Harry Potter ve Lanetli Çocuk Kitabını Yorumluyoruz!

lanetli-cocuk-fc

Harry Potter ve Lanetli Çocuk tiyatro gösterisi 30 Temmuz 2016 itibariyle sahnelenmeye başladı. Bir gün sonra da senaryo kitabı satışa çıktı. Ve çıkar çıkmaz da milyonlar sattı. Tabii üzerine çok şey yazıldı çizildi, ilk incelemeler yayınlandı. Nihayetinde çoğumuz kitabı okudu.

Kasım ayında da Türkçe olarak diğer Harry Potter kitaplarında olduğu gibi Sevin Okyay ve Kutlukhan Kutlu çevirisiyle okuyacağız. İşte tam da bu aşamada kitap hakkında FantastikCanavarlar.com ekibi olarak neler düşündüğümüzü kısaca sizlere aktaralım istedik!

Bakalım ekip üyelerimiz kitap hakkında neler düşünüyorlar? Tabii uyarmakta yarar var, eğer kitabı daha okumadıysanız, yorumlarda az da olsa spoiler bulabilirsiniz. Bizden uyarması!

Beyza Taşdelen

Üzülerek söylüyorum ama Lanetli Çocuk senaryosu benim için gerçek bir hayal kırıklığı oldu. Oysa ki bundan bir iki sene öncesine kadar Harry Potter dünyasını artık rafa kaldırdığını düşündüğümüz Rowling, böyle bir projenin hem de tiyatro oyunu olarak gerçekleşeceğini duyurduğunda beklentilerimizi epeyce yükseltmişti. Fakat senaryo hakkında bilgi edinmeye başladığımız ilk andan itibaren aklımda beliren düşünce bu oyunun Rowling’in yazmış olmaması. Konu bütünlüğü yerine oturduğundaysa okuduğum şeyin Harry Potter dünyasında gerçekleştiğini dahi gözümde canlandıramıyordum.

Bunu gerçekten tiyatro oyununu izleyememiş, o atmosferi hissedememiş olmama bağlamak istiyorum. Ancak bugün bile kitapları yazarken yarattığı ufak detaylar üzerine onlarca teori ürettiğimiz J.K. gibi bir yazarın bu kadar -sözde- olayla dolu ama özde basite kaçılmış bir senaryoyu onaylamasını aklım almıyor. Hadi ama, zaman yolculuğunu mu tekrar ısıtıp önümüze koyuyorsunuz? Hem de elinizde her yöne genişletilebilecek, kocaman bir evren varken? Bilemiyorum Altan. Belki de Harry Potter serisinin adını taşıyan bir telefon rehberi bile bassalar hayranların bunu mutlulukla taşıyacaklarını düşündüklerinden çok da önemsemediler. Belki de bazı şeyleri bittiği yerde bırakıp, yeni yollar ve hikayeler yaratmaları gerekiyordur (tıpkı Newt’in hikayesi gibi).

Burak İpek

Uzun süredir yeni bir şey göremeyen Harry Potter fanları olarak oyunu duyduğumuzda şüphesiz hepimiz heyecanlandık. Uzun bekleyişin ardından izleme şansına erişemesek de hikayesini okuduk ve söylemem gerekir ki bu benim için bir hayal kırıklığı oldu. Elbette bunun bir oyun olarak yazıldığını düşünürsek okumanın pek bir anlam ifade etmeyeceğini söyleyebiliriz ancak benim için hayal kırıklığı olan zaten kurgusu. Onlarca kez işlenen zaman yolculuğu teması bizi çekecek, farklı bir şekilde sunulmuyor. Hikayeyi yıllar sonra yeni etmenlerle ilerletmek yerine de Rowling’in şimdiye kadar yazdıklarıyla ilgili bir çorba konuyor önümüze. İnternette yayınlanan set fotolarına hayran kalarak bakıyorum. Ancak benim fikrim şimdilik tiyatro olarak güzel, bir Harry Potter hikayesi olarak kötü olacak.

Caner Çakmak

Hikayede olayların patlak vermesinin sebebi Harry Potter gölgesinde kalan Albus’un yaşadığı baskı ve sıkıntıyı aynı babasının da sahip olduğu cesaret ve macera hevesiyle çözme isteği. Zaman Döndürücü zaten çok tehlikeli bir alet ve ilk kullanımla birlikte işlerin sarpa sardığı aşikar. Yeni karakterlerin de derinliklerinin işlenmesi, arkaplan oluşturulması mesela Delphi karakteri fazlasıyla pozitif oyun için. En sonunda işlerin istendiği gibi olmasa da toparlanmasının aileleri bir şekilde yakınlaştırdığı gözlenebilir. Oyun bu büyülü dünyayı bir kez daha yad etmek için yeterli sayılabilir.

Cansu Kayalar

Projeyi ilk duyduğumda ben de herkes gibi heyecandan deliye dönmüştüm. Açıkçası Rowling’in defalarca Harry’nin hikayesini devam ettirmeyeceğini söylemesine rağmen yeminini bozmuş olması beni çok sevindirdi. Devam etsin de nasıl olursa olsun dedim… demez olaydım.

-SPOILER- Hikayede beni özellikle rahatsız eden birkaç detay vardı. Kısaca bahsetmem gerekirse; Harry’nin oğluna ”keşke benim oğlum olmasaydın,” gibi sözler sarf etmesi. Bu bizim tanıdık Harry’mize hiç mi hiç uymuyor. Ron Weasley’nin hikayede resmen yok sayılması, bir komedi unsuru olarak yer alması. Oysa Ron kendisine bestelenen ‘Kralımızsın Weasley’ şarkısının sonuna kadar hak eden bir karakter. Zaman döndürücünün kullanımı. Pottermore üzerinde yayınlanan ”Zaman Döndürücü” konusunda da bulabileceğiniz üzere zaman döndürücü sizi 5 saat gibi bir geçmişe gönderebilir çünkü daha ötesi ölümcül derecede tehlikelidir. Burada bu mantık bütünüyle silinmiş. Troley cadısının terminatöre dönüşmesi, Voldemort’un egemen olduğu zaman dilimindeki tuhaf Snape, çok özlü iksirin yanlış ve yine tuhaf kullanımı hikayenin inanılmaz can sıkıcı ve açıklanamaz detaylarından sadece birkaçıydı. Bunun dışında Voldemort ve Bellatrix’in çocuğunun olması meselesi canımı pek sıkmadı. Çünkü Voldemort bir yaratık değil bir insandı ancak Rowling’in yıllar önce verdiği röportajda Voldermort’un baba olamayacak olmasını söylemesi, bunun çok insani bir şey olduğu ve Voldemort’un insanlığa dair her şeyini kaybetmiş olduğu yönündeki açıklamaları yine çelişki yaratıyor. -SPOILER SONU-

Şahsen Harry’nin hikayelerinin artık devam etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak büyücülük dünyasının o uçsuz bucaksız detaylarına inmeyi, yeni hikayelerini okumayı çok istiyorum. Umarım Rowling’in bir sonraki projesi bu yönde olur. Kim istemez ki Hogwarts’ın dört kurucusunun hikayesini okumak?

Deniz Dinç

Lanetli Çocuk dedikoduları çıktığından beri heyecanla bekledim hem oyunu hem senaryoyu. Okudum. Genel anlamda beğendim ama tabii ki alıştığımız J.K. Rowling dokunuşlarından biraz yoksun olduğu için hikayede küçük boşluklar var. Bu hikayenin sadece senaryo olmasıyla da alakalı olabilir çünkü ben olsam en az bin sayfalık bir hikayeyle devam ettirirdim Harry Potter dünyasını.

-SPOILER-

Ron Parvati’den başka hiçbir kızla tanışmamış gibi Hermione’nin alternatifi o olmak zorunda (Lavender ölmemiş olabilirdi en azından), Hermione Ron’la evlenemeyince en başarısız olduğu ders (tabii ki yine büyük bir çoğunluktan daha iyi!) olan Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersleri vermeye başladı, çünkü Albus ve Scorpius’un yaptığı büyülerden nerede oldukları Bakanlık tarafından şak diye tespit edilemedi (17 yaşından küçükler!) gibi boşluklar ve büyü dünyasının gerçekçiliğini hafifleten etmenler vardı. Ayrıca zaman döndürücülerle geçmişe yolculuk, Sihir Bakanlığı’na çok özlü iksir kullanarak sızmak ve ordan bir şey kaçırmak, hâla Voldemort ve yardakçılarına karşı verdiğimiz savaş… Tüm bunlar Harry Potter evreninin görmüş olduğu olgulardı ve eser boyunca yeni ve karşımıza ilk defa çıkan bir olgu veya bilgi bulmak o kadar zordu ki hevesimiz biraz kursağımızda kaldı! Ancak eleştiri kısmını bir kenara bırakırsak büyü dünyasına gönülden bağlı biri olarak senaryoyu okurken bu kadar da olmaz dediğim küçük boşluklar kadar gözlerimden yaşların süzüldüğü yerler de oldu ve ne olursa olsun Harry Potter evreninin devam ediyor olması kesinlikle mükemmel! Son olarak da favori karakterim… Scorpius! Malfoy ailesi ancak böyle aklayabilirdi ismini!

Duygu Baştürk

İlk başlarda oyunun senaryo kitabının çıkacağını duyduğumda ben de her Potterhead gibi havalara uçmuştum. Ama çok geçmeden bunun J.K. Rowling’in kendi yazdığı bir hikâye olmamasının hayal kırıklığını yaşadığımı söylemeliyim. Ben başta spoiler almamayı tercih ettim, kendim okuyup görmek istedim. Bizim aşina olduğumuz sahneyle başlıyordu ve sanki o anları tekrar yaşıyorduk. Kim mutlu olmaz ki? Heyecanlandığım pek çok yer oldu elbette ‘aa, öyle mi, hiih ne olacak şimdi?’ dediğim birçok an oldu. Ama hikâye ilerledikçe beni mutsuz eden bir şey vardı: tanıdığım karakterlerin farklı birilerine dönüştüğünü görmek. Çocukları hakkında pek hayal kırıklığına uğrayamazdık çünkü tanımıyorduk (hatta Scorpius’u çok sevdiğimi belirteyim) ama bizim birlikte büyüdüğümüz karakterlerin değişimi (evet, illa ki aynı kalmalarını bekleyemezdik ama bu abartılı bir haldeydi) özellikle kitabın ortalarından sonra düşüncelerimin değişmesine neden oldu. Buna rağmen tiyatroyu izlemek ister miydim? Tabii ki evet. O atmosferi, o olayları orada görmek bambaşka olurdu. Yine de beş yıl sonra yeniden bu dünyaya adım atmak inanılmaz bir duyguydu.

Evren Ergen

Ölüm Yadigarları’nın sonunda karakterlerin yaşlanmış hallerini görmüştük. Her ne kadar etkilendiğimi düşünsem de Lanetli Çocuk’ta gelen teyze ve dayı gibi sıfatlar benim için çok etkileyici oldu. Özellikle yaşıtlarım Harry Potter ile beraber büyüdüğü için onların bu kadar büyümüş ve evlenmiş olmaları bizlere bu kadar yaşlandık mı hissi yarattı. Harry’nin kafası karışmış babalık rolü içinde çırpınması ve Hermione’nin neredeyse Molly Weasley havasında Neville’e selam göndermesi bile ürkütücüydü ilk başlarda. Bu karmaşık düşüncelerin ardından ise tanıdığımız isimlere tekrar kavuşmanın anlatılamaz mutluluğu benim için bambaşkaydı. Bunun haricinde, kitapta benim için vurucu birkaç nokta vardı. Delphi’nin ebeveynleri açıklandığında oldukça şaşırdım açıkçası. Büyülü dünyayı tamamen biliyoruz derken Rowling’in bizleri bir kez daha şaşırtması nasıl bir yazar olduğunu tekrar kanıtladı. Fakat hepimizin bildiği o son sahneyi adeta tekrar yaşadım fakat o anlarda Harry’nin yerinde ben olsaydım ne yapardım bilemiyorum. Yine de bir nokta atlanmış durumda. Sahnenin devamında Snape’in gelip Lily’ye sarılarak ağladığı sahneyi atladıkları için de biraz hayal kırıklığına uğradım. Jo gibi bir yazarın bunu kaçırması beni üzdü. Yine de bu kadar karmaşık duyguları bu kadar güzel harmanlayarak bizlere Büyülü Dünya’nın kapılarını bir kez daha açan Jo’ya teşekkür ediyorum. Mutlaka alıp okumalısınız, öneriyorum.

Hakan Tunç

Senaryo ortaya çıkmadan önce Zaman Yolculuğu olayını nasıl çözebildiler, normalde Hermione’de olan zaman döndürücüye benzer bir şey kullandıkları takdirde o kadar geriye nasıl gidebilirler diye düşünüp duruyordum. Neyse ki korktuğum gibi saçma bir açıklama değil, güzel bir mantıkla kotardılar. Ama malesef sadece bu. Ha bir de Scorpius. Adamımsın! Fakat gerçekten, zamanında en küçük ayrıntıya dahi karışan J.K. Rowling’in böyle bir senaryoya onay vermiş olması çok garip geliyor. Oyunu izleyen çoğunluk harika bulmuş, eleştiri platformları çok iyi notlar vermiş, ağlayanlar gırlaymış… Tamam ama ben sadık bir Harry Potter okuyucusu olarak çok daha iyilerini beklerken böyle sırf yazılmış olmak için yazılmış bir kurguyu beklemiyordum açıkçası. Neyse, bu olumsuzluğu Fantastik Canavarlar filmiyle atlatacağız umuyorum. Bizzat J.K.’nin elinden çıkma senaryo olduğu için çok daha iyi şeyler göreceğimize inanıyorum!

İrem Ercan

Beklentileri karşılamayan bir oyun olmuş bana kalırsa. Esasında iyi olabilecekken zamanda yolculuğun işin içine girmesiyle yazarların yalpaladığını düşünüyorum. Oyunun bel kemiğini oluşturan bir unsuru yan ürün gibi kullanmışlar. Oyun çok uzun, çok fazla olay var, ben bu kadar çok olay olmasındansa bir tık daha az ama daha iyi yansıtılan aksiyonlar okumak isterdim. Oldu bittiye gelmesi tatmin etmedi beni. En çok üzüldüğüm nokta karakterler oldu. Harry’nin babalık için önünde muhteşem örnekler pek olmamışsa da onun “Keşke benim oğlum olmasaydın” diyebilecek birine dönüşeceğini hayal dahi etmezdim. Ron’un gevşek, göbeğini kaşıyan kel bir adama dönüşmesi kötü olmuş. Hermione ve Ginny ise bekleneni vermişler, şaşırtmadılar beni. Draco’nun hal ve hareketleri oldukça tutarsızdı, sanırım tam olarak ne düşünüp hissettiğini yazarlar bile tam olarak bilmiyor. Albus veya Scorpius için bir şey demek zor, karakterlerine dair elimizde öncesinden bir şey olmayınca “Bu olmuş, bu olmamış!” denilebilecek pek de bir şey yok elde. Albus çok sinir bozucu ve şımarık tabii, orası ayrı.

Genel olarak yavan buldum ben oyunu, tat vermedi pek okurken. Hele ki serinin devamı olarak nitelendirildiği için yerden yere vurulacak, gömülecek daha çok yanı var ya, neyse. Oyunla ilgili kesinlikle güzel olduğundan şüphe duymadığım şey ise sahneleme. Diyaloglar arasındaki betimlemelere göre görsel bir şölenin izleyenleri beklediği kesin.

Yağmur Kırlangıç

Harry Potter ve Lanetli Çocuk senaryosunun çıkması için haftalar öncesinden ön sipariş verip heyecanla beklemiştim. Sonunda Harry’nin ve diğer karakterlerin hayatında 19 sene sonra neler oluyor öğrenmek istemiştim. Senaryo çıktı, elime geçtiği an okumaya başladım, ancak aradığımı bulabildim mi? Tabii ki hayır. J.K. Rowling’in elinden çıkan Harry Potter serisi ipuçlarıyla dolu, harika yazılmış bir seriydi; ama bu senaryo bununla benzer hiçbir şey taşımıyordu. Jo yazmadığından dolayı böyle bir durumla karşılaştık, ama bu kadar basit yazılmış bir senaryo da beklemiyordum. Harry’nin karakteri ya inanılmaz bir değişiklik geçirmiş ya da gerçekten asıl karakterini hiç göz önünde bulundurmadan yazmışlar. Ron’u sadece espri yapan biri olarak kullanmışlar gibi, McGonagall karakteri bile tam oturmamış. Senaryodaki olaylar tamamen komik geldi, zaman döndürücü ile yaptıkları, Daphne, her şey sanki sadece bir şey ortaya çıksın diye zorla yazılmış gibiydi. Kötü yazılmış bir hayran kurgusu gibiydi. Okudum mu? Evet. Türkiye’ye gelse gider miydim? Evet. Ama bir senaryonun okunmasının nedeni eski hikayelerin hatırı ise bu, senaryo hakkında çok da iyi bir şey söylemiyor gibi.

Eveti bizlerin senaryo kitabı hakkındaki düşüncesi böyleydi! Sizler de yorumlarınızla kitabı nasıl bulduğunuzu bizlerle paylaşmayı unutmayın!

3 Yorum

Bir Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir