Ah Keşke Harry ve Sirius Birlikte Daha Çok Zaman Geçirseydi Dedirten 4 Sebep
|Hadi gelin Pottermore‘un hazırladığı bu listeyle, Harry ve Sirius‘un birlikte geçirebileceği hayatı düşünüp kendimize biraz işkence edelim! Hazır mısınız?
Azkaban Tutsağı‘nı ilk okuduğunuz zamanı hatırlıyor musunuz, Ateş Kadehi‘ni beklemek katlanılmaz bir hal almamış mıydı?
Tabii ki pek çok sebepten Harry Potter hayatınız boyunca böyleydi.
Fakat sonunda masum olduğu ortaya çıkan kaba eski mahkum Sirius Black‘le ilgili daha çok şey görmek isterdik. Sonuçta Sirius aralarında en havalı olanıydı ve Harry’ye birlikte yaşamakla ilgili aldırışsız bahsinden sonra bu, ikisi için en çok istediğimiz şey haline geldi.
Ah bir adı temize çıkmış olsaydı Sirius ve Harry’nin birlikte hayatı nasıl olurdu diye hayal kurmamak Zümrüdüanka Yoldaşlığı‘na kadar hayranlar için imkansızlaştı. Peki adalet bunun neresinde? Esrar Dairesi’nde Ölüm Yiyenler’le geçen trajik mücadelede umutlarımız, kalplerimiz ve hayatlarımız paramparça oldu. (Siz de beşinci kitabı bitirdikten sonraki gün yas tutarken karalara büründüyseniz eller yukarı. CİDDİ MANADA Kara [SIRIUS Black] de diyebilirsiniz.)
Neyse lafı daha fazla uzatmadan, bu ikisi birlikte yaşamış olsaydı hayatları nasıl olurdu hayal edip kendimize işkence etmeye başlayalım.
1. Sirius Harry’ye Dursley’lerin Hiç Vermediği Sevgiyi Verirdi
Sirius’un ölümünden sonra Dumbledore onun Harry için “aile namına sahip olduğu en yakın kişi” olduğunu söylemişti. Sirius’un Harry’nin hayatına girdiği andan itibaren doğal olarak o role bürünmüş gibi bir hali vardı.
Azkaban Tutsağı‘nın sonunda Harry ona kaçırdığı 13 yıllık değerindeki doğum günlerini telafi etmek için o gizemli Ateşoku’nu (yeterince makul!) alanın Sirius olduğunu öğrenir ancak Sirius aynı zamanda Harry’nin yeni ortaya çıkan vaftiz babası olarak yapabileceğini yapar.
Dursley’lerin hiç yapmadığı Hogsmeade‘e gitme iznini imzalamak gibi küçük bir şeyin Harry için anlamı büyüktü. Hatta Ateşoku‘ndan da büyüktü.
2. Beraber Quidditch Oynarlardı
Sonradan öğreniyoruz ki Ateşoku‘ndan çok daha önce aslında Harry’nin ilk süpürgesini veren Sirius’muş. Harry tesadüfen Lily’nin Sirius’a yazdığı bir mektubu bulur ve Sirius’un ona birinci yaş gününde aldığı oyuncak süpürgeden özellikle ne kadar hoşlandığını fark eder. Kelimelere dökemeyecek kadar sevimli biliyoruz.
Görünen o ki Sirius Quidditch’i sevdiren tohumu Harry’nin kafasına ekmiş. Keşke daha fazla böyle şeyler görebilseydik.
Sevgili Patiayak, Teşekkürler, teşekkürler, Harry’nin doğum günü armağanı için çok teşekkürler! Kesinlikle en sevdiği armağan oldu. Bir yaşında ve şimdiden oyuncak bir süpürge ile hızla geziniyor, kendinden öyle hoşnut bir hali vardı ki, sen de göresin diye zarfın içine bir resim koydum. Gerçi yerden ancak yarım metre kadar yükselebiliyor ama kediyi öldürmesine ramak kaldı ve Petunia’nın bana Noel’de gönderdiği korkunç bir vazoyu da parçaladı (hiç şikayetim yok).
– Harry Potter ve Ölüm Yadigârları
3. Harry’nin Hayatında Sorunlarını Paylaşabileceği Bir Yetişkin Olurdu
Sirius, yedi Harry Potter kitabının sadece üçünde deyim yerindeyse etten kemikten karşımıza çıkmasına rağmen okuyucular ve Harry’nin kendisi üzerinde derin ve sağlam bir izlenim bırakmıştır.
Harry ve Sirius’un ilişkilerindeki en sevimli şeylerden biri de Harry’nin vaftiz babasından yardım isterken kendini tamamen rahat hissetmesiydi. Dürüstlük ve açık iletişim her ilişkide kolay gelişen bir şey değildir ama Harry ve Sirius’un birbirinden sakladıkları bir şey yoktu.
Hatırlayın, Zümrüdüanka Yoldaşlığı‘nda Harry için diğer bir büyük ebeveyn figürü Molly Harry’yi korumaya çalışırken, onun Lord Voldemort‘la ilgili ne olup bittiğini bilme hakkı olduğunu savunan Sirius’tu. Harry yıl boyunca konuşacak birine ihtiyacı olduğunda hâlâ ‘kaçak’ olan Sirius genç delikanlıya sırf tavsiye vermek için kendini birden fazla önemli durumda tehlikeye sokarak Azkaban‘a tekrar gitme riskini göze almıştır.
Harry’nin ondan ne zaman bir moral konuşmasına ihtiyacı olsa Sirius bunu nasıl yapacağını bilirdi. Ama ne acı ki onların bu birebir konuşmaları hep kısacık sürdü: şöminenin içinde veya dışında, vaftiz babasının kaçak mahkum olduğu bu tatsız durumdan dolayı hep gizli saklı yerlerde konuşmak zorundaydılar. Keşke güzelce konuşmaları için daha çok zamanları olsaydı. Tanrı bilir Harry kızlarla ilgili daha çok tavsiye koparırdı.
4. Birbirlerinin Aileleri Olurlardı
Harry Hogwarts‘ta Ron ve Hermione, diğer Weasley’ler, Hagrid ve daha fazlasıyla kendi ‘sihirli‘ ailesini oluşturdu. Ancak yaşayan, sevgi dolu (ki bu Dursley’leri saf dışı bırakır) bir aile Harry’nin hep eksikliğini çektiği bir şeydi ve bu onun için Sirius olabilirdi. Neticede ikisinin kendi aileleri yerine bir aileye ihtiyacı vardı ve James ile Lily ikisini bu noktada bağlıyordu.
Harry’nin ailesi ondan koparılıp alınmışken, Sirius kendininkinden silinip atılmıştı. Eğer Sirius Bakanlık‘taki o korkunç günden sağ çıkabilseydi Harry ve Sirius’un birbirlerinin yanında olacağına şüphe yoktu.
Siz ne düşünüyorsunuz? Sirius‘un kaybı biraz haksızlık gibi değil miydi? Düşüncelerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın!
Tamamen gereksizdi. Rowling Harry’i iyice tek başına bırakmak istemiş, “bakın o yapayalnız ama çok güçlü” düşüncesini vermeye çalıştı. Ron ve Hermione neden vardı o zaman? Tamam dostluğun önemini anladık ama peki ya aile sevgisi? Sirius konusunda çok sinirliyim. Gereksiz bir ölüm. Gereksiz bir acı.
Bencede çok gereksiz ve acı bir ölüm . Sirius ölmeseydi cok daha güzel olurdu. Aile figüründen kimse ölmüyor bir tek Sirius . illa harry’i yanliz biracaksa son filmde öldürseydi onu da . En azindan filmlerde kitaplarda daha uzun süre olurdu
Ben Sirius un ölümünde şoke olmuştum keşke Harry nin yanında daha uzun süre olabilseydi. Ama yine de her zaman dediğim gibi Rowling yaptıysa bir sebebi vardır.
kesinlikle haksızlık ve çok büyük bir acı. hala aklıma geldikçe üzülürüm ve sinirlenirim Rowling’e. sirius seride en sevdiğim karakterlerden biriydi. harry sirius ilişkisine de bayılırdım. biraz daha o ilişkiyi göremediğimiz çok kötü oldu. bu ölüm iki taraf için de büyük haksızlık bence.
sirius kısa hayatının 13 yıl gibi çok uzun bir süresini suçsuz yere azkabanda acı içinde geçirmiş sonraki iki yılınıda kaçak olarak geçirmişti. ve tam aklanacak, mutlu olacak vaftiz oğluyla, dostlarıyla mutlu olacak derken öldü. böyle bir karakter bence mutluluğu hak ediyordu. yazık olmuş bir hayat.
harry ise daha yeni ailem diyebileceği birini bulmuştu. hayatında hiç aile sevgisi görmemiş bir yetim için çok önemliydi. lakin bu ölümle tekrar kaybetti ailesini. 15 yaşında bir çocuk için yeterince acı çekmemiş miydi ki böyle bir şey yapıldı anlamak güç. daha doğru düzgün ailesini bile konuşmamışlardı, james’i lily’i anlatmamıştı yeterince. birlikte quidditch bile oynamamışken gitti sirius. empati kurunca bile insanın kalbi sıkışıyor.
Ağlattın gece gece, oldu mu şimdi 🙁 Harry den bile daha çok severdim, gerçek dostluğu, aileyi simgeleyen tam bir baba. Kendi babam ölmüş gibi hissetmiştim, resmen boşluğa düşmüştüm, hatırlattınız şimdi tam oldu. Daha üç gün önce 5. Kitabı yeniden okudum yeterince ağlamıştım zaten. 🙁
Yine ağladım beni en çok üzen ölüm her zaman sirius un ölümü olmuştur her ölümde hüngür hüngür ağlarım hatırlayınca yine ve yğne ağladımm
Bu ölüm hakkında diyecek hiçbirşey bulamıyorum. En sevdiğim karakterdi desem… Bir saat aralıksız ağladım ve o bıçak yarası kalbimden hiç çıkmadı desem… Hiçbirşey çare olmuyor. O Sirius’tu ve babamdan sonra babam olmasını isteyeceğim tek kişi.
Değişik bir duygu….Hayır yani diyorum ki ağlama gerçek değil ki karakter o hiç yoktu ki ölsün…..Bunu okuduğunda o tekrar , tekrar ölmüş gibi hissetme.. Onu sanki senin vaftiz babanmış gibi görme
Rowling in yaptığı ustalık ile yaşattığı dehşet arasındaki ince kırmızı çizgi de bu.Sadece 3 kitapta ( Ateş kadehini saymak bile istemiyorum aslında ama neyse..) gün yüzüne çıkmış bir karaktere bu kadar bağlanmamız ve onu tam o kitapta okurken aşağı yukarı onun ve onun ailesinin hakkında birşeyler öğrenmişken , onu anlayacak gibi olmuşken geldi o lanetli bölümm……..