Harry Potter ve Lord Voldemort’un Ölüm Yadigarları Takıntısı

Harry Potter

Harry Potter Diriltme Taşı‘nı arzuluyordu, Voldemort Yadigarlar yerine Hortkulukları tercih etmişti. İkisi de kesinlikle Mürver Asa için bir çekim hissediyordu. Sizce, Yadigarlara karşı olan tutumları, ölüm karşısındaki duruşları konusunda bizlere neler anlatıyor olabilir? Pottermore aracılığıyla, bu konuyu irdelemek için yola çıkıyoruz. Hazır mısınız?

Voldemort’un yalnızca yarısını anlayabildiği bir kehanet üzerine yola çıkmasından bile önce, Karanlık Lord ve Sağ Kalan Çocuk arasında birçok bağlantı vardı. Çocukluk yılları arasında on yıllar olmasına rağmen ikisi de Muggle dünyasında büyümüş melezlerdi. Ayrıca ikisinin de ataları ya da daha geniş çapta, büyücülük dünyası hakkında bir fikirleri yoktu.

Yani açıkça görülüyor ki ortak ataları olan, Ölüm Yadigarlarının yaratıcıları Üç Kardeşler hakkında bir bilgileri yoktu. Harry’nin Görünmezlik Pelerini‘nin Ignotus Peverell‘in pelerini olduğunu bilmediği gibi, Voldemort da kendi Slytherin soyuyla övünürken Peverell atalarını önemsemediği barizdi. Fakat yine de o ve Harry benzerdi: Voldemort’un Peverell’ler ile olan bağlantısı başka bir objeyi de açığa çıkarmıştı – Cadmus Peverell’in Diriltme Taşı jenerasyonlar boyunca aktarılmıştı ve Voldemort’un annesinin ailesine kadar gelmişti.

Harry Potter

Tabii ki bir defasında Sirius’un Harry’ye söylediği gibi birçok büyücü ailesi bir şekilde kan bağına sahipti. Bu çok uzak olmayan ama bilinmeyen bağlantı, Voldemort’u Harry’ye yönlendirmişti. Aslında Dumbledore inanıyordu ki, Voldemort Harry’yi seçmişti çünkü paylaştıkları benzerlikleri fark etmişti – sadece çocuklukları değil, görünüşleri, Çatalağız olmaları, ikiz asaları, bağlanmış zihinleri ve kısaca Mürver Asa üzerindeki ortak ilgileri..

Fakat Harry, Voldemort ile olan bağı hakkında daha çok şey öğrendikçe fark ettiği bir şey oldu: Aralarındaki farklılıklar, benzerliklerinden çok daha önemliydi. Genellikle bu farklılıklar da kendi seçimleri sayesinde olmuştu, özellikle hayat, sevgi ve ölüm hakkındakiler.

Dumbledore, Voldemort’un üç Yadigarın birbiriyle ilgisi hakkında bilgisi olmadığına inanıyordu çünkü Voldemort kendi atalarından kalma yadigarını kullanarak bir Hortkuluk yapmıştı. Onlar hakkında bilgisi olsaydı bile, Dumbledore bunu onun önemsemeyeceğini düşünüyordu: Voldemort Hortkulukları seçmişti, Yadigarları değil. Bir başka şeye ya da birine bağlı kalmaktansa işlerini daima kendi başına yürütmeyi istiyordu.

Harry Potter

Mürver Asa İstisnası

Buradaki istisna ise üçüncü Yadigar olan Mürver Asa‘ydı. Voldemort’un hakkında bir şeyler duyduğu Yadigar buydu ve tarihindeki kayda değer ününe imrenmişti. Asayı ilk başta sadece Harry’yi yenmek için istiyordu, fakat zamanla asaya sahip olma takıntısı, gerçek anlamda hasar yemeyen birine dönüşme arzusuna dönüştü. Sonunda onu ele geçirdi de, fakat asa bu koşullar altına onu efendisi olarak görmüyordu.

Harry ilk başlarda Diriltme Taşı‘nı favorisi olarak görüyordu fakat o da zaman içinde Mürver Asa için eşdeğer biçimde takıntılara sahip olmuştu.

“Mürver Asa’ya duyduğu arzu, Ölüm Değneği, yenilmez, yıkılmaz, bir kez daha yutkundu…” – Harry Potter ve Ölüm Yadigarları

Voldemort’un aksine Harry’nin takıntısı kısa süreliydi. Dobby için duyduğu yas ona zihin açıklığı verdi, Denizkabuğu Kulübesi‘nin hemen dışındaki iç ürperten anlarda Harry düşünmek için fırsat bulmuştu. Voldemort’un hiçbir zaman yapamayacağı bir şekilde düşünüyordu. Dumbledore’un da bildiği gibi, üç Yadigar’ı da ele geçirirse Ölümün Efendisi olabilirdi – fakat sonunda üçüncü Yadigar’ı aramamaya karar verdi. Voldemort’u yenmesi, kendini kurtarmasından daha önemliydi.

Ölümden Korkmak

Voldemort her zaman ölümden korkmuştu – 11 yaşında bile annesinin ölümünü hor görmüştü ve bunu bir zayıflık olarak reddetmişti. Bütün Hortkuluk macerası da ölümsüzlüğe dayanıyordu. Bir başkası için hatta kendi ruhu için bile endişe etmeden hayatta kalmak. Yaşama bu kadar az değer veren birinin, ölüm karşısında bu kadar takıntılı bir şekilde korku duyması çok garipti.

Harry’nin tepkisi ile tam tersiydi. Hayatı kucaklamıştı fakat ölümden hiç kaçmamıştı. Dobby’nin mezarını elleriyle kazmayı seçmişti,, çünkü Dumbledore’un yas ve sevginin aynı madalyonun iki yüzü olduğu inancını anlamaya başlamıştı. Karanlıkta yapayalnız, Dumbledore’un en son verdiği söylenmemiş direktifini kabul etmişti: Harry Yadigarları biliyordu fakat onları aramak bir fayda sağlamayacaktı. Ve, son olarak, kendi ölümüne doğru özgür yolculuğuna çıkmayı seçmişti.

Bu, Diriltme Taşı’nın, sırlarını ona açmasıyla olmuştu. Ayrıca bu an, Harry’nin Ölümün Efendisi olmaya en yakın olduğu andı: iki Yadigar’a sahipti ve Mürver Asa’nın asıl sahibiydi. Bu yüzden belki de kendini Voldemort’a kurban etmesi ve hayatta kalmasının sebebi Yadigar’ların korumasıydı. Fakat onlar olmasa bile Harry aynı şeyi yapardı. Dumbledore şöyle demişti:

“Sen ölümün gerçek efendisisin çünkü, gerçek efendi ölümden kaçmaya çalışmaz. O kişi ölmesi gerektiğini kabul eder ve bu yaşayan dünyada ölümden çok daha kötü şeyler olduğunu anlar.” – Harry Potter ve Ölüm Yadigarları

İşte bu yüzden, Hortkuluklarına ve Mürver Asa’ya olan takıntısına rağmen Voldemort asla ölümün efendisi olamazdı. O ölümden sürekli kaçmıştı, Harry ise kucaklamıştı. Harry’nin Yadigarlar için olan kısa takıntısı korku yüzünden değildi. O, sevdiği insanları korumak ve geri getirmek istiyordu.

Sonundaysa, Yadigarların gerçek Efendisi olmasını sağlayan şey, Yadigarların gitmesine izin vermesi ve bunu kabullenmesiydi…

Sizler Ölüm Yadigarları hakkında neler düşünüyorsunuz? Ölümsüzlük ve yaşam hakkındaki fikirleriniz neler? Harry gerçekten de ölümün efendisi miydi? Yorumlarınızı bizlerle paylaşmayı unutmayın!


* Ortalığı Karıştıran Bir Ölüm Yadigarları Teorisi: Dumbledore Yalan mı Söyledi?!

* Harry Potter Serisi’ne Yön Veren Destan: “Üç Kardeşin Hikâyesi”

* Üç Kardeşin Hikâyesi Hayran Filmini İzleyin!

* Harry Potter Dünyasında Ölüm Olgusu

⁠⁠⁠Evapsie!

Bir Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir