Profesör McGonagall’ın Bizi Kendisine Hayran Bıraktığı O Anlar!
|Felsefe Taşı filmiyle önce minik Harry’yi Privet Drive‘daki yeni yuvasına bırakırken gördüğümüz, sonra Hogwarts merdivenlerinde tanıştığımız sert görünüşlü biçim değiştirme profesörü Minerva McGonagall, Harry’nin zaman zaman çekindiği ama hiç beklemediğimiz anlarda onu koruyan bir cadı olmuştur hep. Pottermore, son kitapta bahsi geçen bu bölümde Minerva McGonagall‘ın karakterinin doruk noktasını çarpıcı bir şekilde bizlere aktarmış. Gelin, hep beraber bu müthiş profesör karşısında büyücü şapkalarımızı çıkarıp o anları tekrar hatırlayalım.
Kendisi tüm Harry Potter serisi boyunca yardımcı bir karakteri canlandırmış olabilir, ancak işte Harry Potter ve Ölüm Yadigarları kitabının bu bölümü bize McGonagall’ın en parlak anını yakalama şansı veriyor.
Profesör McGonagall’ın Harry’nin okul yıllarında bize verdiği upuzun ve yığınla heyecan verici tüm o anları incelemek zordu. Bunca zamandan sonra, Gryffindor binasının çelik gibi sağlam başkanı, mantığı ve merhametinin kombinasyonu sayesinde kazanıyordu: onun karakteri ışık ve gölge oyunlarıyla özenle işlenmiş ve sıkı bir topuzla toplanmıştı.
Profesör McGonagall’ın ince göz kırpışları bizi her zaman keyiflendirmiştir, öyle ki bu göz kırpışları bize onun tamamen katı birisi olmadığını gösteriyor ve o dayanıklı görünümünün ardında aslında Hogwarts’ın en anlayışlı ve destekleyici öğretmenlerinden biri olduğunu bizlere anlatıyordu. Örneğin Neville Longbottom, S.B.D.(Standart Büyücülük Düzeyi) sonuçları yüzünden korkmuş haldeyken, gerçekçi yönüyle Neville’i desteklemişti. Harry Potter, Profesör Umbridge’e Lord Voldemort’un döndüğüne yemin ederek bağırdığında ve McGonagall’ın odasına gönderildiğinde Harry’ye bisküvi ikram ederek hem Harry’yi hem de bizleri oldukça şaşırtmıştı.
Ayrıca, McGonagall’ı her zaman takdir etmemiz gereken bir konu var ki o da; tam da Profesör Dumbledore’un ihtiyacını karşılar nitelikte kaya gibi sağlam duruşudur. Lily ve James Potter’ın öldüğü o korkunç gecede, Harry’yi yeni hayatına başlayabilmesi için ailesinden kalan tek üyeler olan Dursley’lere teslim ederlerken, Harry’nin yanında o vardı.
En sonunda, Harry Potter ve Ölüm Yadigarları kitabındaki en gerilimli bölümden bir önceki, yani Hogwarts Savaş’ından hemen önceki bölüme küçük bir dalış yapacak olursak, McGonagall’ın her zamankinden de parlak bir şekilde ışıldadığı yere gelmiş olacağız.
Severus Snape’in Sepetlenmesi
Hogwarts’ta yıkık bir yılın ardından, Severus Snape müdür olarak atanmış, bu da yetmezmiş gibi korkunç Alecto ve Amycus Carrow kardeşler, Profesör McGonagall’ın yerine müdür yardımcıları olarak atanmışlardı (Şimdi bu konuyu hiç açmayın bile). Tüm bunlara rağmen Gryffindor binasının başkanı, kendisine rastladığımızda büyük savaşın eşiğinde bile bir kule gibi sağlam ve yerindeydi.
McGonagall’ı takdir etmeyi seçtiğimiz bölüm tam olarak Hogwarts Savaşı’nın gerçekleştiği bölüm değil de, Voldemort’un şatoya saldırmadan hemen önceki o çalınmış dakikalar, Harry’nin Hogwarts’a döndüğü ve başkaldırının başladığı o dakikalar… Tüm bunlar başlamadan önce, McGonagall’ın yeni baştan düzenlemesi gereken şeyler vardı.
O Doğuştan Bir Lider
Bildiğiniz gibi kitapların büyük bir bölümünde, Profesör McGonagall, Albus Dumbledore’un müdürlüğüne karşılık ikinci kişi olma görevini büyük bir incelikle icra ediyordu. Dumbledore’un bizzat kendi iş arkadaşı Snape tarafından öldürülmesinden sonra (tabii McGonagall başında bunun farkına varmamıştı), Harry’nin eğer devam etseydi son yılı olacak olan dönemde Hogwarts’ın ne kadar korkunç hale gelmiş olabileceğini tahmin dahi edemiyoruz, özellikle de yakın arkadaşını öldüren adamın himayesi altında çalışmak zorunda kaldığı düşünülürse…
Voldemort’un yükselişinin ardından, karalık büyücünün büyücülük dünyası üzerinde kontrolünü arttırmasıyla birlikte Hogwarts adeta eski zamanlarının bir gölgesi haline geldi. Özellikle de Carrow kardeşlerin işe alınmasıyla, öğretme teknikleri Affedilmeyen Lanetleri destekleyen bir grup Ölüm Yiyen’in Muggle Araştırmaları’nı kullanarak öğrencilere kalitesiz olduklarını öğretmeye çalışmasıyla devreye giriyor.
Kabus gibi bir yılın ardından, Harry Ravenclaw Kulesi’nde Hortkuluk avlamak için Hogwarts’a döndüğünde, kaçınılmaz bir şekilde Voldemort’u şatoya çağırmış oluyordu aslında. McGonagall’ı, kız kardeşi Alecto’nun koluna dağlanmış ve Ölüm Yiyenler’in Voldemort’u çağırmak istediklerinde dokunduğu kurukafa ve yılana henüz dokunmuş olan Amycus Carrow ile tatsız bir tartışmanın tam ortasında bulur Harry. Tiksindirici Ölüm Yiyen Harry’yi bulamamaktan korktuğu ve Alecto’nun kazara karanlık işarete dokunduğu konusunda öğrencileri suçlaması gerektekini önerdiği için Harry yakındayken, McGonagall’ı Amycus’a karşı sadece sözlü uyarıda bulunurken görüyoruz. Ancak McGonagall bunların hiçbirine göz yummuyor.
“Hakikat ile yalan, cesaret ile korkaklık arasında ne kadar fark varsa o kadar fark eder sadece,” dedi yüzü solan Profesör McGonagall, “kısaca, sizin ve kardeşinizin belli ki takdir edemediği bir fark. Ama bir şeyi apaçık hale getireyim. Beceriksizliklerinizi Hogwarts öğrencilerine yüklemeyeceksiniz. Buna izin vermeyeceğim.”
– Harry Potter ve Ölüm Yadigarları
Her zaman zehir gibi bir zekası olan Minerva için yıl boyunca bardağı taşıran pek çok damla olmuş olmalı. Yine de o bu tür durumlarda her nasılsa sakin kalmayı başarıyor. Hatta Amycus yüzüne tükürdüğünde bile bunu başardı, gerisini siz düşünün. Sinirleri gevşemiş olan Harry bile (görünmezlik pelerininin altında saklanırken) bunu kaldıramayıp anında Alecto’yu lanetlemişti. Hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, McGonagall bunu normal karşılamadı hatta Harry’yi kendi hayatını tehlikeye attığı için azarladı. Böylesine şeytani bir olay döngüsünde bile McGonagall hala kendinden ziyade etrafındaki insanları korumaya kararlıydı.
Yine de, Harry’nin dönüşü McGonagall’ın içindeki bir şeyleri alevlendirmişe benziyordu ki acilen nahoş patronu Snape’i bilgilendirdi.
Çok geçmeden, aynı yolda yürüyen McGonagall, Flitwick ve Sprout; Snape’e karşı müthiş bir düello başlattılar. Aynı gayeye sahip bu üç profesör bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde Snape’in saltanatına bir son vermeye kararlıydılar. Hogwarts’taki favorilerimizi böylesine sürükleyici bir şekilde takım halinde görmek adeta bizlere o beklenen bölüme doğru giderken kemerleri bağlayın diye sesleniyordu: Hogwarts Savaşı!
Hangisini daha çok sevdiğimize karar veremiyoruz: McGonagall’ın çelik gibi bir iradeyle Snape’in odasına vardığı, o anda McGonagall ve Sprout arasında bir bakışma geçer (Yürü be Pomona!), ve Snape’e korkak diye bağırdığı o anlar mı yoksa Snape’in şatodan kaçma kısmını anlatan bu mini fıkra mı… Siz karar verin.
“Müdürümüz kısa bir teneffüs yapıyor,” dedi Profesör McGonagall, penceredeki Snape biçimindeki deliğe işaret ederek.”
– Harry Potter ve Ölüm Yadigarları
Ne Önemi Var Ki
McGonagall’ı daha önce bu bölümde olduğu kadar klas ve kendine has gördünüz mü hiç? Bu tamamen kullandığı sözcüklerle alakalı. Carrow’ları istikrarlı bir şekilde alt etmesinden tutun da Snape’le yüzleşme şekline kadar hepsi üzerinde buzla servis edilen bir kokteyl gibi. Ve McGonagall tam da ihtiyacımız olan arınmayı çok da fazla şiddete gerek kalmadan bizlere sunuyor. Onun bu sabırlı ve sakin halleri Hogwarts için dikkatli bir savunma stratejisi yaratıyor ve aylardır ortalarda olmayan öğrencisi Harry’yi sorguya çekmek yerine sakince onun tarafında olup ona yardım eli uzatıyor.
Bundan bir sonraki bölümde yani Hogwarts Savaşı‘nın ta kendisinde açıkça görüyoruz ki McGonagall planını uygulamaya koymak için çoktan kolları sıvamış ve hakkı olan yere yani okul müdürlüğü görevine dönmüş. Sadece şatodan ayrılmak isteyen öğrencilerin evlerine dönmesini sağlamamış, aynı zamanda kalıp savaşmak isteyenleri de desteklemiştir.
McGonagall koruyucu olmakla beraber diğer öğretmenlerin aksine her zaman öğrencilerinin içinde daha da zorunu başarabileceklerine dair o inancı görmüştür.
Bunca zamandan sonra, gencecik birinci sınıf öğrencisi Harry Potter’ı daha ilk uçuş dersinde süpürgesinin üzerinde başıboş dolaşırken gördüğünde Gryffindor evinin kum saatindeki tüm puanları boşaltmak yerine, kendisiyle aynı binaya mensup olan Harry’de Quidditch takımında oynayacak potansiyeli görmüştür. Elbette, McGonagall işlediğiniz bir suçun yanınıza kar kalmasına asla göz yummaz ancak her zaman öğrencileriyle özel bir dayanışma içinde olmuştur. Ayrıca her kimin ihtiyacı olduysa azımsanamayacak bir bağlılık…
Hogwarts’ın bu en karanlık yılında, McGonagall’ın bu boyun eğmez tavrı, gören ve kendini kötülüğün içinde kaybolmuş hisseden herkes için ilham verici olmuştur. Ve Carrow’lara cevabı ise şudur: zekayı zarafetle kullanmak, kalbinde nefret olan insanlara karşı nasıl davranılması gerektiğini anlatan ve hepimizin anlaması gereken bir derstir.
Teşekkürler Profesör McGonagall! Ve evet, bir bisküvi alırız.
Ben de bisküvi almak istiyorum profesör .??
Benim için son filmde Snape ile düellosunun en harika yanı, Snape’in kaşla göz arasında arkasındaki iki Ölüm Yiyen’i bayıltıp kendine kaçma süsü vermesiydi. Gerçi kitapta bambaşka gelişen olaylar sonucunda dört öğretmen tarafından kovalanıyordu ya, neyse; zira burada gelene kadar neler vardı neler…
McGonagall Hogwarts’ın gördüğü en harika profesörlerden biri.
Hatta en harika profesör
Bu arada 3. Kitapta Trelawneyle dalga geçmesi çok komikti
“Ama tıka basa doymuş olan ve hala maytap şapkalarını takan Harry ile Ron masadan ilk kalkanlar olunca,acı bir çığlık attı.’Yavrularım!Hanginiz önce kalktı yerinden?Hanginiz?’ ‘Bilmem’ dedi Ron,rahatsız rahatsız Harry’ye bakarak.Profesör McGonagall soğuk bir edayla,’Eğer baltalı bir deli Giriş Salonuna ilk girecek olanı kesmek için dışarda beklemiyorsa,pek farkedeceğini sanmıyorum,’ dedi.Ron bile güldü.” ya da şu
“Yine bütün kafalar Harr’ye döndü,ama kimse konuşmadı.Hermione elini kaldırdı.’Lütfen,Profesör,az önce ilk Kehanet dersimize girdik,çay yapraklarını okuyorduk ve-‘ ‘Haa,tabii’dedi Profesör McGonagall kaşlarını çatarak.’Başka bir şey söylemenize gerek yok,Miss Granger.Söyleyin bakalım,bu yıl hanginiz ölüyor?’Herkes bakakaldı.’Ben’dedi Harry en sonunda……..ve çok gerçekçi bir ses tonuyla,’Bana sağlığın gayet yerindeymiş gibi görünüyor,Potter’ dedi.’Bu yüzden seni ödevden muaf tutmassam kusura bakmazsın herhalde.Seni temin ediyorum ki,ölürsen ödevini teslim etmek zorunda değilsin'”
Hogwarts okulunda en sevdigim profesör McGonagall hatta Albus Dumbledore’dan daha çok severim çünkü Dumbledore’un Aksine onun yaptığı yanlışları ve hataları görüp hep karşı çıktı (ki hic kimse mukemmel degildir) ornegin Harry Potter serisinin Ateş kadehi filminde Harry üc büyücü turnuvasina talihsiz bir sekilde seçildiginde Dumbledore hic bir sekilde itiraz etmezken McGonagall’ın ona karşı verdiği tepkiler çok güzeldi yine ayni tepkileri serinin ilk filminde Harry daha bebekken Dumbledore onu Teyzesi ve Eniştesinin yanina bırakırken de vermişti dıştan fazlaca otoriter görünümlu içten cok yumuşak bi kalbe sahip bu yuzden McGonagall’ın bu seride yeri ayrıdır bende
Bence umbridge’e karşi duruşu mükemmeldi ve harry potter ve ölüm yadigarları kitabında Amycus carrow mcgonagall’ın yüzüne tükürdüğünde çok sinir olmuştum nasıl cüret eder demiştim. Sonra snape’i de okuldan sepetleyip sırf harry hortkuluku bulabilsin diye okul korumalarını arttırması,savaşta yaptıkları… ve daha birçok şey. Yani zaten sırf umbridge’e karşı durusu yüzünden bile ayrı seviyorum mcgonagall’ı.
gerçekten çok iyi bir profesör
snape yerine mc gonngull müdür olmalıydı