Hogsmeade Köyü Beyaz Perdeye Nasıl Aktarıldı?
|İlk olarak Azkaban Tutsağı’nda gördüğümüz Hogsmeade köyü Alfonso Cuarón yönetmenliğinde beyaz perdeye nasıl aktarıldı? Gelin hep birlikte bakalım!
J.K. Rowling tarafından Harry Potter ve Azkaban Tutsağı’nda “Noel kartı gibi” bir görünüşe sahip olarak betimlenen Hogsmeade setini düzenlemek için şenlik ateşi ve çok fazla yapay kar gerekmiş.
Hogsmeade köyü, Hogwarts’tan uzakta izin verilen ilk “okul gezisi” ve buraya yalnızca üçüncü sınıflar veya daha büyük öğrenciler gidebilir. Harry, oraya gitmek için Honeydukes’a uzanan gizli bir tünel kullanmak zorunda kalsa da, Harry Potter ve üçüncü sınıf arkadaşları burayı ilk kez Harry Potter ve Azkaban Tutsağı‘nda ziyaret ediyorlar.
Stuart Craig, Hogsmeade köyünü İskoç yaylalarında uzunca bir süre kök salmış bir yer olarak canlandırmış zihninde.
“Hogsmeade, Diagon Yolu’nun taşra versiyonu. Hogwarts’ın yakınındaki çevre yolunun biraz ötesinde. Hogsmeade için farklı bir temaya ve hissiyata ihtiyacımız vardı, bu yüzden köyün karların üzerinde olduğunu söyledik. Bu ona farklı bir his kattı. Hogsmeade’i gördüğümüz her seferde köy karlarla kaplı.”
Craig’in sanatsal kararı, yazar J.K. Rowling‘in açıklamasını sinematik yaşama getirdi. Rowling, Azkaban Tutsağı’nda şöyle yazdı:
‘Hogsmeade, Noel kartı gibi görünüyordu.’
Hogsmeade aslında Diagon Alley setinin bir düzenlenmiş haliymiş. Hogsmeade binaları, İskoç dağlarında bulunan granit kaplanmış ve onyedinci yüzyıl İskoç mimarisinin özelliklerini sergilemişlerdir: ‘karga basamaklar’ denen kalkan duvarlarla çevrilmiş dikey olarak eğimli çatılar, minik çatı pencereleri ve uzun, sıska bacalar. Kar fırtınaları ile kaplı olmasına rağmen, köyün sıcak bir atmosferi var.
“Bence çok neşeli bir yer,” diyor Craig. “Dışarısı soğuk ve engebeli, ancak her dükkanın penceresi Kaymak birası ve harika tatlılar gibi sıcak, çekici ve sihirli şeylerle dolu.”
Diagon Yolu’nun yüksek rakımlı kopyası gibi, Hogsmeade’de de neredeyse hiç dik açılı bina yok, ikisinin de benzer eğilimleri var. Yardımcı sanat yönetmeni Gary Tomkins şöyle anlatıyor:
“Bir kapı çerçevesinin şeklinin nasıl değiştirileceği ya da bir pencerenin nasıl eğileceği hakkında sonsuz tartışmalar yaptık. Her bina bükülmüş, çarpık veya eğrik, ve her biri yanındaki binaya farklı bir şekilde eğilerek yaslanmış. Görünürde dikey bir duvar bile yoktu!”
Hogsmeade binalarını ve sokakları kaplayan kar, dendritik tuzdan oluşur. Tomkins, balık ve cipslere koyduğumuz tuzun oldukça kuru ve güzel olduğunu, dendritik tuzun ise serptiğimizde kar gibi kümelendiğini ve üzerine bastığımızda yeni yağan kar gibi gıcırdadığını belirtiyor.
Aslında, aynı ‘kar’a köyün ölçek modelinde de rastlıyoruz. Çalışan pirinçle oyulmuş fenerler caddeyi aydınlatmak için binaların dışına yerleştirilmiş. İçeride ise, dükkanlar, küçük ampullerle aydınlatılıyor; bu ampuller aynı zamanda üst kısımları ürünlerle dolu dükkan pencerelerini ve vitrinlerini aydınlatıyor.
Balyumruk’ta şekerli kavanozlar var ve kazanlar Potage’ın Kazan Dükkanı’nın Hogsmeade şubesinin dışında yığılmış vaziyette duruyor. Scrivenshaft’ın Tüy Kalem Dükkanı’nın pencerelerinde inanılmaz derecede minik tüyler bulunuyor ve küçük süpürgeler Spintwitches’ün sportif ürünler mağazası için üretilmiş.
“Oyuncak bebek ev eşyalarını kullanabileceğimizi düşünürdünüz,” diyor Tomkins, “ama baykuş kafeslerinde ya da kazanlarda bulabileceğiniz çok şey yok. Vitrinlerdekilerin yüzde 90’ını biz yaptık.”
Tomkins cadılar bayramı ya da baykuş kafesi gibi sahne vitrinlerini kurmuş, fotoğraflar çekmiş, bunları daha küçük bir yüzdeyle çoğaltmış, kartuş üzerine yapıştırmış ve daha sonra küçük yay pencerelerinin içine yerleştirmiş. Tomkins, Hogsmeade caddesini de “yerleşim yeri haline getirmiş”.
“Ölçek yapmak için küçük ayakları olan iki sopa yaptık” diye açıklıyor, “ve sonra bazı kapılardan çıkan ve sokağa doğru gelen karda ayak izlerini yapmak için bunlarla’yürüdük. Sanki biri köpeği ile yürümüş izlenimi vermek için köpek ayak izlerini oluşturduk!”
Jody Revenson’ın Harry Potter: Filmlerdeki Büyülü Mekanlar kitabından alınmıştır
___
Peki ya sizler Hogsmeade’i nasıl bulmuştunuz? Yorumlarınızla katkıda bulunmayı unutmayın!