Harry Potter Serisinde Hak Ettiği Değeri Görmemiş 7 Arkadaşlık İlişkisi
|Harry Potter serisinin meşhur arkadaşlıklarını bilmeyen yoktur. Peki ya çok göz önünde olmayanlar dostlukkar? Parvati ve Lavender’dan Dean ve Seamus’a, büyücülük dünyasında hak ettiği değeri görmeyen arkadaşlıklara göz atıyoruz.
Harry, Ron ve Hermione bir “Altın Üçlü” olabilir. Ama J.K. Rowling’in büyülü macerası, içerisinde pek çok sıkı arkadaşlığı barındırıyor.
İşte onlardan bazıları!
Harry Potter Serisindeki Değeri Bilinememiş Arkadaşlık İlişkileri
1. Lavender Brown ve Parvati Patil
Kızlar arasında tüm serideki en sağlam dostluk, çok fark edilmemiş olsa da Lavender ve Parvati’ninki diyebiliriz. Hikâyenin gidişatı gereği bu ikiliyle çok vakit geçirmesek de arkadaşlıklarıyla ilgili gördüğümüz o kısa anlar bile onların her şeyi birlikte yaptığını destekler nitelikteydi. İster Hareket Büyüleri uygulamasına çalışırlarken kalem kutularını yarıştırmaları olsun, ister en sevdikleri öğretmenleri Profesör Trelawney ile vakit geçirmeleri veya bir duruma beraber kıkırdamaları olsun, bu ikili beraberlerken çok mutlu görünüyorlardı. Tabii Lavender malum Weasley ile çıkmaya başladığında, Parvati onun bu aşırı duygusal hâllerinden utanmıştı. Ancak bu sona erdiğinde, eminiz ki arkadaşlıkları tekrar eski hâline dönmüştür.
2. Seamus Finnigan ve Dean Thomas
Dean ve Seamus birinin yanında öteki olmadığını nadiren gördüğümüz bir diğer arkadaşlıktı. Tanıştıkları andan itibaren sağlam bir dostluğun temelleri atılmıştı. Her konuda aynı düşünmeseler de – örneğin Voldemort’un geri dönüşüyle ilgili – bunun aralarına girmesine izin vermediler. Dean’in safkan olmamasından ötürü Ölüm Yadigarları boyunca bir süre ortalıkta olmamasının onları kötü etkilediğini tahmin ediyoruz. Ancak Hogwarts Savaşı’ndan kısa bir süre önce tekrar bir araya geldiklerindeki sevinçleri ne kadar yakın olduklarının göstergesiydi.
3. Fred Weasley, George Weasley ve Lee Jordan
Fred ve George, zaten sadece Fred ve George olmalarıyla ünlülerken, haylaz çetenin üçüncü üyesi ne yazık ki arka planda kalıyordu. Ne zaman Fred ve George kaos yaratsa, bunda Lee’nin de azımsanmayacak kadar payı olurdu. Üçü yeni gizli geçit keşfetmekten tutun da öğretmenlerin başını ağrıtmaya kadar her türlü muziplik peşinde koşardı. İkizler Qudditch maçı oynarlarken, Lee en iyi (komik) yorumlarıyla her zaman onları desteklerdi. Lee, Weasley ikizleri kadar komik ve neşeliydi ve muhtemelen onların hızına ayak uydurabilen azınlıkta insanlardan biriydi. Kısacası bu üçlünün imrenmekten kendimizi alamayacağımız bir dostlukları vardı.
4. Profesör McGonagall, Profesör Sprout ve Profesör Flitwick
Bu üç profesör Hogwarts’ta birlikte onca sene geçirdikten sonra birbirlerini sevmişe benziyordu. Aslına bakarsanız, Sprout ve McGonagall aynı zamanda (farklı yıllarda) Hogwarts’ta öğrenciydiler. Bu üçlü hiç şüphesiz her zaman birbirlerinin arkasını kollamıştır. Umbridge Hogwarts’ın başına geçtiğinde, kendi aralarında gizli görüşmeler yapacak kadar birbirlerine güveniyorlardı. Umbridge öğretmen arkadaşları Profesör Trelawney’den kurtulmaya kalkıştığında, üçü de Trelawney’ye Hogwarts şatosundan içeri girerken eşlik ettiler. Dumbledore’un ölümünden sonra ise, Hogwarts için en iyisini yapmak adına birlik oldular. Özellikle de öğretmenler odasında dönen ilgi çekici dedikoduları öğrenme ihtimalimizi düşünürsek, onların dostluğunu daha yakından görmek isterdik.
5. Ginny Weasley ve Hermione Granger
Seri boyunca Ginny ve Hermione’yi pek çok kez yan yana görsek de onların arkadaşlıkları çok ön planda yer almıyordu. Bu ikili bizim fark ettiğimizden daha fazla birlikte vakit geçiriyordu. Tabii bu çok doğaldı, çünkü Hermione tatillerde ne zaman Weasley’lerde kalsa Ginny ile aynı odayı paylaşırdı. Bu da onların yakınlaşması için iyi bir fırsat hâline dönüşmüş ki Ginny’nin Hermione’ye sürekli içini açtığını görebiliyorduk. Ginny, Harry’ye olan aşkıyla ilgili ne yapacağını düşünürken, ona bu konuda akıl veren Hermione’ydi. Ron Ginny’nin Michael Corner’la çıktığını duyduğunda şoka uğrarken, Hermione’nin bunu çoktan bildiği ortadaydı. Bu iki muhteşem cadı belli ki iyi anlaşıyordu ve birbirlerine duydukları saygıyla güçlü bir dostluk kurmuşlardı.
6. Garrick Ollivander ve Luna Lovegood
Evet, bu ikisinin normal bir arkadaşlığa sahip olmayacağını düşünebilirsiniz ve bunda da haksız sayılmazsınız. Ancak onlar, aralarında bir bağ oluşmasına neden olan korkunç bir şeyi beraber tecrübe ettiler. Ölüm Yadigarları’nda hem (Voldemort’un istediği bilgiye sahip olan) Ollivander hem de (babası yeni yönetim anlayışının aleyhinde konuşan) Luna, Malfoy Malikanesi’nin mahzeninde esir alınmıştı. Yüksek ihtimalle kötü muamele gördükleri o karanlık ve rutubetli odada, sayısız gün geçirmek zorunda kaldılar. Ancak, bu esir tutuldukları zindanda Ollivander’la konuşurken Luna’nın sesinin içinde bulundukları korkunç şartlarla alakası olmayacak kadar rahatlatıcı ve sakin bir tonda olduğuna tanıklık ediyoruz. Bunun Ollivander için teselli olduğunu tahmin etmek zor değil. Luna’nın varlığına minnettar olmuştu, çünkü kurtarılmalarının ardından Luna’ya eskiyen asası yerine yepyeni bir asa göndermişti.
7. Argus Filch ve Mrs. Norris
Filch aksi, huysuz ve çoğu zaman dar görüşlü biriydi. Ancak sadık kedisi Mrs. Norris’le yalnızken tüm bu özellikleri uçup gidiyordu. O kedi, Filch için dünyalar demekti. Filch’in Hogwarts’ta okumuş pek çok öğrencinin var olduğunu bile düşünmediği daha yumuşak ve şefkatli yanını ortaya çıkarıyordu. Kedisine “tatlım” diye sesleniyordu. Bu ikisinin çok güçlü bir ilişkisi vardı ve mevzubahis baş belası öğrencileri aramak için Hogwarts koridorlarını kolaçan etmek olunca mükemmel bir ekip çalışması yaparlardı. Filch’in Mrs. Norris’in Sırlar Odası’nda taşlaştığını gördüğündeki verdiği tepkisine hepimiz kahrolmuştuk. Bu yüzden, bu sefil yaşlı ikili başka bir sefil günü birlikte geçirmek için tekrar kavuştuklarında bir hayli memnun olmuştuk.
Sizce Harry Potter serisinde yer alan bu arkadaşlıklardan en özeli hangisiydi? Yorumlarınızı paylaşmayı unutmayın!
Kaynak: Wizarding World
Kesinlikle
Filch ve Mrs Norris arasındakinin ‘Arkadaşlık’ ilişkisi olduğundan emin değilim