusunda henüz bir Çaylak olarak Harry’nin en çok göze battığı yıldı 1. yıl. Hepimiz yine bir anda silinen 150 puan vakasını hatırlarız! Şimdi okul kuytularında gizlenerek öğrencilerini – tabi özellikle Harry’yi- yakın takibe alabilen Dumbledore’un Harry, Ron ve Hermione’nin neyin peşinde olduklarını anlamadığını düşünecek kadar naif değilizdir sanırım? Bu durumla ilgili onlarla görüşebilir, dahası öğretmenleri, bilhassa Profesör Snape ve Profesör McGonagall’ı bu konuda uyarabilirdi. Kim bilir belki de uyarmıştı ve aynı zamanda karışılmamasını da tembih etmişti. Böylece Harry, Ron ve Hermione keşfettikleri şey için yardım bulamadılar, üstüne üstlük korunmadılar da.
2. Yıl: Ah Fawkes! Sen Ne Büyülü Bir Yaratıksın! Hey, Bir Dakika, Beşinci Kitapta Fawkes Dumbledore’u mu Cisimledi?
Gelelim ikinci yıla. Yine tüm yıl boyunca Bay Dehşet Zeki Dumbledore Harry’nin Voldemort’a karşı yürütmekte olduğu plan ve projeleri bir türlü “göremiyor”. Üstüne üstlük Harry, Varis Genç Voldemort’un anıları ve Basilisk’le karşı karşıya kaldığında elinden bir şey de gelmiyor. Fawkes ve seçmen şapkayı bir nevi yolluyor yalnızca. Tamam, hiçbirimiz ikinci kitabı okurken –BuncaYıllıkMüdürümBirGizliKapıKeşfetmişliğimYok- söyleminden şüphelenmedik. Fakat seri devam ettikçe bir de ne görelim, 5. kitapta Dumbledore gözlerimizin önünde Fawkes ile cisimlendi! Hey! Bunu ikinci yılda da yapabilirdin!
3. Yıl: Seni Ruh Emicilerden Kurtarmayacağım Ama Düşüp Ölmene De Gönlüm Razı Gelmez
Ve Ruh Emiciler sağ olsun derin depresif yıl: 3. yıl. Bu yıl olan iki şey konumuz için önemli. İlki böyle bir imkân varken, hocaların maç esnasında patronus büyüleriyle sahayı savunmamış olmaları, (hiç bunu düşünmemiştiniz değil mi?) İkincisi ise Harry’ye bir kez daha “kendi kaderinle kendin yüzleşmen çok hoş” ortamı yaratılmış olması. Dumbledore, çağın en büyük büyücüsü, fakat Profesör Lupin’le kafa kafaya verip geçmişi araştırmaktan, haritaya ulaşıp Peter’ı yakalayıp Harry’ye doğum günü için bir vaftiz baba hediye etmekten aciz. Yine bu kadar büyük büyücünün olduğu yerde günü kurtarmak, yetmiyor bir de hipogrif kurtarmak (gözümüzsün Şahgaga!”) Harry ve arkadaşlarına kalıyor. İçler acısı doğrusu.
4. Yıl: İşte Şimdi Her Şey Yerine Oturmaya Başlıyor!
Turnuva, Karkaroff, karanlık işaret falan bir yana tek bir nokta bu senenin Harry için neden bu kadar zor geçtiğini ve Voldemort’un tekrar güçlendiğini anlatacak önemde. Bildiğimiz gibi 6. kitapta Dumbledore, bir süredir Tom Riddle’ı araştırdığından bahsediyor. Tom, öğretmenlik başvurusu için okula geldiğinde Dumbledore’un ona söylediklerinden (hakkında duyduklarımın yarısına bile inanmak istemem Tom), bu araştırmanın daha o zamanlarda başladığını farkına varıyoruz. Yine hepimiz biliyoruz ki Dumbledore, Voldemort ilk güçten düştüğünde bu işin henüz bitmediğini çok iyi biliyordu.
Derken, Dumbledore ağzından şu cümleyi kaçırıyor:
“Frank’in ölümünü gazeteden okudum ve hemen büyücü işi olduğunu anladım. Büyücülerin aksine ben Muggle gazetesi de takip ederim.”
Bir dakika: bahçıvan Frank sıradan bir adamdı ve yaşlıydı. Ölmesi o kadar büyük bir haber değildi. Ulusal gazetede çıkacak bir habere benzemiyor, olsa olsa yerel gazetede ölümüne yer verilmiş olmalı. Dahası, Riddle Malikânesi bildiğimiz gibi son günlerinde oraya hiç uğramayan, sadece Frank’in maaşını ödeyen bir adama ait. Yerliler bunun vergiden kaçmak için olduğunu söylese de çok yüksek ihtimalle bu kişi Dumbledore’du! Çünkü Tom Riddle’ın hayatını mercek altına alan Dumbledore elbette bu evi de göz hapsinde tutardı! Buradan çıkan acı, şok edici gerçek şu: Dumbledore Voldemort’un Riddle Malikânesinde olduğunu biliyordu! Ne yani, Frank’in öldüğünü biliyorsun ama evi hiç kontrol etmedin mi? Saf ve iyi niyetli Gryffindor’lu kardeşlerimizi bu beyanla kandırabilirsin ama bizi asla Dumbledore!
Son Üç Yıl: Ve Kehanet Yerine Oturur
Dumbledore 5. yılda Harry ile yaptığı bir konuşmada kehanetin doğal sürecini çok iyi açıklamıştı, o konuşmanın içeriğini tekrar hatırlayalım: Karanlık Lord bir çocuğu kendi dengi olarak işaretleyecek, dengi olarak işaretlemesi ile o çocuğa kendine karşı duracak gücü verecek -anne-babasının intikamı, çataldili, duyguları eş zamanlı sezebilmesi vs- ve bu Seçilmiş Kişi Voldemort’a karşı gelecek. En nihayetinde biri yaşarken diğeri yaşayamayacak. Son hortkuluğun Harry olduğunu hepimiz hatırlarız. Harry’nin bu durumdan kurtulabilmesi için bizzat Voldemort tarafından öldürülmesi gerekiyordu, ama daha önemlisi buna hazır olması gerekiyordu. Harry’nin buna hazır olabilmesi için bu yükü taşıyabilecek ve yalnızca kendine ait olduğunu kabul edecek kadar çekmiş olması gerekiyordu ve sürecin böyle işlemesi için Dumbledore’un “desteği” gördüğümüz gibi paha biçilemez.
İşte tüm bu sinsi planlar silsilesi ile de görüyoruz ki, Dumbledore tüm seri boyunca çok da hoş gösterilmeyen birçok Slytherin özelliğine, Severus Snape’den bile daha çok sahipti. Severus bile şöyle demişti: “Onu kurbanlık bir domuz gibi yetiştirdin”. Dumbledore’un bu cümleye cevabı ise bir Slytherinliyi bile şaşırtır nitelikte: “Bunca zaman sonra çocuğu önemsediğini söylemeyeceksin herhalde?”
Fakat biz, her ne kadar Voldemort ile ünümüz zedelenmiş olsa da sevgi dolu insanlarız ve Kahramanımız Snape adımıza cevap verecektir: “Always.”
kitaba pek hakim olmayan tatlı su gryffindor’ları için güzel yazı, ama bence bu yazı dediğiniz gibi kesinlikle Albus’u kötü gösterecek bir yazı değil. Albus bilge bir adam ve farkındaysanız seri boyunca Voldemort ve neferleriyle karşılaşmaktan mecbur kalmadığı sürece geri kalmış biri. Bunun sebebi onlardan güçsüz olması mı ? Elbette değil. Ama kehanet, evet kehanet. Kehanet kesinlikle gerçekleşecekti ve Albus kehanete bir nevi kadare karşı bir hareket sağladığında bi şanssızlık sonucu ölüp ölmeyeceğinin garantisi yok. Peki Albus’un desteğinden uzak bir Harry Potter’ın Voldemort’a karşı nasıl bir şansı olabilir ? Albus Dumbledore kehanetin öyle yada böyle olacağını bildiği için Harry’e yapabileceği maximum katkıyı sağlayabilmek adına genellikle Voldemort kaynaklı birebir tehlikelerde olaydan uzak durmaya çalıştı ve Harry’e inandı. Karanlık Lord’un kendine rakip olarak seçtiği çocuktan daha dirayetli biri olabilir miydi? Kısaca Dumbledore bir kumar oynadı ve sonunda onun kartları kazandı. Kendisinin de dediği gibi ne kadar zekiysen yaptığın hataların sonucu da o kadar kötü oluyor. Lumos Maxima!
bu yazıda amaç Dumbledore’u kötü göstermek değildi kesinlikle, amaç iyi bir Slytherin olduğunu göstermekti (=
Kitaba hakim biriyim. Ama bazı konuları derinlemesine düşünmedim açıkçası. Güzel yazı olmuş tebrikler. Azkaban tutsağında patronus büyülerinin etrafta dolaşmaması falan kitabın eksiği diyebiliriz. Veya sırlar odasına fawkes’in Dumbledore ile gelmemesini. Ama sahiden hepsinin arkasında kehanet var. Ve Harry Potter kitaplarını o kadar seviyorum ki hiç böyle düşünmedim. Dumbledore Harry’i göz göre göre tehlikeye attı. Bu uğurda sadece Harry değil başkalarının da incinmesine izin verdi. Ama biliyordu ki eninde sonunda kehanet gerçekleşecek. Aberforth’un dediği gibi ne zaman birilerine değer verse insanlar incindi. Kehaneti daha önce söylemediği için Sirius onun yüzünden öldü. Kendi de dediği gibi büyük adamların yaptığı hatalar da büyük oluyor. Ama sonunu kendinin de bilmediği bu savaş Voldemort’un ölümüyle bitti. Gerçekten JK Rowling’e bir kez daha hayran kaldım şu anda.
Evet arkadaslar haklisiniz ama Dumbledore gercekten nerde ne yapmasini gerektigini cok iyi biliyordu yeri geldi harry i bilerek ve isteyerek yalniz birakti cunku zamani geldiginde harry bu savasta tek basina olcakti nedeni su planin belli bi kismindan sonra harry tek devam edicekti ve bu da planlanmisti. Eger harry nin yanina hawks la gelseydi harry her an onun yardimini beklicek gucsuz kalicakti cunku Snape beni sen oldurmelisin demisti murver asa icin sirf ona sahip olmamasi icin 🙂 expeliamus
Dumbledore, Snape’e Harry’nin zamanı gelince ölmesi gerektiğini söyledi, ona böyle inandırdı ki zamanı gerçekten de geldiğinde, kendi hayatta olamayacağı için, Snape’in durumu Harry’e aktarırken inandırıcı olması gerekiyordu. Dumbledore, Harry herkes için ölmeyi göze alabilirse, annesinin onun için kullandığı, o çok eski olan ”sevgi” büyüsünü, geri kalan herkes için kullanacağını garanti altına aldı. Harry’e ‘ölüm yadigarlarını’ bıraktı ki, son ana gelindiğinde ölümün efendisi olup, bir şekilde ölümden kurtulabilsin diye. Dumbledore kötü biri değil, zaafları olan bir adamdı sadece. Ayrıca her zaman insanın karakterinin şekillenmesinin ‘kendi seçimleri’ olduğu fikrini savunmuştur. Kendisi de bir seçim sonucu doğru yola devam etmİştir mesela. Harry istese mürver asayı kullanamaz mıydı? Bu bir seçimdir. Seçimlerimiz hayatımızın yönünü belirler. Dumbledore elinden geleni yaptı, ama seçim Harry’e aitti her zaman. Dumbledore, Harry’i zamanı gelince ölsün diye değil, zamanı geldiğinde doğru seçimi yapsın diye yetiştirdi.
Benim gözümde saf,kusursuz iyiden daha mükemmel olan dumbledore gibi sinsi,zeki ve planlı olan ‘iyi’dir. Ayrıca kitapta her zor durumda,her delikten dumbledore çıksaydı harry voldemort ile yuzlesecek birikimi de ele edemezdi. Tüm yaşadıkları -dursleylerle kalma zorunluluğundan tutun da üç büyücü kupasında yarışmasına kadar – hepsi onu büyük sona hazırladı. Ki dolaylı olarak bunu sağlayan da dumbledoredur. Kusursuz iyi olmayan iyimiz <3