Rowling’in Seriyi Yazarken Bizlere Çoktan Fısıldadığı Gerçekler | Bölüm 3

Şimdi geçmişte bir yolculuğa çıkalım ve J.K. Rowling‘in yıllar önce verdiği demeçlerde bizlere fısıldadığı Potter gerçeklerinin peşine düşelim.

Pottermore‘da yayınlanan bu yazı dizisinde üçüncü bölüme kadar geldik. Rowling’in kitapları yazarken bizlere fısıldadığı gerçeklerde sıra ‘Ölüm’ ve ‘Kefaret’te. Diğer iki bölüme buradan ulaşabilirsiniz!

Uyarı: Yazının devamı seriyle alakalı ciddi spoiler içerir, kitapların tümünü okumadan daha ileriye gitmemenizi tavsiye ederiz.

 1. “Ölümler  olacak.”

Book Links Dergisi, Temmuz 1999

Rowling gerçekten de şaka yapmıyordu! Yazarın bu konudaki uyarısı bile bizi sevdiğimiz karakterlerin ölümüne hazırlayamadı maalesef. Ama bu yazının tek konusu trajik kayıplar olmayacak, karanlık şeyler yapmış karakterlere verilen ikinci şansları ve ne zaman değişmeye karar verdiklerini de inceleyeceğiz elbette.

2. JKR: Eee… Şey… Evet, ölenler olacak –çok çok üzgünüm– ölümler dördüncü kitapta başlayacak. Üzgünüm.

Live Stream Articles, 4 Mayıs 2000

Harry Potter ve Ateş Kadehi seri için bir dönüm noktasıydı çünkü serinin daha karanlık bir hal almasını başlatan sözler dördüncü kitapta geçiyordu: “Fazlalığı öldür.” Işıklar içinde uyu Cedric Diggory!

“Bu kitapta ölen kişi benim için çok önemli bir karakter. Bu bölümü yazmak ciddi manada korkunçtu. Yazmayı bitirdikten sonra gözyaşlarımı tutamadım elbette ve sonra, şey, gözlerimde yaşlarla mutfağa gittim.”

‘Dateline Programı, NBC Kanalı’, 20 Haziran 2003

Şunu söylemeliyiz ki bu bölümü okumak da ciddi manada korkunçtu.

Elbette ölümler deyince akla ilk gelen isimlerden biri de Sirius Black. Rowling gelecek röportajlarda knedisine bu konuda binlerce soru sorulacağını büyük ihtimal tahmin etmiştir. Bu soruların en basiti ise elbette ‘ Sirius’u nasıl öldürebildiniz?’ olabilir.

 3. “Her zaman bunun olacağını biliyordum, ama bir şekilde bu gerçeği yok saydım ve bunu düşünmeyerek karakteri yazmaya devam ettim.”

BBC Haber Gecesi, 19 Haziran 2003

Aslında inkar bir şeylerle başa çıkmanın en sağlıklı yolu sayılmaz ama Sirius’un ölümünün ne kadar ani ve beklenmedik olduğunu düşünürsek bu sefer inkar etmenin işe yaradığını söylemeliyiz. Sirius’u kaybetmeyi hiçbirimiz beklemiyorduk.

4. “… Bu konuda fazla ayrıntıya girersem gelecekteki kitapları mahvederim. Fakat elbette ölümle yüzleşmek, bunu aşmaya çalışmak oldukça büyük bir ana fikir.”

CBC Haber Dünyası, 13 Temmuz 2000

Cedric’in ölümü yüzleşmesi en zor şeylerden biriydi ve şahit olan tek kişi olan Harry de bundan kaçamadı. Dünyaya bakışı değişti, hem de her anlamda çünkü artık Testralleri görebiliyordu! Bu kayıptan sonra yine büyük bir acı yaşadı, vaftiz babası Sirius’u kaybetti. Sirius’la birlikte gerçek bir babaya en yakın şeyi de kaybeden Harry bu durumu kabullenip aşabilmek için uzun bir yol gitti. Son olarak yüzleşeceği ölüm için Harry’nin büyün cesaretini toplaması gerekti: kendi ölümü.

5. “Neden sadece bazı cadı ve büyücüler hayalet olarak geri dönüyor?”

JKR: “Harika bir soru. Şunu söyleyeyim,  beşinci kitap bu konu hakkındaki sorularınızı yanıtlayacak.”

Amerika Sanal Sohbet, 19 Ekim 2000

Dürüst olmak gerekirse bir an için hepimiz umutlandık, Harry Sirius’u görmeyi o kadar çok istiyordu ki Neredeyse Kafasız Nick’e onun bir hayalet olarak gelip gelemeyeceğini sordu. Fakat Sirius ölümden korkmuyordu, yani Hogwarts’a doğru süzülen inci beyazı bir Sirius görmemiz mümkün değildi.

6. “Bir karakterin ölümünü erteledim, fakat sadece bir ölüm olmasını amaçlarken iki ölüme sebep oldum…”

‘Richard ve Judy’, Kanal 4, 26 Haziran 2006

Arthur Weasley Zümrüdüanka Yoldaşlığı kitabında şanslıydı ve saldırıdan kurutuldu, fakat aynı şeyi Lupin ve Tonks için söyleyemeyiz. Oğulları Teddy tıpkı Harry gibi öksüz kaldı..

7. “Hiç sorulmayan bir soru var – söyleşilerden birinde sorulmasını bekliyordum –bu soru şu: ‘Neden Voldemort ölmedi? ’ , ‘Harry neden yaşadı?’ değil.”

Zümrüdüanka Yoldaşlığı çıktığından beri sorulmamasına şaşırdığım diğer soru ise Bakanlıktaki düelloda  Dumbledore’un Voldemort’u öldürmeye çalışığ çalışmadığı üzerine.

Edinburgh Kitap Festivali, 15 Ağustos 2004

Bütün bu söylemler elbette Lord Voldemort’un, bir sebepten, öldürülememesiyle ilgiliydi. Belki o zaman sormayı akıl edebilseydik, Hortkuluklarla ilgili birkaç ipucumuz olabilirdi.

8. “Kılkuyruk  Harry’e borcunu ödeyecek mi?”

JKR: “Göreceksiniz, okumaya devam edin!”

Dünya Kitap Günü, 4 Mart 2004

Gözleri yaşartan bir kefaret sahnesi olduğunu söyleyemeyiz, fakat Pettigrew’ın tereddüt anı Harry’nin kaçışına ve meşhur gümüş eli tarafından kendi ölümüne sebep oldu. Bu ölüm Pettigrew’in Lupin’i öldürebileceği üzerine olan teorileri de bitirmiş oldu.

9. “Malfoy  ailesi Karanlık Büyüyle içli dışlı olan bir aileden geliyor– bildiğiniz gibi – dördüncü kitapta bununla ilgili daha çok şey öğreneceksiniz…”

WBUR Radyosu, 12 Ekim 1999

Lucius’un iyi işler peşinde olmadığını hep biliyorduk ama dördüncü kitapta onu mezarlıkta bir Ölüm Yiyen olarak gördük. Peki oğlu Draco?

“Harry Draco’nun birini öldüremeyeceğine inanıyordu.  Bu Draco’nun geleceği hakkında  ne söylüyor?  Bekleyip göreceğiz.”

Şehir Radyosu , New York, 2 Ağustos2006

Dumbledore’u öldürmek konusundaki tereddütü Draco’nun karakterinde önemli bir dönüşü simgeliyordu. Aynı zamanda son kitapta gördük ki Malfoy Harry’nin kim olduğunu bildiği halde emin olmadığını söyledi. Hogwarts Savaşı’nda üçlüyü öldürmeye çalışan arkadaşlarını durdurmaya çalıştığını gördük. Bu durumda Malfoylar için hala umut olduğunu söyleyebiliriz.

10. “… Regulus biraz fazla derine girdi. Draco gibi.”

Çatlak Kazan ve MuggleNet röportajı, 16 Temmuz 2005

Gizemli R.A.B’ın  yıllarca sadece Kreacher tarafından bilinen etkileyici bir hikayesi vardı. Fakat Regulus Black sonradan fikrini değiştiren tek Ölüm Yiyen değildi. Hepimizin aklında tek kişi var değil mi?

11. “Neden Snape varken Quirrell’ı kötü adam yaptınız?”

JKR: “Çünkü Snape’i iyi tanıyorum…”

Amerika Sanal Sohbeti, 19 Ekim 2000

Bütün kitapları okuduktan sonra anlıyoruz ki Snape’in ilk kitaptaki kötü adam olmamasının önemli bir sebebi varmış. Ve aynı zamanda Rowling’in her şeyi baştan planladığını da görüyoruz.

“Snape’in kökenlerini tahmin edebiliyoruz, o bir Ölüm Yiyendi. Bu durumda Muggle doğumlu olması imkansız, çünkü Muggle doğumluların, nadir durumlar dışında,Ölüm Yiyen olması imkansız.”

Edinburgh Kitap Festivali, 15 Ağustos 2004

Snape Muggle doğumlu değildi, fakat aynı zamanda yazar Snape’in Safkan olduğunu söylemekten de kaçınıyordu. Hmm, belki de altıncı kitaptaki ‘’Melez’’ vurgusu bir şeyler ifade ediyordu, ne dersiniz?

“… Neden bu kadar şaşırdığımı yedinci kitabı okuyunca anlayacaksınız.”

WBUR Radyosu, 12 Ekim 1999

J.K. Rowling Snape’in hiç aşık olup olmadığı sorulunca oldukça şaşırmıştı. Yazar aynı zamanda Snape’in böcürtü ve Patronus büyüsü( bir Ölüm Yiyenin bu büyüyü yapabilmesi oldukça anormal sayılıyor) yapıp yapamadığı konularına değindi. Tabiki Snape bu büyüyü yapabiliyordu, hepimiz onun Patronus formunu çok iyi biliyoruz. Her zaman.

12. “Bu bölümde her şeyi toparlıyordum, son söz gibi düşünün, aslında okul bittikten sonra herkes neler yapmış onu görüyoruz –hayatta kalanlar tabi …”

‘Harry Potter ve Ben’, BBC, 28 Aralık 2001

Yaşadıkları onca zorluktan sonra kahramanlarımız mutlu bir sonu hak etti tabii ki. Platform Dokuz Üç Çeyrek’ten çocuklarına el salladıkları final bölümü her defasında sizi de duygulandırmıyor mu?


Harry’nin ailesi ve arkadaşları ile ilgili ipuçları için Bölüm 1’e ; Hogwarts, Kahramanlar ve Kötüler ile ilgili ipuçları için Bölüm 2ye göz atabilirsiniz!

⁠⁠⁠Evapsie!