Gizli Kahramanlar: Fleur Delacour
|Pottermore‘un Gizli Kahramanlar serisinde bu ayki durağımız Fleur Delacour. Ron, Fleur Delacour ile nasıl tanıştığını anlatırken, Fleur’un kendisine sanki bir deniz sümüklüböceğiymiş gibi baktığını söylemişti. Peki, Fleur zamanında önyargılı olmuş olabilir, fakat hemen bu tarz hislerinin üstesinden gelerek mükemmel bir karaktere dönüştü!
Bir Beauxbatons Şampiyonu
Eğer Fleur Shania Twain (Kanadalı şarkıcı) dinleseydi, ki muhtemelen dinlemiyordu, muhtemelen “That Don’t Impress Me Much” -beni pek de etkilemedi- şarkısını çok seveceğini düşünüyoruz. Özellikle ilk kez Harry Potter ve Ateş Kadehi kitabında tanıştığımız haliyle bu etkiyi vermişti. Beauxbatons takımıyla Üç Büyücü Turnuvası’na girişlerinde, Fleur su götürmez bir şekilde güzel ve etrafından hiçbir şekilde etkilenmeyen biriydi.
Fakat Fleur’un sevecenliği, Harry Üç Büyücü Turnuvası görevlerinden biri olan ve Kara Göl’de geçen görevde, kardeşi Gabrielle’i kurtarınca daha çok göze batmaya başladı. Kardeşini kendisi kurtaramayınca, şükran duygusuyla dolmuştu – ve Ron da kendisini bir öpücükle dolu. Fleur ve Harry arkadaş bile olmuşlardı, Fleur soğuk tavırlarını bir kenarı bırakmıştı ve sevdiklerine karşı ilgili yaklaşımını gerçek bir şekilde gözler önüne sermişti.
Üç Büyücü Turnuvası sayesinde Fleur ve Bill Weasley ilk kez bir araya gelmişti. Resmi bir şekilde tanıştırılmamalarına rağmen, Fleur Bill’den kesinlikle etkilenmişti ve aşklarının tohumları burada ekilmişti.
Harry, Fleur Delacour’un, annesinin omzu üstünden büyük bir ilgiyle Bill’i süzdüğünü fark etti.
Anlaşılan uzun saça da, ucunda diş olan küpelere de hiçbir itirazı yoktu.– Harry Potter ve Ateş Kadehi
Weasley Ailesine Katılması
Ateş Kadehi ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı kitapları arasında Fleur hakkında pek bir bilgi bulamıyoruz – yine de İngilizcesini geliştirmek için Gringotts’ta işe başladığını ve Bill’in ona ‘çok fazla özel ders’ verdiğini biliyoruz. Bir sonraki sefer Melez Prens kitabında gerçekten de karşımıza çıktığında, bu ‘özel derslerin’ hızlı bir şekilde aşka dönüştüğü ortaya çıkıyor. Aslında, Harry Fleur ile tekrar karşılaştığında, Fleur ve Bill nişanlanmışlardı. İşin daha da tatlı kısmı, Fleur Weasley klanıyla kaynaşmaya çalışıyordu. Maalesef dobra tavırları (‘… eğeğ yemeğk yapmağı ya da tavuğklağı seevmiyoğsanız, buğada yapılcak çok biğ şey yook!’) onun Ginny ve Molly’nin gözüne girmesini sağlamamıştı, üstüne itici lakabını almıştı.
Fakat ilk bakıştaki izlenimine ve Bill ile olan aşırı duygusal aşkına rağmen Fleur sadece tatlı ve patavatsız bir çeyrek-Veeladan fazlası olduğunu göstermişti. Aile tarafından itici olarak görülse de, Weasleylere katılmak için gösterdiği gönüllü çaba Fleur’un nazik kalbini ortaya çıkarmıştı. Hatta tüm kibrini bir kenarı bırakarak Harry’nin yatağına kahvaltı getirmişti, Bayan Weasley stili.
“Bu benim için problem değil,” dedi Fleur Delacour, tepsiyi Harry’nin dizlerinin üstüne koydu ve onu öpmek için üzerine eğildi.
– Harry Potter ve Melez Prens
Çekici Nişanlılık
Fleur ve Bill’in ilişkisinin aşırı duygusallığına rağmen, aşkları büyücülük dünyasında kaynayıp duran savaşın arkaplanında tatlı bir şekilde büyüdü. Voldemort’un gücünün giderek artmasıyla orantılı artan trajedilere rağmen, Bill ve Fleur’un aşkları da arttı ve ilişkileri ilham verici oldu.
Fleur’un duygusal nişanlıdan sert nişanlıya dönmesi, Fenrir Greyback‘in Bill’e saldırmasıyla aniden gerçekleşti: Fleur’un karakter gelişimi için yürek parçalayıcı bir andı. Bayan Weasley, Fleur’un artık Bill ile çirkinliği yüzünden evlenmek istemeyeceğini düşünerek oğlu için ağlamaya başlamıştı. Fakat beklenmedik bir şekilde Fleur buna karşı çıkmıştı ve oğlu için duyduğu sevgi ölümsüzdü. Ya da Fleursal açıdan bakarsak, ‘ben ikimiz için de yeterince hoş görünümlüyüm’.
Fleur’un kaynanasına karşı çıkması, Bayan Weasley (ve Ginny) için Fleur’un şefkatli ve aşk dolu biri olduğunu, Bill’in onun için dünyalar kadar değerli olduğunu göstermişti.
“Tüm o yara izleri kocamın ne kadar cesur biri olduğunu gösterir!”
– Harry Potter ve Melez Prens
Hogwarts Savaşı ve Yedi Potter
Sadakat Fleur için çok önemliydi, Ateş Kadehi’ndeki olaylardan çok sonra bile Harry’ye olan desteği ve arkadaşlığı ile bunu göstermişti. Ayrıca, sert ve cesur olduğunu da kanıtlamıştı – yani, Üç Büyücü Şampiyonu olmasının bir sebebi vardı. Ölüm Yadigarları sırasında, Fleur, Voldemort’a karşı olan direnişte anahtar rollerden birindeydi. Bu sırada kendi klasik Fleur-izmini de yaymayı ihmal etmiyordu.
“Tüh,” dedi kendini mikrodalga fırının kapısından kontrol eden Fleur. “Bill, bana bakma – çok çirkinim.”
– Harry Potter ve Ölüm Yadigarları
O ve Bill evlendiklerinde – büyücü dünyasının dehşet içinde ihtiyacı olduğu canlandırıcı ve neşeli olay – Denizkabuğu Kulübesi‘ne yerleştiler. Ne Bill ne de Fleur sessiz bir hayata inzivaya çekilmemişti. Ve Ron, Hermione, Harry, Griphook, Ollivander ve Luna mütevazı ikametgahlarına vardıklarında, Fleur onlara hızlıca yardım etmişti.
Hogwarts Savaşı sırasında Fleur arkadaşlarının yanında cesurca savaştı ve tüm enerjisini kullandı. J.K. Rowling sonradan Fleur’un hayatta kaldığını, Bill ile birlikte üç çocuklarını büyüttüklerini ve İngiliz ve Fransız Sihir Bakanlıklarından onur madalyaları aldığını açıklamıştı.
Bu yazı, Fleur’un sıcaklığını ve istikrarlı zekasını, yardıma ihtiyaç duydukları anlarda arkadaşlarına ve ailesine yardım etmekteki isteğini anlatan bir yazıdır. Fleur’un soğuk bir diva olması fikrini bir kenarı iterek gerçek bir nazik, birazcık patavatsız, fakat kesinlikle çağlar boyunca sürecek bir kahraman olduğunu gösterir.
Ve tüm bunlar için, kendisini çok seviyoruz. Siz ne düşünüyorsunuz?
Ben Fleur’un cidden daha fazlasını hak ettiğini düşünüyorum.İlk başta herkesin imrendiği Harry Potter’ı tanımayacak kadar cesur olan bu genç kız sonrasında Hogwarts Savaşı için gerçek bir savaşçıya dönüştü.En az Luna kadar değer verilmeliydi bence.