Dev Örümcek Aragog Beyaz Perdeye Nasıl Aktarıldı?

acromantula_aragog

Neden bu tarz filmlerde kelebekleri, kuşları takip etmek varken, Yasak Orman‘ın derinliklerine girerken ikinci sınıf iki erkek çocuğun örümcekleri takip etmesi gerekiyordu ki? En yakın evcil hayvan olarak devasa bir tavşan edinmeyen Hagrid’e buradan teşekkürlerimizi(!) sunarak, Aragog’un; bir Acromantula‘nın beyaz perdeye nasıl aktarıldığını hep birlikte inceleyelim!

Harry Potter, içerdiği kan dondurucu anlar, devasa katil bir yılan olmadan eksik kalırdı. Fakat devasa, katil bir yılandan daha kan dondurucu olan nedir? Eğer Ron Weasley iseniz, bu devasa, katil bir örümcek olabilir.

Harry Potter: The Creature Vault kitabından alınmıştır.


Acromantula, Harry Potter dünyasında bulunan ve bir fil boyutuna ulaşabilen bir örümcek türüdür. Eşsiz özelliklerin biri de insanlarla iletişim kurabilmeleridir.

ARAGOG

Aragog, Acromantula kolonisinin lideri, Rubeus Hagrid bir öğrenciyken onun tarafından okula getirildi. Bu, Harry Potter ve Sırlar Odası’ndaki olaylardan elli yıl önceydi. Harry ve Ron, Hagrid’in sevgili evcil hayvanıyla Hogwarts’taki ikinci yıllarında, Slytherin’in Varisi’nin kim olduğunu öğrenmeye çalışırken karşılaşırlar. Üzücü bir şekilde, Aragog, Harry Potter ve Melez Prens kitabında, yaşlılıktan vefat eder.

Tasarımcılar Harry Potter ve Sırlar Odası’nın senaryosunu okuduklarında ve on sekiz bacak eklemi gerektiğini fark ettiklerinde, ilk düşünceleri bu yaratığın bilgisayar tarafından oluşturulması olmuştu.  Uzun süren düşüncelerden sonraysa, Aragog’un sayısız yavrularının dijital olmasına fakat Aragog’un normal olmasına karar verirdi. Yaratık bölümü, Acromantula’nın inşa edilmesinin CGI teknolojisinden daha ekonomik olduğunu fark etti. Ayrıca, Aragog’un konuşması ve hareket etmesi de sağlanabilecekti.

aragog

Aragog, Aquatronic denen, hidrolik sistemlerdeki yağ yerine kabloların su ile hareket ettirilmesi sistemine dayandırılan bir sistem ile hareket ettirildi. Aquatronics, daha yumuşak ve zarif hareketlere olanak veriyordu. Bir fil büyüklüğünde olması yüzünden, Aragog aceleye gelmeyen, zarif bir şekilde hareket etmeliydi. Bu yavaş hareketler, bir örümceğin etrafta tehditkar ve sessiz bir şekilde gezinmesine de uygundu. Örümceğin arka ayakları kuklacılar tarafından yönlendirilirken, ön ayakları mekanikti. Bu mekanik ayaklar, waldo adı verilen, kontrol edenin hareketlerini tekrarlayan bir çeşit hareket-kontrol aletiydi. Aragog, tahterevalliye benzeyen ve karşısında bir ağırlık bulunan bir sisteme oturtuldu. Stüdyoya yerleştirilen ağırlıkla, Aragog ön ayakları ucuna kaldırıldığında, gerçek anlamda ileri doğru yürüyordu.

Sesle çalışan bir sistem, Aragog’un kafasına yüklenmişti. Böylece, ağzı aktör Julian Glover’ın sesiyle birlikte senkronize bir şekilde hareket edebildi. Bu, Daniel Radcliffe ve Rupert Grint’in yaratıkla gerçek zamanlı bir sahne çekmesine olanak verdi.

Aragog, Harry Potter ve Melez Prens sahnelerinde ise, yaşını belli etmek amacıyla baştan tasarlandı. Yaratık, üretan ile doldurulmuştu; bu sayede gerçekten ölmüş bir örümceğin yarı saydam parıldamasını içinden geçen ışık sayesinde taklit edebiliyordu. Aragog’un Sırlar Odası ve Melez Prensi versiyonlarının ikisinde de aynı ‘kıl’ materyali kullanıldı, içinde en iyi süpürgelerin kılları ve kabarık durması için gerekli tüylerle birlikte, büyük, daha kıllı bölgeler için simli bir tür kumaş kullanıldı. Kıllar, her defasında bir adet yerleştirilerek tamamlandı.

Melez Prens senaryosunda, Aragog tepedeki bir mezarlığa konacaktı. Bu yüzden, tasarımcılar devasa, ters dönmüş ölü bir örümceğin gerçek ağırlığına sahip olması için orijinalinden çok daha ağır olması gerektiğini biliyorlardı. Yaratık, o kadar çok sevilen bir karakterdi ki, tasarım ekibi, örümceğin son sahnesi çekime alındığında kollarına siyah bantlar takmıştı.

Sizler Aragog’u sever miydiniz? Bu örümcek hakkındaki düşüncelerinizi, filmdeki kalitesini değerlendirmeyi unutmayın!

aragog_forbidden_forest

Bir Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir