Hogwarts Hayaletlerini Daha Yakından Tanıyalım!
Eğer Hogwarts‘ta bir hayaletle karşılaşırsanız başınıza gelebileceklerle ilgili pek çok olasılık var. En yaygın olanlardan birkaçı ise şöyle: Ya sizi tamamen görmezden gelirler, ya sizi durdurup rahatsızlık verip vermediğini umursamadan çene çalmaya başlarlar, ya gerçekten aradığınız odur ve mucizevi bir şekilde yardımcı olur, ya da Peeves’tir. Derhal kaçın! Peki Hogwarts’ın bin bir çeşit alametifarikalarından biri olan hayaletlerin bilmediğiniz yönlerini keşfetmek istemez misiniz? Öyleyse gelin bu saydam dostlarımıza daha yakından bakalım!
Hogwarts İngiltere’de bulunan en perili mekan olarak kabul ediliyor. Kaleyi hayaletler için bu kadar cazip hale getiren ise Hogwarts’ın canlı sakinlerinin, hayaletlerin eski anılarını kaç kere dinlemek zorunda kalırlarsa kalsınlar, onlara tolerans ve hatta bazen de ilgiyle yaklaşmaya devam etmeleri.
Hogwarts’ta bulunan her binanın kendine ait bir hayaleti bulunmaktadır. Mesela Slytherinliler gümüş kan damlalarıyla kaplı olan hayaletleri Kanlı Baron ile fırsat buldukça böbürlenirler. Bina hayaletleri arasında insanlarla en az iletişime geçeni ise hiç şüphesiz ise uzun saçlı ve güzel bir kadın hayaleti olan ve Ravenclaw’ı temsil eden Gri Leydi‘dir.
Hufflepuff’ın hayaleti Şişman Keşiş ise kitaplarda ve filmlerde karşımıza çıkma fırsatını pek bulamamış karakterlerden birisi. Bu yardımsever hayaletin ölüm sebebi frengili hastaları yalnızca bir çubukla dürterek iyileştirmesinden ve ayin kupasından tavşan çıkarmak gibi ihtiyatsızca bir alışkanlığa sahip olmasından şüphelenen baş piskopos tarafından idam ettirilmesi olarak biliniyor. Şişman keşiş genelde arkadaş canlısı bir karaktere sahip olsa da kendisine hiçbir zaman kardinal olmadığını hatırlattığınızda oldukça içerliyor.
Griyffindor binasının hayaleti ise yaşadığı zaman diliminde Sir Nicholas de Mimsy-Porpington olarak tanınan Neredeyse Kafasız Nick’tir. Düşündüğünden daha züppe ve daha az başarılı bir sihirbaz olan Nick, kraliçenin nedimelerinden birini güzelleştirmek için büyü kullanıp zavallı kadının fil dişi çıkarmasına neden olan ahmakça bir girişimde bulunana kadar 7. Henry’nin sarayında aylaklık etmiştir. Bu olaydan sonra asası elinden alınan ve beceriksiz bir cellat tarafından idam edilen Sir Nicolas’ın kafası tam olarak kopmamış, ufak bir deri ve kas parçasına tutunarak sallanır halde kalmıştır. Bu yüzden de bu bahtsız hayalet, kafası tam olarak kopmuş olan diğer tüm hayaletlerin derin bir yetersizlik hissine kapılmaktadır.
Hogwarts’ın bir diğer ünlü hayaleti ise pek kullanılmayan bir kızlar tuvaletine musallat olan Mızmız Myrtle. Öldüğünde bir Hogwarts öğrencisi olan Myrtle’ın, hayalet olarak dönme sebebinin ise yaşarken kendisiyle alay eden ezeli düşmanı Olive Hornby’a eziyet etmek olduğunu Sırlar Odası’nda öğrenmiştik. Asırlar geçtikçe Hogwarts’ın en acınası hayaleti olarak ün salan Mızmız Myrtle zamanının çoğunu öldüğü tuvalette inleyerek ve uluyarak geçirmekten hoşlanır.
Peki yarattığı hayalet karakterler hakkında J.K Rowling ne düşünüyor?
Mızmız Myrtle için gereken ilhamı, gençliğimde karşılaştığım, diskoların ve kulüplerin tuvaletlerine kapanıp ağlayan kızlardan aldım. Bu durum erkekler tuvaletinde pek yaşanıyor gibi görünmediği için “Sırlar Odası” ve “Melez Prens” kitaplarında Ron’la Harry’i bu kadar rahatsız edici ve alışık olmadıkları bir yere yerleştirmekten oldukça zevk almıştım.
Hogwarts’ın en üretken hayaleti ise hiç şüphesiz, bir gün öğretmenler odasındaki ateşin önünde uyuyakaldıktan sonra bir sonraki dersine gitmek için ayağa kalkıp bedeninin arkasında bırakan Profesör Binns. Emektar Profesörün ölü olduğunu fark edip etmediğine dair bazı tartışmalar hala sürmekte. Derslerine doğrudan kara tahtadan geçerek gelmesi birinci sınıf öğrencilerine oldukça eğlenceli görünse de, kendisi derslerini en aktif işleyen öğretmenlerden biri sayılmaz.
Profesör Binns’i yaratırken üniversite zamanımda dersime giren ve her dersini gözleri kapalı ve hafifçe ileri geri sallanarak veren bir öğretmenimden ilham almıştım. Kendisi her derste inanılmaz miktarda değerli bilgiyi öğrencileriyle paylaşan oldukça parlak bir eğitimci olsa da sınıfından tamamen kopuk olarak ders anlatırdı. Profesör Binns de yaşayan öğrencilerinin farkına yalnızca soru sorarak sözünü kestiklerinde belli belirsiz varıyordu.
Hogwarts hayaletleri hakkında hazırladığım ilk listede Myrtle (ilk başta adı Ağlayan Wanda “Wailing Wanda”ydı), Profesör Binns, Gri Lady (onun da adı Fısıldayan Leydi “Whispering Lady”ydi) ve Kanlı Baron vardı. Ayrıca bir Kara Şövalye, The Toad (dolaştığı sınıfları baştan aşağıya ektoplazmayla kaplar) ve kullanmadığıma sonradan oldukça pişman olduğum Edmund Grubb gibi başka hayaletler de yaratmıştım. Grubb’un isminin yanındaki notta şu yazıyordu: Büyük Salon’un girişinde öldü. Bazen içeri girmek isteyenleri durduruyor ve kötülük olsun diye engelliyor. Şişman Viktoryen Dönem hayaleti (Zehirli böğürtlen yemiş).
Ayrıca bu da ilginizi çekebilir:
J.K. Rowling’in Kaleminden “Peeves” Hakkında Her Şey
İlginizi Çekebilir
-
Andromeda, Narcissa ve Bellatrix: Üç Kız Kardeşin Hikâyesi
1 Yorum | May 23, 2018
-
Slytherin’lerin Dünyamıza Kazandırdığı 7 Karanlık Hazine
Yorum yapılmamış | Ağu 4, 2016
-
Harry Potter’ın Yaşarken İçimizi Isıttığı 5 Büyülü Yaz Mevsimi
1 Yorum | Eyl 2, 2016
-
Rowling’in Seriyi Yazarken Bizlere Çoktan Fısıldadığı Gerçekler | Bölüm 3
Yorum yapılmamış | Mar 10, 2018
Yazar Hakkında
Beyza Taşdelen
1996 yılının Ekim ayında İstanbul’da doğdum. Sainte Pulchérie Fransız Lisesi’nde başladığım eğitim hayatımı Galatasaray Üniversitesi Karşılaştırmalı Dilbilim bölümünde sürdürmekteyim. Fantastikle Harry Potter sayesinde tanışıp, okuma sevgisi kazanmış çocuklardanım. Aktif olarak Kayıp Rıhtım’da yer almaya ve irili ufaklı yazılar yazmaya devam ediyorum.