“Ölüm Yadigarları”nda Severus Snape’i Sevdiren O Bölüme Yakından Bakalım

severus-lilly-harry

Severus Snape’i anlamamız çok uzun bir zaman aldı.

Uyarı: Yazının bundan sonraki bölümü birçok spoiler içerir.

Snape’in anılarını görmek Harry’nin kafasında Snape’i sevmediği bir iksir hocasından tanıdığı en cesur adama dönüştürdü. Ölüm Yadigârları’ndaki her şeyi değiştiren bu bölüme daha yakından bakacağız.

“Prens’in Hikâyesi”

Voldemort’un emri üzerine Profesör Snape ölmüştür ve Harry her şeyi görmüştür. Snape, ölürken, Harry’ye anılarını almasını ve kendisine son bir kez bakmasını ister. Voldemort’un sesi koridorlardan duyulur, Harry’yi kendisiyle Yasak Orman’da bir saat içinde buluşmaya çağırıyordur. Bu, her şeyin sonu olan andır.

Harry, Müdür’ün odasına gider ve Düşünseli’ni bulur:

Taş Düşünseli her zaman durduğu dolabın içindeydi yine: Harry onu alıp masaya taşıdı ve Snape’in anılarını kenarında eski harfler bulunan geniş çanağın içine boşalttı. Başka birinin kafasının içine kaçmak büyük bir rahatlama olacaktı… Snape’in bile ona bıraktığı hiçbir şey, kendi düşüncelerinden beter olamazdı.

Harry Potter ve Ölüm Yadigârları

Harry, Ron ve Hermione çocukken, iğneleyici ve katı biri olan Profesör Snape’i kötü bir karakter olarak görüyorlardı –zindanlarda yaşayan sert bir iksir profesörü olarak. Yetişkin bireyler olduklarında Snape’in çok daha karmaşık biri olduğunu öğreniyorlar.

Ölüm Yadigârları’nda, Harry Düşünseli’ne yaklaşırken son derece üzgün ve savaştan dolayı yıkılmıştır. Snape’in anılarına dalar ve bir zamanlar Lily adındaki küçük bir kızla arkadaş olan ince suratlı bir erkek çocuğunu keşfeder. Harry’nin annesi ve Snape çocukluk arkadaşıdırlar. Küçük Muggle kasabasında büyürlerken, diğer çocukların oyuncakları nedeniyle arkadaş olduğu gibi, büyülü güçleri nedeniyle arkadaş olurlar.

Hogwarts’a gittiklerinde bu iki arkadaş farklı binalara seçilirler ve sonradan Snape yanlış insanların arasına düşer. Bu insanlar sadece ergenliklerinde diğerlerini hor gören insanlar değildir, gelecekte tüm zamanların en karanlık büyücüsünün destekçileri olacak kişilerdir.

Bu anılarda Harry, Snape’in Dumbledore ile kehanetle ilgili hararetli bir görüşmesine şahit olur ve Dumbledore’a Lily’yi Voldemort’a karşı güvende tutmak için nasıl yalvardığını görür. Sonradan, Lily’nin ölümünün Snape’in kendisinin de ölmesini istemesine neden olduğunu görür. Bir katilden ucu ucuna kaçtığınızı ve sonradan direkt ona karşı çalıştığınızı hayal edin. Ne kadar tehlikeli bir durum!

severus snape

 Bu Neden Önemli?

Prens’in Hikâyesi’ çok harika bir hikâye. Snape’i genç, kavga halinde ebeveynlere sahip, ihmal edilmiş bir çocuk olarak görüyoruz (ki bu oldukça ima edilmiş bir konu). Karşılıksız sevgi duyduğu kişi, okulda ona kabadayılık yapan biriyle evleniyor ve çifte ajan olarak stres dolu bir hayat yaşıyor.

Bu örüntü tüm kitaplarda işlenmiş – Snape kötü birisi, Snape iyi birisi. Snape tam anlamıyla aşağılık bir insan. Snape hayatınızı tekrar tekrar kurtardı. Profesör Dumbledore’u öldürmek olan korkunç görevini yerine getirdiğinde herkesin Snape hakkındaki hikâyesi tamamlanmış oldu. Bu, Snape’in güvenilemez biri olduğuna dair gereken son kanıttı. Ancak sonradan öğreniyoruz ki Snape Dumbledore’u neredeyse kimsenin bilmediği soylu bir nedenden dolayı öldürmek zorunda kalmıştı.

Snape’in cesareti son derece şaşırtıcı. Her zaman kötü adam taslağı olarak görülmüştü, ancak kimsenin anlayabilme ihtimalinin olmadığı trajik sırrı ise tüm bu zaman boyunca gizli bir şekilde Harry için yaptıklarıydı. Tabii ki, neşeli bir insan olmadığından, olduğu gibi davranması olayların algılanış şekline hiç yardımcı olmamıştı.

Snape, tüm kitaplar boyunca neredeyse bir kelebek etkisi yaratmıştı. Lord Voldemort ve Harry Potter’ın hayatlarını yıllar boyunca etkileyecek kehaneti Snape duymuştu. Bu kehanet her şeyi hızlandıran bir etki olarak da görülebilir; Lily’nin – Snape’in büyük aşkınıın – ölmesine neden oldu, ve Snape Harry’nin (ve kendisinin) tüm hayatını bunu telafi etmek için harcadı. Aslında düşünürsek, Snape hikâyenin gidişatındaki en büyük azmettirici olarak görülebilir.

Ruha Açılan Bir Pencere

Snape Harry’nin gözlerinin içine bakarak ölmüştü. Sevdiği kadın öldüğü için sağ kalan çocuğun gözlerine. Snape’e acı verici şekilde babasına –kendisine kabadayılık yapan ve sonra da Snape’in hayatının aşkıyla evlenen adama– benzeyen çocuğun gözlerine. O anda o gözlere baktığınızı düşünün; hem size yoğun bir acı veren hem de dünyadaki her şeyden çok size sevgiyi hissettiren gözlere. Snape’in son anları muhtemelen gördüğümüz bütün karakterlerinkinden daha cesurdu.

Ölüm Yadigârları’nın son bölümlerinde anlıyoruz ki Snape hayatını işkence çekmiş, titrek bir ışık gibi iyi taraf ve kötü taraf arasında çırpınan ve yaptığı her şeyi Dumbledore ve Harry’ye, karşı ölümsüz aşkının güçlendirdiği bir sadakatle yapan bir çifte ajan olarak yaşamıştı.

severus snape

Felsefe Taşı’nın başından beri, üç saf çocuk kötü iksir profesörlerinin, taşı çalmaya çalışan kötü bir karakter olduğunu düşünüyordu. Ancak kitabın sonunda anlıyoruz ki Snape aslında bunların olmasını engellemeye çalışan kişiydi, sürekli gölgelerin arkasında kalan sessiz bir kahramandı. “Prens’in Hikâyesi”nde son derece olağanüstü bir adamın katmanlarını keşfediyoruz. Harry’nin gelecekte olacak çocuklarından birine ismini vermesini fazlasıyla hak etmiş bir adamın.

Snape bize iyi adamların ve kötü adamların olmadığını öğretti. Herkesin kusurlarla, karmaşıklıklarla doğduğunu ve hepimizin binlerce farklı tonlara boyalı olduğumuzu, sadece siyah ve beyazın olmadığını öğretti. Snape’i, Harry’ye ‘yeni ünlümüz’ diye hitap eden kötü bir profesör olarak da, anlamlı bir Patronus’u olan cesur bir kahraman olarak da görmeyi seçebilirsiniz, bu size kalmış bir şey. Ancak Dumbledore’un da söylemeyi sevdiği gibi; “Bize aslında kim olduğumuzu gösteren şey, yeteneklerimizden çok seçimlerimizdir.” Snape bazı kötü seçimler yaptı, ve bazen mantıksız yere Harry’nin üzerine fazla geldi. Ama hayatının çoğunu diğer kötü olanları telafi edecek olan seçimler yaparak geçirdi.

severus snape

Forumdan Cevaplar!

17 Yorum