Profesör Quirrell’ın Harry’ye Öğrettiği 3 Önemli Hayat Dersi
|
Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinde Profesör Quirrell Harry’ye pek bir şey öğretememiş olabilir, fakat iyilik, kötülük ve hayat hakkında çok şey öğrettiği kesin!
Quirrell gerçekten ne kadar tehlikeliydi? Sarığının altında dünya üzerindeki en tehlikeli büyücüyü taşıyor olduğu su götürmez bir gerçek, fakat Quirrell, Deli Göz Moody kılığına girmiş Barty Crouch Jr ya da hain Kılkuyruk kadar kötü biri miydi? Tam şu anda, ‘z-z-zavallı k-kekeme P-Profesör Quirrell’ tarafından Harry’ye öğretilen iyilik, kötülük ve arasındaki gri bölge birçok anlam taşıyordu.
Tabi ki Harry Potter ve Felsefe Taşı’nı ilk okuduğumuzda, Profesör Snape’i zindanlarda kol gezip taşı ararken bulmayı bekliyorduk. Fakat daha sonraları, Harry’nin Fluffy, Şeytan Kapanı, uçan anahtarlar, troll, büyücü satrancı ve iksirler arasında uzanan destansı hikayesinin ardından Kelid Aynası’nın karşısında dikilen Profesör Quirrell’i görmenin verdiği şok çok çarpıcıydı.
Nasıl olabilir de önemsiz, kekeme Profesör Quirrell, Felsefe Taşı’nı çalma planının ardındaki zeka olabilirdi? Nasıl olabilirdi ki, Yasak Orman’da cübbeli bir şekilde bir Unicorn öldürerek kanını içen kişi Quirrell olsun?
Quirrell kesinlikle tahmin edilmeyen kötüydü. Bu da Harry’nin baş düşmanıyla karşılaşması için mükemmel bir zemin hazırlamıştı – ve bizler için de. Profesör Quirrell karanlık tarafa meyletmeden önce bir zamanlar iyi bir adamdı. Kitaplar boyunca gördüğümüz zaman zaman sarsılan sadakatlerin ilk sembolüydü – Snape, Draco, Dumbledore ve hatta Harry’nin ta kendisi.
Harry’nin yüzleştiği ilk zorluklardan biri, Seçmen Şapka kafasındayken taburede oturan çocuğun Gryffindor ve Slytherin arasında seçim yapmak zorunda kalmasıydı: bir Bina seçmek, edineceği arkadaşlıkları ve Hogwarts’taki yaşamını kökten değiştiren bir etkendi.
“Hmm,” diye incecik bir ses geldi kulağına. “Güç. Çok güç. Bakıyorum, bayağı gözüpek. Kafa da fena değil. Yetenek de var, evet, öyle- kendini kanıtlama tutkusu… bak, bu ilginç… Seni nereye yollasam acaba?” Harry taburenin kenarlarına sımsıkı yapışıp, “Slytherin olmasın, Slytherin olmasın,” diye düşündü.
İnce ses, ” Slytherin olmasın, ha?” dedi. “Emin misin? Biliyor musun, büyük usta olabilirsin sen, hepsi kafanın içinde, Slytherin de büyük ustalık yolunda çok şey kazandırabilir sana – hayır mı? Eh, öyle istiyorsun madem – GRYFFINDOR!”
– Harry Potter ve Felsefe Taşı
Kötü İnsanlar Her Zaman Kötü Görünmez
Dürüst olalım, Profesör Snape hiçbir zaman “iyi insan” olmamıştı. Her zaman onun iki taraflı ajanı oynadığını düşündük. Aslında, Harry de Snape’in kötü biri olduğunu düşünüyordu – ve Dumbledore’un bu İksir hocasına güvenmemesi gerektiğini. Kanca burunu, yağlı siyah saçı ve rüzgarda uçuşan cüppesiyle, kıvrık bir bıyık haricinde kötü insan imajını tamamlıyordu.
Fakat Profesör Quirrell’ın bizlere öğrettiği en erken şeylerden biri de kötü insanların her zaman kötü görünmediğiydi. Bir insanı sadece dış görünüşüne bakarak yargılamamalıyız – ve iyi görünümler, ardındaki gerçek niyetleri gizleyebilir. Uysal ve mütevazı Profesör Quirrell, kendini küçük düşüren bir akademisyen olabilir fakat aslında Voldemort’un gücüne kavuşmasını için kendini feda eden bir adamdı.
“Profesör Quirrell!” dedi Hagrid. “Harry, Profesör Quirrell Hogwarts’taki öğretmenlerinden biri.” Harry’nin eline yapışarak, “P-P-Potter,” diye kekeledi Profesör
Quirrell, “si-sizi ta-tanıdığıma ne kadar se-sevindim, anlatamam.” “Ne tür büyü öğretiyorsunuz, Profesör Quirrell? “Ka-Ka-Karanlık Sanatlara Karşı Sa-Savunma,” diye mırıldandı Profesör Quirrell. Şimdi bu konu üstünde durmak istemiyordu sanki. “Si-sizin için ge-gerekmez, ha, P-P-Potter?” Tedirgin tedirgin güldü. “Ma-malze-menizi alacaksınız herhalde? Be-ben de vampirler üs-üstüne bir ki-kitap almaya geldim.” Vampir sözünden bile tüyleri ürpermişe benziyordu.
– Harry Potter ve Felsefe Taşı
Yozlaşmış Güçler
Peki nasıl oldu da Quirrell, Karanlık Lord ile birlikte bir kafayı paylaşmaya başladı? Hagrid’e göre Quirrell Karanlık Sanatlara Karşı Savunma konusunda yetenekli bir öğrenciydi. Ta ki, Karanlık Orman’da birkaç vampirle gezinene ve bir daha asla aynı kişi olmayana kadar.
Tabi ki tüm hikayenin bundan ibaret olmadığını Profesör Quirrell Kelid Aynası karşısında dikilirken anlamıştık. Seyahatleri sırasında, Quirrell Voldemort’un bedensiz varlığıyla karşılaşmıştı. Voldemort’a kendi bedenini teklif edecek kadar da ikna olmuştu. Quirrell, ikna edilmesinin sebebini şöyle açıklamıştı:
“Lord Voldemort ne kadar yanıldığımı gösterdi bana. İyiyle kötü diye bir şey yoktur, güç vardır sadece, bir de o gücü elde edemeyecek kadar zayıf olanlar.”
Voldemort, Quirrell’ı kendisine yardım etmeye zorlamamıştı. Ona tehditler savurmamış, ailesi ve sevdikleriyle korkutmamıştı. Quirrell’ın güç arzusunu fark etmiş ve kendisine güce ulaşmanın yolunu teklif etmişti.
Harry’nin Quirrell’dan öğrendiği şey şuydu: İyi gibi görünen insanlar bile – Kara Büyü’ye karşı hiçbir eğilim göstermemiş, tam tersine tam da bu tarz büyülerden korunmak için kendini eğitmiş insanlar – güç arzusu tarafından yozlaşabilirdi.
Quirrell, sakin sakin, “Ben nereye gidersem gideyim, o hep yanmadadır,” dedi. “Dünyayı dolaşırken tanışmıştım onunla. Sersem delikanlının tekiydim, iyi nedir, kötü nedir, kafamın içi saçma sapan düşüncelerle doluydu. Lord Voldemort ne kadar yanıldığımı gösterdi bana. İyiyle kötü diye bir şey yoktur, güç vardır sadece, bir de o gücü elde edemeyecek kadar zayıf olanlar… O günden beri buyruğundayım, ama birçok kere yüzünü kara çıkardım. Beni ağır biçimde cezalandırmak zorunda kaldı.”
– Harry Potter ve Felsefe Taşı
Herkes Kafasının İçinde O Sese Sahiptir
Quirrell gerçek anlamda ikiyüzlüydü. İyi ve kötü aynı alanı paylaşıyordu; uysal ve ağırbaşlı Profesör Quirrell sarığının altında çok daha karanlık bir güç saklıyordu.
Kıskançlık, kendine acımak, hırs – bu kötücül duygular, bir insana, kendisine ve çevresindekilere zarar verdirecek kararlar aldırabilir. Dahası, herkes sesli bir şekilde söylemeye cesaret edemeyeceği şeyleri kafasının içinde söyleyen bir iç sese sahiptir. Fakat bu sesin söylediklerinden daha iyisi olmayı öğreniriz. Onu bastırmayı.
Quirrel gücün gizemli çekiciliğine karşı koyamamış olsa da, Harry’ye okul hayatı boyunca rehber olacak bir ders vermişti: iyi kötü yoktur. Yaptığımız seçimler bizleri belirler.
Dumbledore’un da bilge bir şekilde söylediği gibi:
Bize aslında kim olduğumuzu gösteren şey, yeteneklerimizden çok seçimlerimizdir Harry.
Quirrell hakkındaki düşünceleriniz neler? Siz de iyiye, kötüye ve arasındaki gri bölgeye inanıyor musunuz? Düşüncelerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın!