Harry Potter ve Felsefe Taşı Hakkında Çok Sevdiğimiz 10 Şey

Hayatlarımıza başka neredeyse hiçbir şey Harry Potter ve Felsefe Taşı kadar mutluluk ve sevinç getirmedi.

Harry Potter ve Felsefe Taşı, bizi kocaman bir dünya olan büyü dünyasıyla ilk kez tanıştıran kitaptı. Hala bu kitabı neden kalbimizin çok farklı bir yerinde tutuyoruz, bu yazıda bunun nedenlerini inceleyeceğiz.

1. Harry Potter İle Tanıştık

Tabii ki bu kitap bizleri gösterinin yıldızı olan Potter’ın bizzat kendisiyle tanıştırıyor. Ancak ilk tanıştığımızda, bu şimşek biçimindeki yara izi olan bebeğin neler başaracağını ve insanların bu bebeğin maceralarını tekrar tekrar okurken ne kadar zaman harcayacağını bilmiyorduk.

Kendini hep biraz farklı hissetmiş olanlardan sihrin gerçek olduğunu her zaman gizliden gizliye ummuş olan çocuklara, hepimiz adına konuşuyoruz, tanıştığımıza memnun olduk Harry Potter!

2. Hagrid Harika Birisiydi

Harry’nin ilk kez hayatta Dursley’lerin korkunç evinden daha fazlası olduğunu anladığı an çok büyük bir andı. Dev bir an olduğunu da söyleyebiliriz. Dev demişken, Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’nun bekçisi Rubeus Hagrid aklımıza geldi!

Sonsuza kadar hatırlayacağımız “Harry – sen bir büyücüsün.” cümlesiyle, hepimiz için bir miras olacak bu maceraların içine girdik. Havayı daha iyi yumuşatacak başka bir cümle düşünemezdik bile.

3. Tabii ki Ron ve Hermione!

Ron ve Hermione olmadan (doğrusunu söylemek gerekirse, çoğunlukla Hermione olmadan) Harry büyük ihtimalle şu an olduğunun üçte biri kadar kahraman olabilirdi. Kızıl, çilli, kazaklardan nefret eden Ron ve gür saçlı, inanılmaz derecede zeki Hermione ile, o kadar cesur, komik ve yüce bir üçlü kuruldu ki tehlikeli büyücü Lord Voldemort bile onlara elini süremedi. (Ancak, Lord Voldemort hakkında birazdan daha fazla bahsedeceğiz.)

Hermione’nin bir aralar, sadece Ron ve Harry’nin sınıfındaki sinir bozucu, çokbilmiş bir öğrenci olduğunu düşünmek bile şu an garip geliyor. Tabii ki Ron, talihsiz bir varsayımda bulunmuş olduğunu o zamanlar bilmiyordu. Ama gerçekten, bu üçlü, gelmiş geçmiş en iyi arkadaşlar.

4. Hogwarts’ta Karşılama

Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu; yüksek ve muhteşem duvarlarıyla, sürekli hareket eden merdivenleriyle, her yerden çıkan gizemli büyülü nesneleriyle Harry’nin isteyebileceği en güzel evdi ve bir açıdan, Hogwarts bizim de evimiz oldu.

Genç büyücülerin okulu olan bu muhteşem şato herkesi büyüledi. Kısa bir süre sonra da her köşeden üç başlı köpekler, hantal dağ trolü ve şiddet dolu satranç takımları çıkmaya başladı.

5. Öğrenci Seçim Töreni

Büyücü olmak, ailesinin tüm zamanların en çok korkulan Karanlık Lordu tarafından öldürülmesi ve bir büyücülük okuluna daha yeni başlamasıyla başa çıkması yetmiyormuş gibi; Harry, garip ve konuşan bir şapkanın sonraki yedi yıl için kaderini belirlemesine izin verdi.

Gryffindor, Ravenclaw, Hufflepuff ve Slytherin adlı dört bina hepimize Hogwarts öğrencilerini tanıma yolunda rehberlik ediyordu ve cesaretiyle ünlü olan Gryffindor’a seçilmesiyle Harry, ait olduğu yeri sonunda buldu.

6. Quidditch!

Sanki her şey yeterince sihirli değilmiş gibi bir de Quidditch ile tanışıyoruz! Süpürgelerle uçarak oynanan ünlü bir oyun olan Quidditch tüm Muggle sporlarını gölgede bırakıyor ve büyük ihtimalle hepsinin birleşiminden çok daha zor bir spor. Ancak bu, Harry’nin Quidditch’te inanılmaz yetenekli bir oyuncu olmasını engellemedi ve hepimize, bir spor kahramanı olmak için kas yığınından oluşmamız gerekmediğini kanıtladı.

Quidditch’in kurallarını bir kere daha gözden geçirmek ister misiniz? Hemen kısaca anlatalım. Her takımda yedi tane oyuncu bulunur, iki tane Vurucu, üç tane Kovalayıcı, bir tane Tutucu ve bir tane de Arayıcı. Topları da şöyle sayabiliriz; 1 adet Quaffle (puan için kullanılır), 2 adet Bludger (karşıdakine vurmak için kullanılır) ve 1 adet de Snitch. Altın ve kanatlı bir top olan Snitch’i eğer bir Arayıcı yakalarsa oyun biter. Bize bu tabii ki Muggle futbolundaki ofsayttan daha zor gelmiyor, değil mi?

7. Görünmezlik Pelerinleri Oldukça İşe Yaramıştı

Kanepenin altından bulunup verilmiş gibi görünen Dursley’lerden yıllarca aldığı yılbaşı hediyelerinden sonra Harry Hogwarts’ta gerçek bir hediye aldı: Görünmezlik Pelerini! Bu pelerin yıllardır Potter ailesinde nesilden nesle geçiyormuş.

Harry ilk yıllarında bu pelerini her 11 yaşındaki asi çocuğun kullanacağı şekilde güzelce kullandı, mesela kütüphanedeki Yasak Bölüm’e girmişti. Ancak bu zamanlar, ileride bu pelerinin ne kadar önemli olacağını tabii ki bilmiyordu.

8. Snape’ten Nefret Etmeye Bayılıyorduk

Herkesin okulunda memnun etmenin mümkün olmadığı, soluk bakışlı, yağlı saçlı bir Profesör Snape vardır. Bu öğretmenler bizi aşağılamaya ve bizimle alay etmeye bayılır. Bir çocuk gözünden bakarsak tabii ki bu İksir profesörü çok da hoş bir insan gibi görünmüyor. Harry, Ron ve Hermione anında Snape’in Voldemort’la çalıştığını düşünmüştü ve bu nedenle bir yaşam özü çalmaya çalıştığını ve Harry’yi süpürgesinden düşürmek için büyü yaptığını sanmışlardı.

9. Voldemort’tan Çok da Hoşlanmadık

Felsefe Taşı’nda tanıştığımız bir diğer büyücü de Lord Voldemort’tu ve bu adam çok da eğlenceli biri gibi görünmemişti. İnsanları öldürüyordu, kontrol ediyordu ve kukla gibi kullanıyordu, bu tutkularını taşıyan diğer Karanlık büyücüleri topluyordu ve tüm büyücülük dünyasında terör estirmek için hayata tekrar dönmeye çalışıyordu. Hobi olarak bir şey seçmeye çalışıyorsanız Voldemort’un bu hobilerine bir göz gezdirin deriz!

10. Önümüzde Daha Altı Kitap Vardı! (Tabii o zamanlar bunu bilmiyorduk)

Okuldaki birinci senesi bittikten sonra Harry bu büyü ve kargaşa dolu dünyadan ayrılıp Dursley’lerin yanına dönmek zorundaydı, ve her zaman yaşadığı zevksiz yaz mevsimini orada geçirecekti. Bu da Harry’yi tarih boyunca okula dönmek için can atan tek çocuk yapıyor! Ama neyse ki, Felsefe Taşı’nın son sayfası da bittiğinde, önümüzde içine dalabileceğimiz daha altı büyü dolu yıl var!