Netflix, Harry Potter’a Kavuşuyor!

Sonunda düzgün bir kalitede izleyebilmiş olacağım ben de.

Son zamanlarda heyecan yaptığım tek iş kaliteli ve İngilizce altyazılı izleyebileceğim

Bu satırları okurken Potter severler bana lanet büyüleri yapacak ama içimde kalmasin. Hem tartışma konusu açmış olurum.
1- Harry Potter serisi 4’üncü filmden sonra inanilmaz sıkıcı ve ingiliz havasından çıkan bir yapim oluyor. O koyu renkler, detaylı ingiliz havası yerine bir anda korku ögeli yapmacık amerikan filmlerine hatırlatan klişe ve izlenmesi zor bir yapıma dönüşüyor. ikinci filmde ki Weasley evi ile 5’inci filmden sonra ki evi karşılaştırın. Ciddi anlamda hayal kırıklığı.

Bu sahne bile çirkin değişimin en güzel göstergesi.
2- Harry Potter rolünde Daniel Radcliffe daha ilk bölümden beri hiç ısınamadim. İyi bir oyuncu değil. Mimikleri duygularını belli etmiyor. Soğuk, vucut dili yetersiz. Çoğu sahneyi Emma Watson kurtarıyor. Ben izlerken sahne ışığını alamadım. Okuduğum kitaptaki ile ekranda gördüğüm aynı kişi değil.

Keşke Alfonso Cuaron 3. Filmden sonra da devam etseydi, seriyi o bitirseydi. Şimdi bile kendisine laf yapan sanat sever eleştirmenler o zaman daha fazla taş atacaklardı ama büyük bir eser bırakabilirdi. Neyse olmadı malesef.

Daniel’in oyunculuğuna da katılıyorum. Berbat bir oyuncu. Her oynadığı filmde, sahnede aynı rolü oynuyor, onu da kötü oynuyor. Küçükken iyiydi aslında, üstüne koyamadı.

An itibariyle gelmiş tüm filmler :’) e artık maraton yapıcaz mecbur.

İlk filmin masalımsı görüntüsünü çok seviyorum. Kitabına en yakın uyarlama olması da çok hoşuma gidiyor. Daniel’in oyunculuğu hakkındaki yoruma katılıyorum ancak Harry zaten donuk bir karakter, çok tepki vermiyor yani cuk oturmuş karaktere.