Harry Potter ve Oğlu Albus Severus’la Röportaj
|Harry Potter ve Lanetli Çocuk tiyatro oyunu bugün itibarıyla sahnelenmeye başlıyor. Harry ve oğlu Albus’u canlandıran oyuncular Jamie Parker ve Sam Clemmett’in J.K. Rowling’in yeni hikâyesine dair sırları Time Out London‘dan Andrzej Lukowski’ye paylaştılar. Bizler de sizin için bu söyleşiyi Türkçeye çevirdik, iyi okumalar!
‘Böyle bir şey soracağınızı biliyordum’ diye mırıldandı Jamie Parker. ‘Cevap vereceğim, fakat henüz bir cevap bulamadım.’
37 yaşındaki oyuncuya sorduğum soru aslında oldukça basit. Harry Potter kimdir? Buna cevap vermede güçlük çekmesinin sebebi tarihteki en popüler kitap serisinin ve en popüler ikinci film serisinin ana karakterini kastetmiyor olmam. Ben onun oynadığı Harry Potter’dan bahsediyorum: iki kısımdan oluşan yeni tiyatro oyunu ‘Harry Potter ve Lanetli Çocuk’un orta yaşlı ana karakteri olan Harry Potter’.
Harry Potter serisinin son kitabı ‘Ölüm Yadigârları’nda gerçekleşenlerden 19 yıl sonra ya da kısa epilogundan (inekler burada kendilerini gösterecektir) hemen sonra meydana gelen sekizinci resmi Potter macerasının, Rowling’e danışarak hareket eden baş oyun yazarı Jack Thorne olup oyun şuanda West End’de sahne almaktadır.
Bu hikâyenin başına merakla beklenen sıfatını eklemek zamanımızın en ikonik kurgusal (Kurgusal mı? Ama bu neden gerçek olmadığı anlamına gelsin ki?^^) hikâyesini tanımlamak için hafif kalır. ‘Lanetli Çocuk’un gelecek yıl mayıs ayı biletlerinin mevcut ayırtma zamanının çoktan dolmuş olduğunun, onun ne kadar popüler olduğunu göstermesi de cabası! Daha açık olmak gerekirse Birleşik Krallık’ta ‘Ölüm Yadigarları’ sadece ilk gününde 2.65 milyon kopya satmıştır, yani sadece bu kişiler ‘Lanetli Çocuk’u 1200 koltuklu Palace Tiyatrosu’na izlemeye gelse, gösteri on yıl için ayırtılmış olurdu.
Hadi be, o kadar mı? (*Ron’un heyecanla karışık o şaşkın sesi*) dedirtecek kadar popüler yani! Arz ve talebin bu basit süreci bazılarının oyunu görmek için çoooook zaman beklemesini zorunlu kılıyor. J.K. Rowling’in (ki kendisinin Twitter’da ona gönülden bağlı 7.5 milyon takipçisi bulunmakta) #KeepTheSecrets (Sırları Tutun) etiketiyle başlattığı oyunun konusu hakkında gerçek bir gizlilik kültü ortaya çıktı. Eh yine de o kadar gizli kalmadı, hikayeyi buradan okuyabilirsiniz.
Tüm bunları dolambaçlı yoldan söylemiş olabilirim. Aslı şudur: Dışarıdan ne kadar temkinli görünse de, tiyatro dünyasında oldukça saygın, nüfuzlu ve çok yönlü bir oyuncunun bu konu hakkında ne söyleyeceğini düşünürkenki çektiği, küçük çaplı bir ruhsal çöküş olabilir.
Durum Palace Tiyarosu’nun oldukça Hogwartsvari bir barında yanımda oturan diğer oyuncu için biraz daha kolay. 22 yaşının aksine daha küçük gösteren Sam Clemmett, Harry’nin oğlu Albus Severus Potter’ı canlandırmakta ve aramıza yeni katıldı. Tüm bu durumdan biraz korkmuş görünüyor ve o da bir şey söyleyemiyor. Fakat en azından onun omuzlarında 21. yüzyıl edebiyatının en ünlü karakterini oynama ağırlığı yok. Öyleyse, Albus Severus Potter kimdir?
‘Ee…’ bir duraksama oluyor, olası bir Rowling atışı yapacak gibi. ‘Kitabın son dört sayfasında [“Ölüm Yadigarları”nın epiloğunda] geçtiği gibi, bugüne kadar oyun hakkında söylenene göre, Albus Hogwarts’a başlayan sessiz, içine kapanık, tedirgin genç bir delikanlı. Kısa biyografisinde de babasının geçmişinin mirası ve onun yüküyle başa çıkmak zorunda olduğu yazıyor.’
‘O sadece elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan sıradan bir adam’
Kitapları okumadıysanız, işte size o dünyadan kısa bir özet: Rowling’in sihir ve dostluğu barındıran yedi hikâyesi, Harry’nin Britanya’nın önde gelen büyücüler için yatılı okulu Hogwarts’da geçen macera dolu öğrenim yıllarıyla karşımıza çıkar. Bu hikâyeler 18 yaşındaki Harry’nin, ailesini öldüren kötü büyücü Lord Voldemort’u yenerek dünyayı kurtarmasıyla son bulur. Tabii, bu arada başka şeyler de meydana gelir. Kitaplar kısa değil, aslına bakarsanız seri ilerledikçe okuyucularıyla birlikte daha uzun ve karmaşık bir hal alırlar. O yüzden ortalama bir Potterhead’in neden bir çocuk değil de seriden hep daha fazlasını merakla bekleyen 25-30 yaşlarında bireyler olmasına şaşmamalı. Bugüne kadar gerçekleşen ise bahsi geçen epilog: Harry en yakın arkadaşları Hermione ve Ron ile bir zamanlar baş düşmanı Draco’nun King’s Cross istasyonunda çocuklarını ilk defa Hogwarts’a gönderirken bir araya gelmelerini anlatır. Rowling’i sahne macerasına ikna eden baş West End yapımcılarından Sonia Friedman ve Rowling’in bize aktardığı kadarıyla ‘Lanetli Çocuk’ hikâyeyi tam bu noktadan devam ettiriyor.
Peki daha fazlasını öğrenebilir miyim, diye soruyorum. Düşünceler içinde çok uzun gelen bir duraksamadan sonra Parker en sonunda orta yaşlı Harry’nin kim olduğuna dair soruma cevap buluyor.
‘Evet, önceki soruna cevap bulmaya çalıştım, Harry önceden hayli ünlü genç bir çocuktu, aynı zamanda Seçilmiş Kişi ve açıkça kutsal biriymiş gibi yayılan Sağ Kalan Çocuk unvanına sahipti. Fakat o asla kahraman olduğunu iddia etmedi ya da öyleymiş gibi davranmadı, hiçbir zaman bu doğduğu olağanüstü şartlara gıpta etmedi. O sadece elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan sıradan bir adam.
Genç yaşında bu olağanüstü süreçten geçmiş biri olarak hikaye 20 yıl ileriye sarıldığında kanımca kırklı yaşlarında pek çok insanın yaşadığı gibi o da geçmişin hesaplarıyla yüzleşecek. Bir sonraki nesil bu sefer kendileri de ebeveyn olarak devreye girdiğinde, kurdukları ilişkilerle iç hesaplaşmalarını hesaba katmak zorundalar. Konusunun Albus ve Harry arasındaki ilişkinin insanlara sunacağımızın büyük bir kısmını oluşturuyor gibi bir şeyi açığa vurmuyoruz. Fakat onun yanı sıra bununla ilgili pek çok şey de dönüyor.’
Samimiyetle söylüyorum ki daha fazla bilgi almaya çalıştım fakat hepsi geri çevrildi. Nasıl olsa senaryonun çok yakında yayımlanacağını ve hiç kimse ‘Hamlet’ hakkında spoiler vermeyi umursamadığını desem de Parker’ın buna da bir cevabı vardı.
Sırıtarak şöyle dedi:
‘Birlikte “Hamlet” ve “Othello” ile Star Wars filmini izlediğim ve ne olacağı konusunda en ufak fikri olmayan birini tanıyorum ve bunun nasıl eğlenceli olduğunu anlatamam. “Lanetli Çocuk”un atmosferini ölene kadar saklayacağım çünkü kimse bir şey bilmiyordu ve böyle de kalmalı. “Sesli nefesler” ifadesini çok nadiren kullandım ve bu oyun yoluyla değildi. Bilginin kullanımı sayesindeydi. Bu da olabildiğince az bilginin açığa çıkması demek yine de keşfin mutluluğu ve o yaşamları ileriye taşımak bunun temelinde yatan şeydir.’
Oyun hakkında başka ne biliyoruz? İki kısımdan oluşuyor ve sıkı bir şekilde son kitapların epik alanından gitmekte; gündüz 1. bölümü gösterime girip akşama da 2. bölümü yayımlanabilir veya iki akşam üst üste sahne alabilir. Rowling Twitter’dan oyunun acıklı olacağını belirtti. Yönetmenliğini John Tiffany yapmakta. Onun daha önce sihir yüklü ‘Gir Kanıma’ ve ‘Sırça Kümes’ gibi yapımları gerçekten özel efektlerle izleyicinin nefesini kesecek bu gösteri için açık bir emsal teşkil etmekte. (‘Kaçınılmaz şekilde, hikâyenin doğasını göz önünde bulundurursak tam tersini düşünmek saflık olurdu,’ diye belirtiyor Parker.) Oyunda ilk ön gösterimden sonra sahneyi terk eden canlı bir baykuş olduğunu biliyoruz. (Parker: ‘Baykuşla yollarımız ayırdık.’) Sahneyi görmedim fakat garip biçimde yüksek ve kötülük çağrıştırıcı müzik duyabiliyordum, tahminime göre elektro-popçu Imogen Heap’in orijinal partisyonuydu.
Parker beni kitapları okumadıysanız veya filmleri izlemediyseniz bile neler olduğunu anlamanın mümkün olduğuna dair temkin ediyor. ‘Ön bilgi olmadan da kolayca anlaşılabilir bir oyun,’ diye devam ediyor. ‘Bu oyunu izlemeniz için yedi kitabı okumanıza gerek yok. Yine de şayet okumuşsanız senaryoda kitaptan pek çok kesit bulabilirsiniz.’
Clemmett bana oyunun perde arkasındaki sürece ilişkin ilginç bilgi sağlıyor. Harry’nin dünyasında her detayın Rowling tarafından söylendiğini varsayanlar var fakat aslında ona gelen isteklerin bir kısmı diğerlerini özgür kılması yönünde.
‘Ben ve Anthony [Boyle Draco’nun gülünç isimli oğlu Scorpius’ı canlandıran oyuncu] Albus ve Scorpius’ın özgeçmişlerini kendimiz hazırladık. Doğumları ve günümüz arasındaki gerçekleşmiş olabilecek belirli bir olayı seçer, o olayın ne olduğuna dair kafa yorar ve parçaları birleştirirdik. İkimiz için oldukça heyecan verici bir yolculuktu. O açıdan boş bir tuvalimizin olması güzeldi.
Böyle kişisel ve devasa başarısı olan bir şey üzerinde bize sıkı bir kontrol verme potansiyeli dikkate alındığında, Joanne [Rowling]’in bunu paylaşma bakımından ne kadar cömert olması beni hep şaşırtmıştır.’
İlk ön gösterimi izleyen (ve ona bayılan) Potter hayranı bir meslektaşım bana birkaç küçük spoiler verdi ve benim onları sorulara döndürme girişimim Parker ve Clemmett’in geri çevirmesiyle sonuçlandı. İkisinin de projeye gönülden inanan ve hayli iyi zaman geçiren oldukça nazik adam olmaları dışında pek önemli bir şey öğrenemedim, fantastikle ilgilenen iki önemli aktörden bahsetmiyorum bile.
Yine de, Harry Potter bundan çok daha fazlası. Bizim çağımızın en büyük hikâyesi ve burada şehrimizde devam etmektedir. Çelişkili olacak ama bu çılgın furyaya karşın aynı zamanda Londra’nın eni iyi tutulan sırlarından bir tanesidir.
harryi değiştirmek de nereden çıktı ? dostum daniel yoksa biz de yokuz .
Haklısın