Bir Anne Babanın Mükemmel Karışımı: Harry James Potter

Seriyi okurken hepimiz Harry’nin davranışlarında -özellikle de beşinci kitapta Harry’nin Snape’in anılarına daldığı zamanlara tanık olduktan sonra- kimi zaman Lily’den, kimi zamansa James’ten yansımalar görmüşüzdür. Pottermore da bu konuya değinmek istemiş ki Harry’nin anne ve babasına benzer ve farklı yönleriyle ilgili bir yazı yayınlamışlar.

Harry, James Potter veya Lily Evans’ı asla tanımadı. Yani, pek sayılmaz. Fakat onun hakkında daha
fazlasını öğrendiğimiz kadarıyla, Harry harika bir cadı ve büyücünün muazzam bir karışımı
gibiydi.

“Budala olduğumu mu düşünüyorsun?” diye sordu Harry.

“Hayır James’e benzediğini düşünüyorum,” dedi Lupin, “arkadaşlarına güvenmemeye şerefsizliğin doruk noktası gözüyle bakardı o.”

– Harry Potter ve Ölüm Yadigarları

Kişinin mizacı ve yetiştirilme tarzı arasındaki farktan dolayı ortaya çıkan çekişme her zaman gündemde olan bir şeydir, ancak söz konusu Harry Potter olduğunda -James ve Lily ile birlikte büyümüş olmasa bile- Harry onların fiziki yönlendirmeleri olmadan da müthiş derecede anne babasına benziyordu. Harry’nin anne babasının çocukluklarına detaylıca göz attığımızda nasıl bir kişilikleri olduğuna dair parçaları birleştirebilir ve Harry’nin nasıl da onların ayak izlerini tabii bir şekilde takip ettiğini gözlemleyebiliriz. Ve bu elbette ki yalnızca Lily’nin gözleri veya James’in Quidditch’teki muazzam yeteneğiyle sınırlı değil.

James’in Tavırları

Yaşı Harry’den büyük olan pek çok karakter Harry’nin karakterinin James’inkine benzerliğine dikkat çekmişti. Dumbledore, Sirius ve Lupin’in benzetmeleri pozitif bir bağlamdayken, Snape’in bu konuda pek duygusal davrandığı söylenemez.

“Babana ne kadar çok benziyorsun, Potter,” dedi. “O da fevkalâde kendini beğenmişti. Quidditch’e biraz yeteneği olması, hepimizden bir gömlek üstün olduğunu düşünmesine yol açmıştı. Dostları ve hayranlarıyla caka satıp dururdu…aranızdaki benzerlik inanılmaz.”

– Harry Potter ve Azkaban Tutsağı

Pekala, hepimiz biliyoruz ki Snape’in James’e karşı kini vardı, James birlikte geçirdikleri Hogwarts günlerinde özellikle ona karşı zalimdi, ve Harry’nın sırf varlığı bile somurtkan İksir profesörüne yıllar öncesinin kötü anılarını hatırlamayı tetikletmek için yeterliydi. Ancak Snape’in Harry’nin tıpkı babası gibi kibirli biri olduğuna dair daimi suçlamaları görünüşe göre kötü niyet üzerine temellenmişti. Sonuç olarak, Harry aslında kibirli biri değildi- en başından beri onun üzerine yıkılmış olan şöhreti hiçbir zaman arzulamamasına bakılırsa. Ancak, Harry nadiren de olsa James gibi hazırcevap olabiliyordu, buna en iyi örnek sınıfta Snape’e ona “Efendim” demesine gerek olmadığını söylemesi olabilir. James Snape’e karşı bu tavrı elbette ki Harry’den çok daha fazla kez takınmıştı, ama Harry’nin de zamanında Draco Malfoy’a birkaç kötü söz söylemişliği mevcut.

“Onu rahat bırak,” diye tekrarladı Lily. James’e her türlü hoşnutsuzluk belirtisiyle bakıyordu. “Sana ne yaptı?” “Hmm,” dedi James, konuyu tartıyormuş gibi görünüyordu, “mesele daha çok var olmasında, anlatabiliyor muyum?”

– Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı

Lily’nin Ahlâkı

Ancak Harry’nin James’in ince zeka mirasına sahip olmasının yanı sıra, babasıyla mukayese edildiğinde ona göre daha yumuşak huyluydu- zira babası arsızlıkla zalimlik arasındaki sınırı sık sık aşabiliyordu. Bu James’inkine göre seyreltilmiş olan huyu, muhtemelen aynı zamanda annesi Lily’nin iyi kalpliliğini de miras alışıyla ilgiliydi. Aslında, Harry’nin kendini James’in Snape’e duyarsızca zorbalık ettiği ve Lily’nin onu hararetle savunduğu anısının içinde bulduğu zaman, Harry İksir profesörüne yıllar boyu duymuş olduğu nefrete rağmen babasına değil de annesine hak vermişti.

Eğer Harry tamamen James gibi olsaydı, muhtemelen James’in Snape’i baş aşağı ettiği anıya tanık olduğunda buna gülerdi. Ancak tam tersi olarak, Harry tıpkı o anda annesinin yaptığı gibi babası James adına utandı.

Lily ile ne zaman karşılaşsak, doğru olduğuna inandığı şeyin arkasında duran kararlı bir genç cadıya şahit olduk. Ve asla önyargı sahibi de değildi. Snape’i James’e karşı savunduğu zaman bile, Snape’i de aynı zamanda ‘Sevimli küçük Ölüm Yiyen arkadaşlarına katılmak’la eleştirmişti. Yıllar sonra, Lily’nin oğlu da onun gibi yüce gönüllü olacak ve hatta ‘ahlaklı davranışından’ dolayı Üçbüyücü Turnuvası’nda ödüllendirilecekti.

James’in Çatalboynuzlu Geyiği

Bir çocuk mutlaka kişilik ya da görünüş olarak anne babasından bir şeyler almayı bekler, sihirli kana sahip olmaksa daha da fazlasını beraberinde getirir. Harry bunu Azkaban Tutsağı’nda Patronus’u babasının Animagus’u olan çatalboynuzlu geyiğe dönüştüğünde keşfetmişti.

Tıpkı Harry’nin annesinin gözlerini miras alması gibi, ruhunun derinliklerinde Harry’nin hiç sahip olmadığı baba figürünün acısını yansıtan o şey Harry her ‘Expecto Patronum!’ diye bağırdığında ortaya çıkıyordu. Dumbledore’un gözlemlediği gibi Harry’nin her başarılı bir Patronus büyüsü yapışında “Çatalak” yeniden diriliyordu.

Lily’nin Fedakâr Sevgisi

Elbette, James de Lily de Harry’yi sevdi- ancak Lily’nin Harry’ye karşı duyduğu sevgide koruyucu bir büyüye dönüşüp onu Lord Voldemort’tan yıllarca koruyacak bir şey vardı. Harry’nin arkadaşlarına olan sevgisi de Hogwarts Savaşı sırasında annesininkine benzer bir fedakarlığa dönüşmüştü. Kendi ölümüne yürümek zorunda olduğunu anladığında, Voldemort’un kendisini öldürmesine izin verdi. Böylece ruhu hasar görmüş o büyücü başkalarını öldürmekten vazgeçecekti. Harry burada o bebekken annesinin beşiği önünde onu korumak için durduğu sıradaki gibi bir güçlülük sergilemişti.

Yasak Orman’da kendi rızasıyla yürür ve artık Voldermort’un öldüren lanetinden kaçmaya çalışmazken, Harry kendisinin aslında bir Hortkuluk olduğunu keşfetti. Ve kendini ‘feda ederek’ arkadaşlarını, Ginny’yi ve Hogwarts’taki diğer birçok öğrenci ve öğretmeni kurtarıyordu. Tıpkı Lily’nin Diriltme Taşı’ndan çıkan soluk varlığının söylediği gibi, Harry çok cesurca davranmıştı. Kaderini kabullendiği vakit, “Yanımdan ayrılma,” dediği kişinin James, Sirius ya da Lupin değil de Lily olması bir sürpriz değildi.