Hepimizin Favori Ev Cini: Dobby
|
Bugün, en sevdiğimiz, sadık bir arkadaş olan ev cini Dobby’nin doğum günü! Bu kocaman kulaklı, büyük yeşil gözlü ev cininin doğum günü vesilesiyle Dobby hakkında bildiklerimizi sizinle paylaşmak istedik. Haydi, başlayalım!
Dobby, Malfoy ailesinin ev ciniydi ve sahibi olan bu aile ona çok kötü davranıyordu.
Öne arkaya beşik gibi gidip gelerek, çirkin kafasını sallıyordu.
“Dobby, Harry Potter’ın yeniden Hogwarts’a döndüğünü duyunca öyle altüst oldu ki, efendisinin yemeğini yaktı! Dobby hiç öyle dayak yememiştir, efendim…”
Harry Potter ve Sırlar Odası
***
“Bu kemikler yerine gelmeden kaybolsan iyi olur, Dobby, yoksa gırtlağını sıkarım.”
Dobby halsiz halsiz gülümsedi.
“Dobby ölüm tehditlerine alışkın, efendim. Dobby evde onlardan günde beş tane alıyor.”
Harry Potter ve Sırlar Odası
Sırlar Odası’nda, efendilerinden Lord Voldemort’un döneceğini öğrendiğinde Harry Potter’ı korumak için elinden geleni yapmış, Hogwarts’a geri dönmemesini sağlamaya çalışmıştı. Harry, onun çabalarına rağmen Hogwarts’a dönünce, onu evine geri göndermek için büyük uğraşlar göstermişti (Bludger’la Harry’yi sakatlamak gibi).
Sayısız defa Harry’yi kurtarmaya çalıştığı için Harry, Dobby’yi özgür bırakmak istedi ve Tom Riddle’ın Güncesinin arasına kendi siyah çorabını koydu. Günceyi Lucius Malfoy’a verdi, ve Lucius çorabı attığında Dobby yakaladı. Dobby artık özgür bir cindi!
Herhangi bir işinin olmadığı dönem boyunca arkadaşı Winky de dâhil olmak üzere ev cinleri tarafından eleştirildi.
Bir süre sonra Dobby, Hogwarts’ta çalışmaya başladı. Okulda mutfakta görevini yapıyordu, karşılığında haftada bir Galleon ödeme yapılıyordu ve ayda bir gün tatil hakkı veriliyordu. Bunun Dobby için en güzel yanı ise en yakın arkadaşlarıyla hep birlikte olabilmesiydi: Harry, Ron ve Hermione!
1997’de Kreacher ile beraber Harry’nin Draco Malfoy’u gözetlemesine yardım etti.
1998’de, Aberforth Dumbledore’un istemesi üzerine, Harry ve arkadaşlarını (Ron, Hermione, Luna, Dean, Ollivander, Griphook) Malfoy Malikanesinde Ölüm Yiyenlerin elinden kurtarmaya gitti. Burada, Bellatrix Lestrange tarafından ölümcül bir şekilde yaralandı.
“Dobby, hayır, ölme, ölme –”
Cinin gözleri onu buldu ve dudakları, kelime oluşturma çabasıyla titredi.
“Harry… Potter…”
Ve sonra küçük bir titreyişle tamamen hareketsiz kaldı. Artık gözleri sadece, göremedikleri yıldızlardan gelen ışığın saçıldığı büyük, cam gibi kürelerdi.
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları
Harry, Dobby’yi Denizkabuğu Kulübesine gömdü ve mezar taşına şöyle yazdı: “Burada Dobby yatıyor, bir Özgür Cin”.
Harry Potter serisinin en üzücü ölümlerinden biri olan Dobby’nin ölümü hepimizi çok derinden yaralamıştı. Ama Dobby öldüğünde özgür bir cindi ve dünyada en sevdiği insanın yanındaydı.
Dobby; cesur ve sadık bir ev ciniydi, arkadaşları için kendi hayatını tehlikeye atmayı her zaman göze alıyordu. Özgür bir ev cini olsa da çok çalışkandı, özgürlüğü sevdiği kadar çalışmayı da seviyordu.
Almayı en sevdiği hediye çoraptı ve kendisine verilen çorapların çiftlerinin ikisi de aynı olduğunda kafası karışıyordu. Çorapları hediye olarak almayı sevdiği kadar vermeyi de seviyordu.
Şimdi Dobby hakkında birçok şey biliyoruz, ama J.K. Rowling’in neden ona bu ismi verdiğini biliyor muyuz? Hemen açıklayalım! “Dobby” kelimesi eski İngilizcede, geceleri gizlice ev işleri yapan iyiliksever cin anlamına gelmektedir. Bu “dobby” isimli cinlerin, kendilerine kıyafet verildiğinde yok olduğu söylenir.
İşte, bizim Dobby hakkında anlatacaklarımız bu kadar! Doğum gününde Dobby’yi tekrar anıyoruz ve bu kadar sadık ve sevgi dolu bir ev cini olduğu için kendisini çok sevdiğimizi bir kere daha söylemek istiyoruz.
Bitirmeden, özgür ev cini Dobby’nin filmlerdeki ilk ve son sözlerinin “Harry Potter” olduğunu biliyor muydunuz?
Dobby hakkında sizin bizlerle paylaşacağınız başka şeyler var mı? Varsa paylaşın, hep beraber Dobby’yi doğum gününde bir kere daha hatırlayalım!
Bellatrix’e olan nefretim Dobby öldürmesiyle daha da büyüdü.Hala Dobby’nin yasını tutuyorum…
Niyeyse Bellatrix’e karsı bir türlü tam bir nefret duyamamışımdır. Herhalde Sirius’u öldürdükten sonra söylediği gibi, “Gerçekten kastetmem gerek.” ama Sirius’un ölümü beni en cok yıkan kısım olsa da filmde onu yerde öylece Harry’e bakarken görünce bi yumuşama oluyor. Kendime kızıyorum, ama hikayesini okuyunca aslında zor bir yasam gecirdigini gördüm ve hic bir zaman da tam anlamıyla ona kızamadım…
Küçücük bedenine rağmen kocaman bir kalbi vardı. Onun için söylenecek sözler yetersiz kalır. Beni ağlatan ve insan olduğumu hatırlatan bir ölümdü onunki. İyi ki Dobby (Bir özgür Elf)